Soma'ya Ağıt

"Bir avuç kömür için, bir ömür verenlere..."

Hatice Arısoy Hatice Arısoy 31/12/2019 23:40
Soma'ya Ağıt

Hatice Arısoy

Türk  Dil Kurumu Sözlüğü’ne baktığımızda  “SOMA” sözcüğünün karşısında şöyle yazar:”Cinsiyet hücreleri  dışında,vücut hücrelerinin tümü.”Soma   sözlük  anlamındakine  benzer  bir acıyla,  13 Mayıs 2014 Salı günü öğleden  sonra , kömür madeni ocağında  çıkan yangın  haberiyle ülkemizi yasa boğdu.Kadın  erkek demeden yek vücut, 76 milyon  yurttaşımızın  “vicdan  hücrelerinin  tümü  kanadı,  acıdı!

Anaların,  eşlerin,  kardeşlerin,çocukların çığlıkları, figanları.feryatları arşa ulaşırken; can evimizden vuruyorlardı bizleri. 301 can yerin metrelerce derinliğinden, ölenlerin üzerine basarak (yaşayanların anlatımı) çıkarılıp, göz yaşlarıyla yine karayerlere gark edildi.

Toprak altında canlarını yitirenlerin yaş ortalamasına baktığımızda hemen hepsi 20 ile 30 yaşlarında olup; tek  tük de 30’u iki-üç yaş geçenler vardı.Hayatları-umutları kömürle yandı,karardı! Tarihimizin en büyük maden faciasını yaşadık. Albert CAMUS:”Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız insanların nasıl öldüğüne bakın.”

Son 50 yılda madenciliğin merkezi olan Almanya,Fransa,İngiltere..gibi gelişmiş  ülkelerin hiç birinde ölümlü  maden kazası olmuyor.Üstelik bizlerden mislisiyle fazla kömür çıkarttıkları halde.

Maden ocakları tıpkı hava yolları gibidir.Her daim bakımı yapılacak,güvenliği sağlanacak ve çalışanları bilinçlendirilecek.Madene alınacak işçiler; tehlikenin farkında olacak şekilde kurslarla,denetlemelerle bilgilendirilmeli.Sakıncalı yönler açıklanmalı,yolunda gitmeyen durumlarda nasıl davranacakları uygulamalı çalışmalarla iyice benimsetilmeli.İş güvenliği ,gelişen teknoloji ve teçhizatlarla sağlanmalı..Bütün bu eğitimlerden sonra  madene inmelerine izin verilmeli.

Bütün Ege toprakları gibi Manisa  da tarım ürünlerinin;tütün,zeytin,pamuk,üzüm…bol çeşitliliği ile tanınırdı.İnsanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılık ağırlıklıydı.Bitek ovaları,çalışkan-üretken insanları;sıcağın alnında, başları poşulu tarlalarını ekip-biçerek  hayatlarını kazanırlarken;epey zamandır köylü üretimden koparıldı.Öğle ki;  dışarıdan köye ekmek getirilip satılıyor.Nasıl üzülmez insan?Köylü demek üreten demektir.Ne oldu bize? Desem anlatmakla bitmez.

İnsanı diksen bitecek” denilen topraklarımız,bağlarımız bahçelerimiz artık boş bırakıldı.Ürettiği para etmeyip,karnı doymayınca ,göçler başladı,köyler terk  edildi.Asgari ücrete bile razı gelerek her şeyi  tüketen,borçlanan hale geldiler.Güvenceli (sigortalı) olsun da yerin yedi kat dibi olsun razı oldular.Tertemiz havayı,kaynak sularını,doğal besinleri arkalarında bıraktılar.

SOMA’daki  insanları teselli etmek hiç kolay değil.Acıları çok katmerli.Yoksulluk,güvencesizlik,işsizlik…gerçeğiyle iç  içeler.Canlarından bir parçayı,evlerinin direğini,geleceklerini,hayallerini zamansız ve acımasızca kaybettiler.Dayanılır gibi değil! Devlet önce insan diyerek; yaraların sarılmasına, eğitim, çalışma ve sağlık koşullarının iyileştirilmesine öncelik vermeli.

Kadınlar! Kadınlarımız..ağıtları ciğerlerimizi dağlayan kadınlarımız;isyanınızı,yakınmalarınızı,yükselen çığlıklarınızı, ölüm karşısındaki feryatlarınız göz yaşlarınızı , ağıtlarla dile getirdiniz. Bazılarınız da sessizce, için için yandınız,yıkıldınız maden ocağının  kapısında.Hastanede:”Benden iyi  kim tanıyabilir yavrumu!” derken,analık böyledir diye ağladık ekran başında!Sizlerin birey olarak güçlenmeniz,haklarınızı bilerek ,sahip çıkmanız için ,ömür boyu eğitimin-bilginin içinde yoğrulmalısınız.Mutlaka meslek sahibi olarak;”Kolunuza mesleki altın bileziği takın”ki;başkalarına muhtaç olmayasınız.Ekonomik gücünüz olduğunda, pek çok zorluğu göğüslemekten yılmayacaksınız.Sizler çok dayanıklı ve güçlüsünüz!yeter ki; aklınızı kullanarak bilimin gösterdiği yolda yürüyün.Okumuş,aydınlanmış,eşitlenmiş  kadının gücünden  uygar toplumlar yararlanıyor.

Her alanda olduğu gibi Büyük Önder ATATÜRK;9 Haz.1937 de çıkarılan maden yasasının 2.mad.”Kadın cinsinden hiçbir şahıs,yaşı ne olursa olsun maden ocaklarında ,yer altı işlerinde çalıştırılamaz” derken kadınlarımıza verdiği değer için şükran duymalıyız.

  Uygar ve kalkınmış ülkelerde nasıl, güvenli,sendikalı ve haklarını bilen insanlar olarak çalışılıyorsa;Ülkemizde de “Bilime,akla dayalı üretmeye öncelik verilmeli”.Sorumluları ve haklarımızı iyi bilmeliyiz.Doğa yasalarını tanımalıyız;ateş yakar,su boğar,elektrik çarpar,kömür yanar,grizu patlar…Doğa rasyonel olmayanı , yani akılcı,ölçüp-biçip,hesaplı iş yapmayanı  vurup-yere serer.Ona hükmedecek bilgiyle donanmalıyız.Yoksa çook yanarız!

  Tanrı bu ülkeye ,böylesi facialar,acılar yaşatmasın!

                          VAY  KURBAN

Ölüm bu,

Fıkara ölümü,

Geldi,geliyorum demez.

Ya bir kuşluk vakti,ya akşam üstü,

Bakarsın,olmuş olacak.

Bir hastan vardı umutsuz,

Hasreti uykularda,

Hasreti soğuk sularda.

Gayri iki korku çiçeğidir gözleri,

İki mavi,kocaman korku çiçeği

Açar,derin kuyularda

Ahmed  ARİF

  

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.