Otel markanız 100 yıl sonra ne olacak?

Hilton Otelleri Başkanı'nın raporunu okurken, ‘Türkiye’de gelecek için hazırlık yapan kaç Türk otel ‘markası’ var? ‘diye düşünmeden edemedim.

Nermin Yurtoğlu Nermin Yurtoğlu 30/06/2019 22:35
Otel markanız 100 yıl sonra ne olacak?

Son günlerde turizm sektörü için oldukça önemli 2 rapor yayınlandı. Raporlardan biri, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği ve Türkiye Bilişim Vakfı iş birliği ile sektörün ihtiyaç ve beklentileri tespit edilerek hazırlanan yazılarımda sıklıkça yer verdiğim Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu, diğeri Hilton EMEA Başkanı Simon Vincent, Hilton’un 100’üncü yıldönümünde 2119 yılı Otel sektör raporuydu.

Hilton’un söz konusu raporu gelecek 100 yılda seyahat ve konaklama sektörünün eğilimlerine dikkat çekiyor. Sürdürülebilirlik, yenilik, tasarım, insan ilişkileri ve beslenme alanlarından uzman görüş ile desteklenen raporda yer alan bulgular, teknolojideki gelişmenin ve iklim değişikliğinin gelecekte otelcilik sektörünü nasıl etkileyeceğini ortaya koyuyor.

'Türkiye'de gelecek için hazırlık yapan kaç Türk otel 'Markası' var?

Kariyerimin başlangıcında bir süre çalışmaktan mutluluk duyduğum, otel sektörünün okulu, duayen markası olan, 1919 yılındaki kuruluşundan itibaren, odalarda telefon, havalandırma ve televizyon gibi endüstrideki ilkleri devreye sokarak dünya konaklama sektörüne öncülük yapan Hilton Otelleri Başkanı'nın raporunu okurken ‘Türkiye’de gelecek için hazırlık yapan kaç türk otel ‘markası’ var? ‘diye düşünmeden edemedim.

Tamam, yatırım yapmak büyümek markalaşmak bulunduğumuz coğrafya’ da ekonomik şartlar düşünüldüğünde pek kolay değil. Bunu yapabilen işletmelerin de bırakın fütüristtik bir bakış açısıyla dünyadaki turizm sektörünün 100 yıl sonraki geleceğini; ülkedeki turizm sektörünün gelişmesi için gelecek yüzyıla markaları ile sunacakları katkıyı, markalarının gelecekte nerede konumlanacağının yanı sıra geleceğin şekillendirilmesindeki sorumluluklarını düşünerek strateji oluşturduklarını pek emin emin değilim.

Oteller topluluklar için birer ‘Ortak akıl alanı’ olarak konumlanacak

Ancak ben yine de geleceği ön görebilmek adına gayret sarfeden sektöre olumlu katkı sunmak isteyen herkes için, bu çok önemli rapordaki öne çıkan başlıkları paylaşmak istiyorum:

- Oteller topluluklar için birer ‘ortak akıl alanı’ olarak konumlanacak; yerel kaynakları yöneten, topluma yönelik böcek çiftlikleri ve suda bitki yetiştirilen dikey bahçeler gibi alanlara katkıda bulunan bir belediye binası gibi hareket edecekler.

-Teknoloji misafirlerin tüm anlık gereksinimlerine cevap vermek üzere her mekanın dönüşmesine olacak sağlayacak. Lobi her konuğa mükemmel ve kişisel bir ağırlama sunmak amacıyla sakin bir spa’dan hareketli bir bara kadar herhangi bir mekana dönüşebilecek.

Her konuk için şeflere biyometrik veriler sağlanacak

- Diyetlerimiz daha fazla bitki bazlı yemek tarifleri ve bazı şaşırtıcı protein kaynaklarını içerecek: Beetle Bolognese (böcekli bolonez), Plankton Pies (plankton turtası) ve Seaweed Green Velvet Cake (deniz yosunu keki) menünün belli başlı öğelerini oluşturacak.

- 3D yazıcıdan çıkan akşam yemekleri ve oda servisi benzersiz bir kişiselleştirilmiş deneyim sunacak. Her konuk için şeflere biyometrik veriler sağlanacak, tercihlere ve beslenme gereksinimlerine göre yemekler otomatik olarak hazırlanacak.

