Boğaziçi ayrı bir destinasyon olarak tanıtılmalı

İstanbul’un incisi Boğaziçi, konaklama ve yeme içme tesisleriyle, sunduğu özgün deneyimlerle ayrı tanıtılması ve pazarlanması gereken bir değer.

31/05/2018 13:04
Boğaziçi ayrı bir destinasyon olarak tanıtılmalı

Gökalp Özdikicioğlu- Age Tourism & Events Genel Müdürü

Turistik bölgelerin ülke çatısı altında kendilerini farklı başlık altında tanıtmaları, gitgide yaygınlaşan bir yöntem oldu. Bunun ötesinde, bazı destinasyonların kendini ülkelerinden bağımsız olarak tanıttıklarına, uluslararası fuarlara ayrı standlarda hatta bazen ülke adını dahi belirtmeden katıldıklarına tanık oluyoruz.

Mesela; Belek turizm bölgesi, önemli fuarlara ülke standlarının bulunduğu salonda Türkiye bölümünde değil, golf turizminin sergilendiği salonda sadece kendi adıyla yer alıyor. Hatta uluslararası turizm pazarında imajımızın düşük olduğu bir dönemde, Lizbon’da bir Türk tur operatörü Türkiye’nin hemen karşısında “Riviera Belek” adıyla büyükçe bir stand almış, Türkiye ve Antalya’nın olumsuz çağrışımından arınarak, hayli ziyaretçiyi çekmeyi başarmıştı.

İstanbul’un da zaman zaman tüm turistik birimleriyle grup oluşturduğunu görüyoruz. Ama kendisini Ayasofya, Yerebatan, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı dar döngüsünden ayıramadığı için, beklenen başarı gelmiyor. Boğaziçi’nin dünya çapındaki olumlu imajını göz önünde bulundurarak, kendisini ayrıştırması gerektiğini düşünüyorum. Boğaziçi, konaklama ve yeme içme tesisleriyle, sunduğu özgün deneyimlerle ayrı tanıtılması ve pazarlanması gereken bir değer.

İstanbul’un bu çok değerli bölgesi, hem doğal güzelliği, hem tarihsel dokusu, hem mimari zenginliğiyle öne çıkarılmalı. Boğaziçi’nin, İstanbul’un dünyaca tanınan diğer özelliklerinin tamamlayıcısı olarak sunulması, yepyeni bir marka çevresinde turistik çekim alanı oluşturacaktır.

Bu hamle, birkaç saatlik tekne gezisiyle geçiştirilen Boğaziçi’yle ilgili zengin içerikli ürünler oluşturulmasına da yardımcı olur. Boğaziçi, eşsiz manzara sunan oteller ve geleneksel balık lokantalarıyla zaten önemli bir turist kitlesini ağırlıyor. Pek çok ülkede daha sıradan su kenarı bölgelerindeki ürün zenginliğinin yanında Boğaziçi, ne yazık ki çok sıradan ve zayıf kalıyor.

Doğruların yanında, yanlışları da konuşmak lazım: Geçmişte şehir merkezinde binaların bodrum katlarındaki eğlence yerlerinde organize edilen folklor gösterileri ve dansöz ağırlıklı eğlenceler, ne yazık ki Boğaz teknelerine taşındı. İstanbul Boğazı’nın muhteşem görselliği arka plana itilerek, turistler bol gürültülü ve tekrara dayalı şovlara mahkum edildi. Oysa yetkin müzisyen ve dansçıların tasarlayacağı özgün ve otantik gösterile, hem Boğaziçi’nin marka değerini arttırır, hem de gerçek gezginleri kendisine çeker.

Bu ana fikir çerçevesinde; festival, sanatsal etkinlik, özgün yeme-içme etkinliklerinin planlanması ve uluslararası düzeyde pazarlanması için makro bir plan yapılması son derece faydalı olacaktır. Konuyla ilgili ticari kuruluşların yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarının oluşturacağı düşünce platformları devreye girerek, bu hareketin orta vadede başarıya ulaşmasını sağlayabilirler.

Öte yandan; bu konudaki çalışmalarda yalnızca yabancı turistler hedef alınmamalı, yerli turistin de İstanbul’un incisi Boğaziçi’nde kaliteli zaman geçirmesi sağlanmalıdır. Şehirde yaşayanlarla, ülkenin diğer yerlerinden gelenleri de cezbedecek kaliteli ürünler yaratılmalıdır.

Biz turizmciler de, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya gayret ediyoruz. Bir yandan, böylesi bir hareketin şekillenmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışırken, öte yandan uzun yıllara dayanan turizm deneyimimiz ve Boğaz’ın önemine olan inancımızla basit ama özgün ve zengin içerikli ürünler oluşturulmasına katkıda bulunuyoruz.

Mesela, ilkbahar ayları boyunca cumartesi günleri 17:00 – 21:00 saatleri arasında düzenlenen “Boğaz kıyılarınca hazla, sazla, mecazla, yakası açılmadık öyküler ve şarkılar” tekne gezisi projesi, bunlardan biri. Gün ışığında Boğaz’ın kuzeyine kadar çıkarken; her iki yakadaki saray, yalı, hisarlarda geçen ilginç hikayeleri öğreniyor, ay ışığıyla başlangıç noktasına dönerken de kanun, ud ve kemençe eşliğinde hanendeden canlı olarak Boğaz semtleri hakkında bestelenmiş şarkıları dinliyoruz. Şimdi sırada, yabancı dilde Boğaz için yapılmış şarkıları ‘Binbir Gece Masalları’nı aratmayan hikayelerin eşliğinde sunacağımız proje var.

Turizme gönül vermiş herkesi bu konuda emek vermeye ve üretmeye çağırıyoruz.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.