Sevgi var ya... Her derde deva imiş...

Ankara’da, Kuğulu Park'ın çay bahçesinde oturmuş, bir yandan sıkıntı veren 40 ikindileri seyredip, öte yandan garsonun getirdiği çaydan yudumlamaktayım.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 20/08/2019 10:45
Sevgi var ya... Her derde deva imiş...

Kel alaka...

3 Nisan 1980 günü bir akşam vakti kaleme almış olduğum bir makale, yıllar sonra notlarımın arasında karşıma çıkınca, Ankara ve gençlik günlerimi yansıtan, Şenay’ın “Sevgi Var Ya..” adlı melodisini anımsatan bu satırları sizlerle paylaşmak istedim. Bu arada turizm yazarı dostlarıma da, yazma yeteneklerini turizm dışındaki konularda da geliştirmeleri için bir yol açmayı hedefledim. Röportajlarla başladığım gibi.

Ankara’da, Kuğulu Park'ın çay bahçesinde oturmuş, bir yandan sıkıntı veren 40 ikindileri seyredip, öte yandan garsonun getirdiği çaydan yudumlamaktayım. Havanın kararmak üzere oluşu, beni hem sevindiriyor, hem de üzüyor. Yaşamımızda böyle sessizce, haber vermeden geçen onca günler oldu ki, ne hissettiğimizin farkında bile olamıyoruz bazen.

İnsan ister istemez kendisiyle konuşma gereğini duyuyor

Aradan günler, aylar, yıllar geçerken, insan ister istemez kendisiyle konuşma gereğini duyuyor. Ama bu kişinin az da olsa sorunlarının bir kısmını yoluna koyup, arta kalan sorunlarından uzaklaşmayı, onları düşünemediği zamanlarda başarabildiği bir iş.

İnsanoğlunun yaşamında sevinçli hissettiği zamanlar, günümüzde oldukça azaldı. Çoğunlukla üzüntüler ve sıkıntılar kıskacı içinde bir oraya, bir buraya gidip geliyoruz. İnsan, kendini sevinçli hissettiği anların en azından bir kısmında bile, tasa ve sıkıntılarından sıyrılabilmiş olsa, ne iyi olurdu. 

Sıkıntıları aşmanın formülü 

Kişinin dünyasını çevreleyen sorunlar, çoğunlukla birbiriyle bağıntılı. O nedenle, bir kısmının çözümü bile, huzurlu hissetmeye yetmiyor. Amâ yine de; insan sıkıntılarının bir bölümünü yok etmeye çalışmak yerine, daha güçlü anlarında o sıkıntıları yenmeye çalışmak üzere ertelese, az da olsa bir rahatlamaya kavuşacaktır.

Bu da, biz insanların yaşamının büyük bölümünü kaplayan insan sevgisi ve bunun içinde en açık görebileceğimiz sevgi olan karşı cinse duyduğumuz sevginin yardımıyla olur. Sevgi, bu ertelemeyi yalnız başına başaramazsa bile, en azından sıkıntıları, üzüntüleri bir yana bırakmamıza yardımcı olur.

Asıl sorun, sevgi eksikliği

Gerçek sevginin doğabilmesi bazı gerekçelerin varlığını gerektirir. Kişinin içinde yaşadığı toplum kuralları, sosyal ve kültürel yapı gibi...Daha küçük de olsa birçok gerekçeler sayılabilir, âmâ bunlar yukarıda belirtilen gerekçelere bağıntılıdır.

Sevgiyi geliştirerek olgunlaştıracak yapı oluşturulamadığı sürece, yaşamımızda varlığını sürekli duyduğumuz sevginin eksikliği, bizde diğer sorunlarımızın büyümesinde katkısını artırdığı gibi, yeni anlaşılmaz sorunların oluşmasına neden olur.

Gelelim işin kel alaka, ne ilgisi var, bölümünün ilgisine

Kişi, toplumun koyduğu kuralların tümünü yadsıyamaz. Ama bu kuralların bir kaçınının bir yana bırakması da doğaldır. Ama bu kuralları bir yana iterken de, toplumun koyduğu diğer kuralların tümüyle çelişki içine düşmemeye gayret gösterilmelidir. Aksi takdirde kendimizi, toplumun dışında bulabiliriz.

Ankara, Gölbaşı’ndaki sevgi çiçeğinin varlığından haberimiz yokmuş demek ki. İnsanlığın sevgiye ve barışa ihtiyaç duyduğu şu günlerde, birbirimize sevgiyle bakacağımız, kucaklayacağımız günler dilekleriyle herkese, elden ele dolaştırılmasını dilediğim, Dünyada sadece Anadolu'muzda yetişen çiçeklerin gizli dilinin saklı olduğu bir demet SEVGİ ÇİÇEĞİ gönderiyorum.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.