- Havuzda sanal bir deniz kaplumbağası ile birlikte yüzün veya Everest Dağı’nın dijital yamacına tırmanmayı deneyin: Yapacağınız bu rutin egzersiz size özgü olacak.

Okyanustan toplanan plastiklerle inşa edilmiş oteller göreceğiz

- Antrenmanlardan elde edilen enerji otelin beslenmesinde kullanılacak ve dolaşım sistemine hiçbir etkisi olmayacak. Hatta konuklar ulaşılan antrenman hedeflerine bağlı olarak ödüller kazanacaklar. İzlenebilir antrenmanlar ve hologramlı kişisel antrenörlerinizle spora kaldığınız yerden devam edeceksiniz. Teknolojisiz zamanlar arayışı içinde olduğumuz için çevrim dışı olmak yeni bir lüks olacak.

- Sürdürülebilirlik, okyanustan toplanan plastiklerle inşa edilmiş otellerden, her tür hava koşuluna dayanıklı kubbelere pek çok farklı uygulamayla otelcilikteki tasarım anlayışını değiştirecek.

- Yapay zekanın hâkim olduğu bir dünyada insan teması ve kişisel dokunuş hiç olmadığı kadar kritik bir öneme sahip olacak.

2119 yılında biz hala benzersiz deneyimleri arıyor olacağız 

- Teknoloji, otel görevlilerinin konukların birbirleriyle temas kurması ve unutulmaz anlar yaşamalarına odaklanabilecekleri gerekli ve önemli olan zamanı yaratacak.

- Deri altına yerleştirilecek mikro çiplerle ısıdan aydınlatmaya, eğlenceden ve diğer her türlü ayrıntıya kadar çevremizdeki her düzeneği istediğimiz anda istediğimiz yerde kablosuz şekilde kontrol etmemizi sağlayacak.

Bundan 10 yıl önce belki çok ‘hayal ürünü’ gelebilecek bu öngörüler, bugün okuduğumuzda gayet rahat bir şekilde ‘gerçekleşir’ algısı yaratıyor.

Zaten Fütürolog Gerd Leonhard ise, rapor bulgularını şöyle değerlendirmiş:

“2119 yılında biz hala benzersiz deneyimleri arıyor olacağız ama bunlar her zamankinden daha kişiselleşmiş olacak. Teknoloji hayatlarımızı şekillendirdikçe başkalarıyla çevrim dışı bağlantılı olma anlarını daha çok arayacağız. Buna konaklamalardan ihtiyacımız olanları elde etmemize yardımcı olacak otel çalışanları da dâhil.

Önümüzdeki 100 yıl içinde otellerin dostluk kurmak, iş birliği yapmak ve bağlantı kurmak için fırsatlar yaratmaları gerekecek. Bu da her konuğa bireysel olarak önemli olan zamanlar kazandıracak.”

Raporun asıl can alıcı başlığı ve belki de raporu özetleyen başlık ise bence:

Gelecek yüzyılda sadece özünde sorumluluk sahibi olan sektörler hayatta kalacak

- Gelecek yüzyılda sadece özünde sorumluluk sahibi olan sektörler hayatta kalacak.

Kısaca 2119 Otel Raporu “teknoloji merkezli bir dünyada artan insan etkileşiminin önemini daha da çok vurguladığını bir yüzyılın geleceğini haber veriyor .

Raporu okuyup daha 100 yıl var diyenler olacaktır muhakkak fakat hepimiz biliyoruz ki gelecek çok hızlı geliyor ve sektörün öncüsü Hilton geleceği şimdiden görüp, analiz edip ona göre strateji oluşturuyor. Bunu yaparken hem Hilton markasını 100 yıl daha yaşayacağının yanısıra bir marka nın dünyaya karşı,sektöre karşı sorumlu olduğunun da bilinci ile hareket ediyor.

Marka olmak tam da böyle bir şey aslında geleceği görüp analiz edip ona uyum sağlayamayan herkes  kısa sürede yok oluyor. Yaşayabilen marka olabilen geleceğe uyum sağlayabilen ise öncü bir marka olmaya devam ediyor.

Gelecek yazımda biraz Marka olmaktan bahsedeceğim.

Keyifli okumalar dilerim..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.