Maliyetlerin yükseldiği, tatilcilerin etkilendiği bir sezon geçirdik
Ülkemizdeki tatil beldelerinde denizde kulaç atanların, yürüyüş yapanların sayısı azalıp, plajlarda şezlongların kalkmasıyla, sürekli yaşayanlar ve turizm sektöründe işletmesini kapatanlardan deniz kenarında balık tutmak için oltalarını sallayanlar tatilcilerin yerini almaya başladı.
Turizmcilerin sezon nasıl geçtiği, kimin iyi geçirdiği, kimin olumsuzluk sonucunda işletmesini kapatıp devretmeye çalıştığı sohbet konusunu oluşturmaya başladığı fısıltı olarak, nihayette turizm medyasında haber olmaya başladığını görüyoruz.
Kimisi sezon oldu mu ki, kimisi, geçen yılkı gibi kötüydü diyenler yanında, kimisi her şey pahalı insanlar tatile çıkamadı. Maliyetlerimiz sürekli arttı, bir de personel sıkıntımız oldu şeklindeki ifadelerle karşımıza çıkıyor. Turizm fuarlarında ve medyadaki haberlerde, özellikle iç turizme ağırlıklı olarak bağlı olan beldelerde okulların tatil olması ve Üniversite giriş sınavının yapılmasıyla, ancak temmuz ayının 2’nci haftasına kadar devam eden durgunluk yerini hareketlenmeye bıraktığı ifade ediliyordu.
Enflasyonun neden olduğu pahalılık maliyetlerinin sürekli artmasından dolayı turizmcilerin, tatil maliyetlerinin yükselmesinden dolayı da tatilcilerin etkilendiği bir sezon oldu. İşletmeler sundukları hizmetlerde azaltmaya giderken, tatilciler de tatil süresine kısaltmaya gittiler, ama tatilden vazgeçme oranı düşük oldu.
Pahalı sözcüğü Datça’da görev yaptığım yıllarda imaj problemi olarak karşımıza çıkmıştı. 1999 yılında TRT INT kanalında konuşmacı olarak dönemin Belediye Başkanı merhum Erol Karakullukçu ile İzmir’e gitmiştik. Tatil beldelerini tanıtan programda, biz de Datça’yı tatilcilere anlatıyorduk, canlı yayında. Datça’dan görüntülerin gösterilmesi ve sunucunun sorularını cevaplıyorduk. Gelen telefon bağlantılarında Datça’nın pahalı oluşunun konu edilmesi üzerine, seyirciler adına sunucu ’tatil yapmanın bütçesi nedir, pahalı mıdır ‘Datça’da diye sormuştu. ‘Datça’da her keseye uygun tatil imkanı var’ şeklinde pahalı sözcüğünü telaffuz etmeden cevap vermiştik.
O yıllarda 1500 yatak kapasitesi olan Datça’da 45 gün gibi kısa süren sezonu yaşayan tatil beldesinden, her türden ve fiyat kategorisinden 11 bin’i bulan yatak kapasiteli konaklama sektörü ile sayıları yüzlerle ifade edilen hızla yeme içme işletmeleriyle her 3 ayı bulan sezona ulaşan tatil beldesi konumuna ulaşmış olmasına rağmen bugün’ pahalı’ imajını tam atlatabilmiş değil. Az sayıda işletmenin bulunduğu yıllara göre, günümüzde konaklama tesislerinin sayısı ile çeşidinin artması, çeşitli fiyat farklılığını da beraberinde getirmiş, tatilcilere bütçelerine uygun seçeneklerini çoğaltmış.
Ancak ülkemizde birkaç yıldır yaşanan yüksek enflasyonun neden olduğu pahalılığın getirdiği olumsuzluğu tatil beldelerimizde olması kaçınılmaz bir durum. Konaklama sektöründeki işletmelerin yıldız durumu, Kafe ve restoranlardan deniz kıyısında bulunanlardaki kategorilerine göre fiyatların yüksekliğine karşın, şehir içine doğru gidildiğinde fiyatların daha düşük olduğu, tatilcilerin geldiği büyük şehirlerdeki fiyatlarla paralellik taşıdığını görmek mümkün.
Sezon boyunca, otelinden restoranına, kafesinden eğlence mekanlarına, hediyelik eşya satanlara, işletmelerin deniz kıyısında olup olmadığına bakılmaksızın, gerek tatilciler, gerek yazlıkçılar gerekse de sürekli yaşayanların sohbet konusu ‘Pahalılık’ oluyordu. Bu ‘Pahalılık’ sözcüğünün her ortamda dile getirilmesi yurtdışında Türkiye Pahalı şeklindeki haberleri işlendiğini görmeye başladık. Dövizin TL karşısındaki yüksekliği nedeniyle yabancı tatilcilerin olumsuz etkilenmesinin çok az olduğu söylenebilir.
2003 yılında görev yaptığım Münih’te Kardeş ülke statüsü ile katıldığımız Uluslararası Münih Fuarı’nın Gala Akşam yemeğinde organize ettiğimiz ‘Türk Turizmi’ konulu söyleşide Kamp Karavan Derneği Başkanının pahalılıktan şikayet eden sözleri üzerine, konuşmacı arkadaşımızdan izin isteyip araya giren dönemin Büyükşehir belediye Başkanı Ude’nin ‘5 yıldızlı otellerde, lüks kafelerde Münih’te olduğu gibi Pazar yerinde içilen kahve fiyatına Türkiye’de de kahve içilmez’ diye cevaplamıştı. Antalya’da yaptığı tatilinde kıyıdan uzak yerler, Toroslardaki köylerde yaşadığı tatil anılarını aktarışındaki coşkuyu unutmuyorum. Sezonda, tatil beldelerimizde deniz kenarında bir bardak çay 30-50 lira arasında, şehirlerin iç kesimlerde bir bardak çayı 10 liraya içmek mümkündü. Her şeye rağmen, ülkemizde, her keseye uygun tatil imkanının var olduğunu söyleyebiliriz.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: