Düldül Dağı'nın eteklerinden Düziçi’ne zamanda yolculuk

Kadirli’de Kurban Bayramını geçirdiğimiz günlerde, Domuztepe kazı alanın bekçiliğini yapan meslektaşım Mehmet Taşkın’ın bulgur pilavına daveti bana, Düldül Dağı yamacından ovaya yayılan Harun Reşit’in şehri Düziçi’de bir gezi yaptırdı.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 13/10/2023 17:41
Düldül Dağı'nın eteklerinden Düziçi’ne zamanda yolculuk

Kadirli’den Gezgin Kemal Yaşar Gündeşlioğlu ile 1984-88 yılları arasında çalıştığım zamanlarda ezberlediğim, Karatepe Aslantaş Müzesi ve Aslantaş Baraj Gölü kıyısında uzanan güzergahtan Düziçi’ne doğru yola çıkıyoruz. Aslantaş baraj alanından Ceyhan Nehri üzerindeki köprüden geçerken, barajdan bırakılan suyun dolu dolu akışı, yarattığı nehir yatağındaki bitki örtüsü ile kuş çeşitliliği dikkatimizi çekiyor. Köprüyü geçiyoruz. Ceyhan Nehri'nin karşı yamacına ulaşınca, ‘Düziçi ile sınırlarına girdik’ diyor Yaşar. Ormanlık alandan tırmanıp tepeye çıktığımızda Düziçi Ovası ve köyler görünüyor.

Çerçioğlu levhasını görünce, ‘Domuztepe bu köyde diyorum, Yaşar’a. Bulgur pilavının hikayesini anlatmaya başlıyorum. Domuztepe’de kazıya giden ekip Karatepe Müzesi'ndeki kazı evinde hazırlanan azıkla baraj gölünü kayıkla geçer akşama dönerlerdi. Bir gün kazı ekibini ziyarete gitmiştim. Arkeologlardan oluşan ekip bir süre sonra, yemek molası verdi ve azık sepetini her zaman astıkları yere gelindiğinde azık sepeti yerinde yoktu.

'Çevredeki köpekler alıp götürmüştür' diye yorumlamıştı herkes. Ben de, Mehmet’den eve gidip,  bulgur pilavı ve bir çitil yoğurt getirmesini istemiştim. Yüksek bir tepedeki eve doğru hareket eden Mehmet’in ‘Karısına bir kazan bulgur pilavı pişir’ diye seslendiğini duyuyorduk. Eve ulaştığında bir kazan bulgur pilavı, yeşil soğan ve bir çitil yoğurt hazır bulan Mehmet, çabucak geri gelmişti. Bulgur pilavı, yoğurt ve yeşil soğan herkes için adeta bir ziyafet olmuştu.

Kazı ekibindeki arkadaşlarımın geçen yıllara rağmen hala ziyafet olarak adlandırdığı bulgur pilavının hikayesi bu diyorum, Yaşar’a. Kıvrıla kıvrıla yolda ilerken, çarık yaptırmak için, Mehmet’in motosikleti ile Düziçi’ne gidip geldiğim aklıma geliyor.

Cumhuriyet Meydanı'nda Mehmet ile buluşuyoruz. Bir çay evininin bahçesindeki oturaklarında, yıllar öncesinin anıları tazeliyoruz bir süre. ’Emekli olunca köydeki evi boşaltıp Düziçi’ne yerleştim. Kimse kalmamıştı orada,’ diyor. Emekli olmuş ama Domuztepe’ye ilgisi emekli olmamış. ’Gezdikten sonra, Bulgur pilavı, yoğurt ve salata yemeğe eve gideceğiz’ diye ekliyor.  Düziçi’nde daha önce geldiğim zamanlardan farklılaşma olmuş. Depremden şehir etkilenmiş, fotoğrafını çektiğim Merkez Camii'nin yıkılmış olduğunu görüyorum.

Şehir merkezinden kuzeye, Sabun Çayı üzerindeki şelaleye doğru yola çıkıyoruz. Tek kemerli tarihi bir köprüyü görünce durup, Sabun Çayı ve köprünün vadinin fotoğrafını çekiyorum. Köprü Fettah oğullarından Mehmet Bey tarafından yaptırılmış. Köprüyü geçince, şelaleye giden yol bir mesire alanına götürüyor bizi.

Mesire alanında şelaleye doğru yürüyüşe geçmeden önce, girişte Mehmet Şarlı’nın Çınaraltı Çay bahçesine giriyoruz. Mehmet Şarlı ile bir süre çay sohbeti yapıyoruz. Fotoğraf çekerek şelaleye doğru yürürken, yaz sıcağından kaçıp serinlemeye gelenlerin çokluğu dikkatimi çekiyor. Şalelerden akan su, yapılan HES santrali nedeniyle azalmış, ama dere yatağında az da olsa, akan su çevresine serinlik veriyor. Ağaçlarla çevrili Sabun Çayı'nın kıyısında piknik yapanlar, azalan suda yüzmeye çalışan çocuklar, suyun içine sandalyeye atarak serinleyenleri görüyoruz.  Ben de kendimi, sandalyenin birinde oturmuş olarak hayal ederek, serinlemiş hissediyorum yaz sıcağında.

‘Şehre adını veren Harun Reşit Kalesi'ne artık tırmanabiliriz’ diyorum rehberim Mehmet Taşkın’a. Yayla yoluna sapıp bir süre yol alınca kale bütün heybetiyle görünüyor. Arada durup fotoğraf çekiyorum. Yayla yolundan kaleye giden, bir arabanın zor geçtiği yolda ilerlerken karşıdan araba gelmemesini diliyordum kendi kendime. Kale önüne gelince depremde kale içinde bazı yerlerde yıkılmalar olduğu için ziyarete kapatılmış. Hiçbir araçla karşılaşmamızın nedeni ortaya çıkıyor. Kalenin içine girmeden dışarıdan fotoğraf çekmek koşuluyla kalenin bulunduğu alana girmemize izin veriyor meslektaşımız, Hulisi Koç.

Gördüğüm kaleler içinde, oturma grupları, gezinti yollarıyla çevresi çok iyi düzenlenmiş, bakımlı bir alanda, Harun Reşit Kalesi. Kale doğal bir kaya kütlesi üzerine yapılmış. Siyah kaya kütlesi bana Karatepe’deki bazalt kayaları hatırlatıyor. Güney ve kuzey olmak üzere iki kapısı varmış kalenin. Biz kuzey kapısı önüne gidiyoruz. Demirden yapılmış merdivenlerle kapıya çıkıp içerisini kapı girişinden çekiyorum. İçerisinin görüntüsü, depremde zarar gören yerlerin onarılmasından sonra tekrar kaleyi tekrar ziyaret etmeme karar verdiriyor, bana.

Osmaniye’deki 26 kaleden biri olan Harun Reşit Kalesi, Amanos Dağları’nda Kilis Ovası'nı Kahraman Maraş’a bağlayan eski kervan yolu üzerine yapılmış. Kale, Abbasi Halifesi Harun Reşit’in uç Beyi Faraç Bey tarafından 799 yılında bölgeyi ve bölgeden geçen stratejik yolları korumak, etraftaki kalelere bağlantı ve destek sağlamak amacıyla yapılmış. 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu yapılarak ziyarete açılan orijinal planlı kale, Düziçi şehrine ve ovasına hakim bir tepede yükseliyor. Kalenin bulunduğu alan endemik bitki Adana Çiğdemi’nin yetiştiği alanmış, bu nedenle doğal sit alanı olarak da ilan edilerek koruma altına alınmış.

Kaleden Düziçi’nin fotoğrafını çektikten sonra Mehmet, Hulisi ile sohbet ederken görünce, onları fotoğraflıyorum. Ben de bir banka oturup, şehri ve ovayı seyre dalıyorum. Düziçi’nin tarihine göz atıyorum internetten.

Düziçi’nin tarihi Karatepe Aslantaş Müzesinin bulunduğu Hitit Kale kalıntısının karşı tarafında, Ceyhan Nehri kıyısında Çerçioğlu Köyü’nde bulunan Domuz tepe ören yeri ile Böcekli Köyü’ndeki mağaralar ile Alibozlu Mağaraları'nda bulunan kalıntılara göre neolitik döneme kadar uzanıyor. Amanos Dağları’nda ender bulunan geçitlere yakın olması, tarih boyunca göçlere ve seferlere sahne olmuş bir bölgede Düziçi. Makedon Kralı Büyük İskender Asya seferi ile Haçlı seferlerinden etkilenmiş, bölge kısa bir süre Haçlıların eline geçmiş. Haruniye, sırasıyla, Hititler, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Hamdaniler, Haçlılar ve Selçuklular dönemlerini yaşamış, 1516 yılında, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na katılmış.

1'nci Dünya Savaşı sırasında Fransız ve İngilizler tarafından işgal edilmiş, Kurtuluş Savaşı sonunda, 28 Mart 1920’de işgalden kurtulmuş. Haruniye idari bakımdan Maraş Sancağı’na bağlı bahçe ilçesinin nahiyesi konumunda iken, 1878 yılında Adana iline dahil edilmiş. 1954 yılında Hacılar, 1957 yılında da Haruniye belediyelik olmuş. 1983 yılında ise, Haruniye ve Hacılar belediyeleri birleşerek   Düziçi adıyla Adana’ya, daha sonra, 1996 yılında il olan Osmaniye’ye bağlanmış.

Bölgede kaplıcasıyla tanınan Düziçi’ndeki Haruniye Kaplıcası’nın sıcaklığı 32 derece olan suyu, kalsiyum, magnezyum, sülfür ve bikarbonat içermesinin yanında, radyoaktif özelliğe sahip. Kaplıcadan yararlananlar karaciğer ve safra mide ve bağırsak deri, sinirsel ve romatizmal hastalıklar ile kadın hastalıklarına iyi geliyormuş.

Çukurova’nın her yerinden çoğu zaman karla kaplı zirvesinin görüldüğü Düldül Dağı ve yamacındaki Harun Reşit Kalesi, Ceyhan nehri kıyındaki Haruniye Kaplıcası, Haruniye Köy Enstitüsü, Domuztepe Örenyeri, Şelaleleri, Berke Barajı göz alabildiğine uzanan ovası ile doğa güzellikleri ve tarihi yaşatan bir ilçe Düziçi. Doğa yürüyüşü, safari meraklılarına ideal bir doğal güzellik sunmasıyla 2448 metre yüksekliğindeki Düldül Dağı'na teleferik projesinin tamamlanması ile termal, dağcılık, kayak yapma imkanı ile Düziçi turizmi ivme kazanacak gibi görünüyor.

Mehmet’in, bahçe içindeki çardağında kurlu sofrada, eşi Emine Hanım'ın yıllar önce tadını unutamadığım bulgur pilavı ziyafetinden sonra, Kadirli’ye doğru dönüşe geçiyoruz.

Ceyhan Nehri'nden tekrar nehrin karşı tarafına bağlayan köprüden geçip, Kadirli’ye doğru yol alırken, çocukluğumuzda büyüklerimizin gittiği, ama bizleri götürmediği Haruniye Kaplıcası'na ilk fırsatta gidelim diyoruz.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.