Otel oda fiyatları ülkelere göre neden değişir?

Türkiye turizminin bir satış anayasası vardır. Muhtemelen 1980'li yılların sonuna doğru son halini almıştır. O günden itibaren dokunulmazlık kazanmıştır. Bu anayasada, değiştirilmesi teklif dahi edilemez üç tane temel madde bulunur.

Adil Gürkan Adil Gürkan 16/05/2024 19:16
Otel oda fiyatları ülkelere göre neden değişir?

Türkiye turizminin bir satış anayasası vardır. Muhtemelen 1980'li yılların sonuna doğru son halini almıştır. O günden itibaren dokunulmazlık kazanmıştır. Bu anayasada, değiştirilmesi teklif dahi edilemez üç tane temel madde bulunur.

Madde 1.

Otel odalarının fiyatı ülkelere göre değişir

Rus, Alman, Türk, Arap, İranlı, Çinli, Fransız, Macar, yani, farklı ülkelerin vatandaşları, bu odalara farklı ücretler öder.

Neden?

Bu soru da, örtülü bir yasağa tabidir. Sorulamaz.

Ama biz yine de minik bir ipucu verelim.

Bu farklı fiyat uygulamasının kökleri 1990’ların başına gider. Yani, bol paralı ve tatil alışkanlığı çok rafine olmayan Rusların Akdeniz’e hücum ettiği zamanlara.

Kılı kırk yaran Batı Avrupalı tatilcilere karşılık, neredeyse sıfır beklenti ile gelen ve cebi dolar dolu Ruslar bir anda otellerin favori müşterisi oldu. İşletmeler, bu dolar zenginlerine, Batı Avrupa fiyatlarının üzerinde fiyatlar uyguladılar.

Farklı fiyatlandırmanın ortaya çıkış hikayesi budur

Ülkelere göre farklı fiyat uygulaması göreceli olarak devam ediyor.

Neden?

Bu sorunun cevabı bende yok.

Yani, ülkelere göre farklı fiyat uygulaması işletmelere nasıl yansıyor?

Ne gibi yararları var?

Orta ve uzun vadede olumlu mudur, değil midir?

Arap, Rus, Türk, İngiliz, İranlı aynı dönemde, aynı hizmeti, neden farklı fiyatlara satın alabilmektedir? Bunu kim belirlemektedir?

Madde 2.

Otel odalarının fiyatları manzaraya göre belirlenir

Bazı oda tanımları vardır.

Deniz manzaralı.

Yandan deniz manzaralı.

Kara manzaralı.

Her üç tanıma göre farklı fiyatlar uygulanır. Doğal olarak, deniz manzaralı oda daha yüksek fiyata satılır. Kara manzaralı oda en ucuzudur.

Neden?

Ya da şöyle soralım;

Tatil satın alanlar için, manzara gerçekten de önemli midir?

Müşterinin manzarayı önemsediğini ileri sürenler, bu cevabın somut kanıtlarını da paylaşabilirler mi? Hangi kaynaklardan nasıl geri bildirimler aldılar?

Bu konularda güçlü ve çok sayıda veri var mı?

İnsanlar manzara için daha fazla ödemeye razı mı?

Emin misiniz?

Tatile gelen insanlar acaba deniz manzarayı ne kadar süre ile seyrediyor?

Ne kadarı bunu yapıyor?

Şiir de yazıyorlar mı acaba? J

Eğer manzara, geniş bir tatilci kitlesi için bu kadar önemli ise, hepsinin, gün boyu balkonda ya da pencere önünde denizi seyrediyor olmaları gerekir.

Böyle bir gözlem sonucu var mı?

Aslında, insanlar odaya, gecenin bir vaktinde, alkollü bir halde, ya da oldukça yorgun olarak çıkıyorlar. Kısa bir süre içinde de uyuyorlar.

Bir yüzde hesabı yaparsak, muhtemelen yüz odadan bir tanesi manzarayı önemsiyordur.

Bu durumda, manzara kriterine göre fiyatı tartışmalıyız.

Bu soruyu içtenlikle sormak gerekir.

Madde 3:

Kış aylarında düşük fiyat uygulanır

Neden?

Yaz aylarında vitrinlere pırlanta gibi koyduğunuz işletmenizi, kış aylarında işporta tezgahına indirmenin sebebi nedir?

Tersten soralım;

İşletmeniz, seyahat pazarında, nadide vitrinlere mi yoksa işportaya mı uygun?

Ürününüzü ya vitrine ya da tezgaha koyabilirsiniz

İkisi birden olmaz

Koyarsanız da, tatilciyi gönül ve mantık ölçeğinde ikna edemezsiniz. Kış aylarındaki düşük fiyatın yaratacağı algı kolayca silinmez.

Müşteri şu soruyu sorar;

“Kışın bu fiyata satılabilen bir ürün, yazın neden bu kadar yükseliyor?”

Bu soruya cevap vermek zordur. Cevapsız kalan her soru, müşteri ile işletme arasında güven sorunu yaratır.

Kaldı ki, Kış aylarında düşen talebi, indirimli fiyatlarla canlandırmak zordur. Zira yaz aylarının temel kitlesi kış aylarında çalışmaktadır. Bu temel kitlenin ideal tatil zamanı yaz aylarıdır. Hayatını buna göre planlar. Bedava da sunsanız, tatile gelemez.

Kış ayları için müşteri kaynağı var mıdır?

Başta Almanya ve İngiltere olmak üzere, Batı Avrupa emeklileri hazır kaynaktır.

Kesin bir bilgi paylaşalım;

Gelecek 10 yıl içinde, emekli olacak Alman sayısı 14 milyon.

Bir bilgi daha;

Almanya’da toplam tasarrufun yüzde 74’ü, altmış beş yaş üzerindeki nüfusun elinde.

Batı Avrupa emeklileri, bizdekinden çok farklı yaşıyor ve düşünüyor

Onlar, emekli kimliklerinin başına ‘dinamik’ kavramını koyuyorlar.

Ve hayatlarını tam anlamı ile dinamik olarak yaşıyorlar. Ki bu hayatın içinde seyahat çok büyük bir yer kaplıyor. Ama onların seyahat paketlerinde ağırlık, kültür, sanat, mutfak, keşif ve sosyalleşme gibi alanlar ağır basıyor.

Şimdi kendimize bir soru daha soralım…

Türkiye, neredeyse 81 ili ile Batı Avrupa’nın dinamik emeklilerinin radarında mıdır?

Pek değil…

Girebilir mi?

Kesinlikle.

Zira onların en temel beklentisi olan sosyalleşmenin karşılığı, Türkiye’nin her tarafında fazlası ile var. Yani sosyalleşme kavramının içimdeki, sevgi, saygı, selam, ilgi gibi davranışlar ülkemizin her kentinde var.

Ne yapmalı?

Bu da bir başka yazı konusu.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.