Kapadokya, kitaplara sığmıyor...
Niğde ile ilgili beşinci kitabını yayınlayan Gazeteci- yazar Ömer Fethi Gürer’in Oktay Akbal ve Doğan Hızlan gibi önemli edebiyatçılardan övgü olan "Niğde, Kapadokya’nın Başkenti" adlı kitabı, piyasaya çıktı.
.jpg)
Maya Yayın Sahibi Vahit Mahmatlı Niğde Kapadokya Başkenti kitabının içerik olarak örnek bir eser olduğunu belirterek kentler için yazılacak eserlerde yazarlar içinde bir rehber niteliğinde çalışma”dedi. Mahmatlı, Ülke genelinde kitabı talep eden tüm kitapçılara dağıtım şirketleri aracı ile kitabın ulaştırılacağını da söyledi.
Niğde Kapadokya’nın Başkenti kitabı Niğde Cumhuriyet Tarihine kadar Niğde tarihi, doğası ve insanını anlatan bir eser olarak büyük ilgi gördü. Halen Bor’da iş Bankası yanında Fatih Kırtasiye’de üçüncü baskısı gelen kitap Niğde için bir rehber kitap özelliğini da taşıyor. Niğde Spor Tarihinin tüm branşları ile anlatıldığı kitapta ise spora emek verenler, oyuncular, yöneticiler, başarılı olanların tamamına yakını yer buluyor.
Genellikle gittiğim ve gitmediğim kentlerin tarihini merak ederim, özelliklerini de kitaplardan okurum.
Ömer Fethi Gürer’in ‘Niğde: Kapadokya’nın Başkenti (Antik Çağdan Cumhuriyet’e)’ kitabı da Niğde için emek verilmiş bir çalışma.
Gürer, Önsöz’de kitabın isminden başlayarak hazırlanış sürecini ve niteliğini yazmış:
“Bor ilçemizin kitabında, Evliya Çelebi ‘Bor Şehri’ tanımlamasından yola çıkarak kitabın adını ‘Bor Şehri’ koymuştum. Nİğde kitabı için, adı ne olmalı diye düşünürken, 1834 yılında Niğde’ye gelen Charles Texier’in kitabında, Niğde için yaptığı ‘Sancak Başkenti’ tanımı usuma geldi. İlk yazılı tarihten bugüne, değişik dönemlerde bölgede kurulmuş devletlere başkent olduğu belgelerle sabit Niğde’miz için yazdığım bu kitaba ‘Kapadokya Başkenti’ adını koymaya karar verdim. Gerçek anlamda bu tanıma uyan ama günümüzde ‘gözden, gönülden ırak’ kalan Niğde’nin tarihsel özelliği ve önemini en iyi bu ifadenin yansıtacağını düşündüm...
Kitap bir tarihçi kitabı değildir. Yerel anlamda memleketini detayları ile anlatmak isteyen bir gönüllünün çalışması olarak değerlendirilip okunmalıdır. Eksiklerimiz vardır ama yaptığımız araştırmanın boyutları dikkate alınarak çabamız umarım hoş görülecektir. Basılmış eserler, güncel kaynaklar, yaşayan şahitler ile mevcutta var olan tarihi eserlerin tamamına yakını yerinde gidilerek, görülerek, izlenerek okunmuş, bakılmış, bilgi ve belge derlemesi yapılmıştır.”
Elbette bu kitaplarda yer alan kentin tarihi de beni ilgilendirir ama benim dikkatim daima insan unsuruna yoğunlaştığından, oradan yetişenler, orada doğup başka illerde yükselenler bölümünü zevkle okurum.
Bu tür kitaplar, değişik okurların isteklerine yanıt verecek niteliktedir.
Orada yaşayanlar kentlerinin bilinmeyen özelliklerini keşfeder, onu daha yakından tanır.
Niğde’yi bilmeyenler de insanlarıyla ve tarihi geçmişiyle ilişki kurarak o şehri öğrenir.
Osmanlı döneminde Niğde, ekonomisinden yönetimine kadar nasıldı, cumhuriyette ne oldu?
Okunması gereken bazı konu başlıklarını sıralamak isterim:
Seyyahların Gözüyle Niğde, Kapalı Mescidler, Köy Camileri, Kiliseler, Hattat ve Yazarlar, Halk Ozanları, Koruma Altındaki Sivil Yapılar.Hattat ve Yazarlar bölümü, büyük kentlerden uzak yaşayanları ve onların çalışmalarını ihmal ettiğimizi göstermesi açısından bana hüzünlü geldi. Halk Ozanları geleneğinin öne çıkan adlarının şiirlerini okudum. Onları ilk derleyen kişi hakkındaki sunuş yazısından bir bölümü aldım yazıma: “Cumhuriyet’in ilk yıllarında Niğde’de Halk Sazları ve Halk Türküleri ile ilgili ilk çalışma Halit Ongan’a aittir.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: