UNUTULAN TATİL GÜNLERİ…

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Kemer’den Turizm Manzaraları…

Kış aylarının kasvetli, soğuk, yağmurlu, karlı günlerini geçirdiğimiz şu günlerde, geçtiğimiz yıl Ekim ayının ilk haftasında yaptığım tatil sırasında Antalya- Kemer’de geçirdiğim bir günü anlatarak, sizleri Kemer’e götürmek ve unuttuğumuz tatil günlerinin sıcaklığını size yaşatmak istiyorum.   

Kemer Göynükte bir otelde 1 haftalık tatil sırasında, bir gün sabah kahvaltısından sonra, yıllardır görmediğim Kemer'e gitmeye karar verip Göynük’ten dolmuşa binip, yola koyuluyorum. Minibüste her milletten insan var. Almanca, İngilizce, Rusça başta olmak üzere farklı dillerden sohbet edildiğini fark ediyorum. Şoför mahallinin tavanında asılı fiyat tarifesinde TL, USD,€  cinsinden de fiyatlar verilmiş. Minibüs ilerledikçe ayakta yolculuk edenler kâh artıyor kâh azalıyor. Herkes tesis ismi söyleyerek iniyor. Dolmuş ana yoldan şehir merkezine giderken inenlerin sayısının hızla arttığını, minibüsün nerdeyse boşaldığını fark ettim. 'Merkeze geldik mi ‘ diye şoföre sorunca ' buralar merkez...' cevabını alıyorum. Ben de iniyorum dolmuştan. Saat kulesinin bulunduğu bir kavşakta buluyorum kendimi. Alış veriş merkezleri, bankalar, kafeteryalar, çay bahçeleri meydanda göze çarpan işletmeler, ama yıllar öncesi gezip gördüğüm Liman ve çevresini arıyor gözüm. Liman ve Belediyeye gidiş yönünü gösteren levhaları görünce epey yolumun olduğunu anlıyorum.

Bankadaki işlerimi halledip ana caddeden limana doğru yürümeye başlıyorum. Cadde boyunca sıralanmış turistik eşya satan dükkânlar, kuyumcular, her türden marka ürünün bulunabildiği giysi satan mağazalar, küçük kafeteryalar önünden ilerliyorum. Esnafın ve satıcıların, yüzleri dükkan girişlerine dönük, sırtlarını caddeye vermiş şekilde gölgede oturmuş, çaylarını yudumlayarak müşteri bekledikleri dikkatimi çekiyor. Aralarında tavla oynayanlar da var. Çoğunda benzer ürünlerin satıldığı mağazalar. Bir kaçıyla sohbet ediyorum ayaküstü. Otelcilerin çok memnun olduklarını söyledikleri sezondan, esnaf memnun olmadığını söylüyor. Turistler otellerden çıkmıyor diyorlar, anlaşmalı mağazalara turistlerin götürüldüğünü ifade ediyorlar. Bankadaki görevlinin sezonun nasıl geçtiği şeklindeki soruma, ‘esnafın durumu iyi değil’  şeklindeki cevabını hatırlıyorum.

Yürümeye başlayalı bir saati aşkın süre geçmesine rağmen, liman ufukta görünmüyor. Bir çay ocağında bir esnaf çayı içip dinlenmek istiyorum. Bir süre yürüdükten sonra aradığım yeri bulamayınca, dükkânının önünde çayını yudumlayan esnafın birine, çay ocağını soruyorum. Söylediği yere gidince, işletmelerin arkasında, portakal-limon bahçesi içinde 4-5 masalı, caddeden uzak, dinlendirici bir atmosfer içerisinde buluyorum kendimi. Tost ve çay söyleyip bir ziyafet çekiyorum kendime. Bu arada bahçede oturanlarla sohbet ediyorum.

Çay bahçesinden ayrılıp, ana caddeye çıkıyorum yeniden. Apayrı bir dünya… Rus bir çift Pazar yerini soruyor, yakındaki birine sorarak yolu tarif ediyorum. Devam ediyorum yürümeye. Birden kendimi Pazar yerinde buluyorum. Oldukça büyük bir pazar yeri... Her türlü ihtiyacın karşılanabildiği Pazar yerinde tezgâhlar arasında, küçücük tezgâhlarda getirdikleri sebze ve meyveleri satan köylü kadınların çokluğu dikkati çekiyor. Müşteriler arasında Kemerlilerden çok, yabancı turistlerin bulunduğunu görüyorum. Hatta kaldığımız otelde kalan birkaç aileyle selamlaşıyoruz.

Pazar yerindeki rengârenk dünyayla vedalaşarak, Kemer şehir merkezindeki anılarımdaki yerleri görmeyi başka bir güne erteleyip, Göynük’te denize girme vaktini kaçırmamak gerekir diyerek, otele dönmeye karar veriyorum.

Göynüğe döndüğümde, otelin plajına gidip serin sulara atıyorum kendimi. Bir süre sonra sudan çıkıp plajdaki kafeteryaya doğru yöneldiğimde garip giysili bir kişi ile fotoğraf çektiren insanları görüyorum. Plajdakilerin, Korsan Kıyafeti giyinmiş, omzundaki papağanla poz veren bir kişiyle fotoğraf çektirmek için sıraya girdiklerini fark ediyorum. Bukalemun ve papağanla dolaşan Korsana bir fotoğrafçı eşlik ediyor, korsanla poz vermek isteyenlerin fotoğrafını ancak onun çekmesine izin veriliyor.

Karaip’li Korsan filmindeki ‘Papağanlı Korsan’ı taklit edilerek kendilerine yeni bir iş alanı açmışlar. Antalya bölgesinde bu işi yapan yaklaşık yirmi ‘Korsan’ olduğunu söylüyor, fotoğrafçı arkadaş. ‘Korsan’ larla günlüğü 100 € anlaşıp çektiğimiz fotoğrafları satarak geçiniyoruz ’diyor. Plajda en fazla fotoğraf çektirenlerin başında Rus ve Ukraynalı turistlerin geldiğini, ilave ediyor.

Güneşin batmaya başlamasıyla plajdaki tatilciler otellerine dönmeleriyle, deniz ve plajın yalnızlıklarıyla baş başa kaldığını görüyorum, tıpkı geçirdiğimiz kış günlerdeki yalnızlığı gibi…


 
 



 

Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.