Kapadokya turizminin betonlaşma ve aşırı turizmle sınavı

Betonlaşmanın ardından Kapadokya’yı bu kez “aşırı turizm” tehdit ediyor. Uzmanlara göre plansız yapılaşma ve kontrolsüz ziyaretçi yoğunluğu, UNESCO Dünya Mirası listesindeki benzersiz peyzajı geri dönülmez biçimde tahrip ediyor.

17/12/2025 13:55
Kapadokya turizminin betonlaşma ve aşırı turizmle sınavı

Kapadokya’da hızla artan betonlaşmadan sonra en büyük sorun aşırı turizm. Uzmanlar uyarıyor: “Kapadokya korunmuyor ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.” Kapadokya 1985 yılında; Göreme Milli Parkı, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Karlık Kilisesi, Aziz Theodore Kilisesi, Karain Güvercinlikleri ve Soğanlı Arkeolojik Alanı olarak yedi bölüm halinde Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi ve kültürel peyzaj değerleri pek çok kararla koruma altına alındı.

Bugün ise gelinen noktanın aydınlık olmadığının altını çizen, Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi, Kapadokya üzerine pek çok yayını olan arkeolog Nezih Başgelen, Cumhuriyet'te yer alan haberde, “Son dönemde beton yapılaşmaya yönelik ticari ilanlar ve bunların olumsuz etkileri benzersiz peyzaj değerleriyle ünlü Kapadokya için ciddi bir sorun. Bir yanda kendi koruma mevzuatımıza mevcut sit kararlarına öte yanda da hem UNESCO kriterlerine hem de Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerimize aykırı. Bu tip yapılaşma ilanları ve betonlaşma faaliyetleri önlem alınmadan devam ederse ülke ve dünya turizminin bu benzersiz değerlerinin önemli bölümü bir daha geri gelmemecesine zarar görecek” diyor.

ORTAK DEĞER

“Unesco Dünya Mirası alanları nitelikli kültürel ve doğal varlıklarıyla insanlığın ortak bilincinin kayıtları ve değerleridir” diyen Başgelen sözlerine şöyle devam ediyor: “Tahribi yalnızca ait olduğu toprakların değil, tüm insanlığın geçmişini etkiler. Kapadokya’nın tüm dünyaca tanınan harikalar diyarı peyzaj değerleri gerekli önlemler alınmazsa ciddi yapılaşma tehdidi altındadır. Böyle değerli kültürel alanlara sahip olmak, bunlar ile övünmek kadar, titizlikle koruma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.”

‘AŞIRI TURİZM’

Bölgeye sık sık giden ve gelişmelere hâkim olan, adını açıklayamayacağımız bir rehber ise Kapadokya için başka bir konuya dikkat çekiyor: “Turizmde bir destinasyonun ekolojik taşıma kapasitesini aşan ölçüde tarihi dokuyu ve yerel yaşamın yapısını değiştirecek kadar büyük yoğunlukta ziyaretçi almasına hiper turizm ya da aşırı turizm deniyor. Kapadokya tam da şu an bu durumda.” Rehber, turizmin, gelişmiş ülke ekonomileri için bile çok önemli olduğunu ve turizmden gelen çabuk ve tatlı paranın, bütün ülkelerde karar vericilerin aklını başından aldığını vurguluyor.

Rehber, “Emek yoğun bir sektör olduğu için istihdam verilerini de yöneticilerin keyfini artıracak şekilde parlatıyor. Hal böyle olunca bütün ülkelerde hem turizm yatırımları hem de turist sayısı artıyor. Ve bu durum ülkeyi yönetenler tarafından bir başarı hikâyesi olarak anlatılıyor. Turizmden gelen tatlı para birçok ülkede hiper turizm ya da aşırı turizm sorununa yol açtı. İtalya Venedik’ten Tayland Maya Koyu’na, Machi Pichu’dan San Torini’ye aşırı turizme çözüm aranıyor. Çünkü hiper turizm, turistik alanı ya da yapıyı bozuyor. Bir süre sonra ziyaretçilerin keyif almadığı bir yere dönüştürüyor. Türkiye’de ise henüz ciddi şekilde dillendirilmese de İstanbul ve Kapadokya hiper turizm sendromunu yaşamaya başladı” diyor.

ARTAN TRAFİK

Özellikle haftasonları kendi araçlarıyla gelen yerli günübirlikçiler trafiğin artmasına neden oluyor diyen rehber, “Yüksek ziyaretçi sayısı vadileri çöp içinde bırakıyor. Daha çok turist gelsin diye yapılan altyapı yatırımları bölgenin özgünlüğünü, doğallığını yok ediyor. Artan baraj sayısı, bölgeye şekil veren erozyonu yaratan ve şekil vermeyi sürdüren iklim koşullarını değiştiriyor. Turistik atraksiyon turlarında ve sıcak hava balonlarının lojistiğinde kullanılan 4x4 araçların zeminde yaptığı tahribatı büyük kaya kiliselere gün içerisinde giren binlerce ziyaretçi, ister istemez fresklerin korunmasını zorlaştırıyor.

Turizmle artan refahla beraber daha çok apartman ve özel araç... Kapadokyanın geleceği parlak görünmüyor” diyor.

"ALAN BAŞKANLIĞINDAN KORUYACAĞIZ’

TBMM Genel Kurulu’nda Kapadokya Alan Başkanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise yakın zamanda TBMM’de yaptığı konuşmada Kapadokya Alan Başkanlığı’nın kuruluş amacından saptığını belirterek, “Öyle bir an gelecek ki Kapadokya’yı Alan Başkanlığı’ndan korumak zorunda kalacağız” uyarısında bulundu. Gürer, 2019 yılında büyük umutlarla kurulan başkanlığın, bugün gelinen noktada tarihi dokuya zarar veren modern ticari yapılar inşa ettiğini ve bölge halkında güvensizlik yarattığını vurguladı.

Gürer, alan başkanlığının tarihi ve doğal sit alanlarında tek yetkili kurum olmasına rağmen bu yetkiyi koruma amaçlı kullanmadığını savundu. Personel yapısının hâlâ tamamlanamadığını belirten  Gürer, faaliyet raporlarına yansıyan modern yapılaşmaya şu sözlerle tepki gösterdi: “Tarihi doğal doku ve sit alanları konusunda tek yetkili kuruluş olan Kapadokya Alan Başkanlığı’nın tahribatı önleyeceği düşünülüyordu. Ancak faaliyet raporunda 12 tane ticari dükkân yaptırmışlar, hepsi modern yapı. Bölgeye uygun yapılar oluşturulması gerekirken, modern yapılarla dokunun ruhuna aykırı bir tahribat var.”

Konuşmasında sadece Kapadokya’yı değil, Niğde’nin sahipsiz bırakılan tarihi değerlerini de gündeme taşıyan Gürer, kültür ve turizm bakanına çağrıda bulundu. Depremde hasar gören Niğde Müzesi’nin hâlâ kapalı olduğunu ve 20 bin eserin beklediğini hatırlatan Gürer, Tyana antik kentindeki kaçak kazılara dikkat çekti.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.