TÜRKİYE’NİN İLK AÇIK HAVA MÜZESİNE GEZİ
Yıllar sonra geçtiğimiz Baraj gölü etrafında ormanlarla çevrili yoldan giderken, liseli bir genç olarak ilk defa piknik yapmaya gittiğim yerde geçirdiğim 5 yıllık dönemi, çoktan emekli olmuş çalışma arkadaşlarımı, müzedeki değişiklikleri düşünüyordum.
Kadirli’de 1973 yılında liseden arkadaşlarla piknik yapmaya gittiğimiz Karatepe Aslantaş Milli Parkında müzeyi ziyaret edip etmediğimi hatırladım. Ama yıllar sonra üniversite eğitimimden sonra 1984’de “Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi”ne tayinim çıkınca, müzeyi gezmenin ötesinde, gelenlere refakat ederek gezdirmeye başlamıştım. Prof Dr. Halet Çambel Hocamla beraber çalışmanın ve kazı ekibinin üyeleriyle beraber olmak ve kazılara katılmanın heyecanını tatmış, unutulamayacak anılar biriktirmiştim. Hocamın 1946 yılında gelip ortaya çıkardığı eserleri yeniden görmek anlatmak benim için zor ama heyecan verici olacaktı.
Geç Hitit Dönemi (M.Ö.8.yy) kalıntılarının bulunduğu, Ceyhan (pyramus) nehri boyunca güneydeki ovalardan İçanadolu’ya uzanan Akyol denilen Kervan Yolu üzerinde denizden 538 metre yükseklikte, güneybatı ve kuzeyinden bazalttan yapılma aslan heykelleriyle süslü 2 girişi olan kale, kuzeyden ve güneyden gelen vahşi kavimlere karşı Adanava kralı Asitavatas tarafından yaptırılmış, Asur kralı 5.Salamonsor ( M.Ö725 )ya da Asarhoddon (M.Ö680 tarafından yakılıp yıkılmıştır. Kalenin yaklaşık 1 km uzunluğundaki surları duvarları 2-4 metre genişliğinde 6 metreye yüksekliğinde ve her 20 metrede yer alan 26 gözetleme kulesi var.
Kalenin iç kısmında bulunan 2 adet binanın temel kalıntısının bir saraya ait olduğu tahmin ediliyor. Kuzey Kapı girişlerinde bazalt kayadan yapılma aslan heykelleri, sfenksler, rölyefler Güney Kapısında yer alanlardan daha iyi durumda. Güneydekilerin bir kısmı vadinin dibinden parçalanmış halde bulunup çıkartılmış. Her iki T biçimli anıtsal kapı girişinin sağ ve sol tarafında bulunan odalarda bazalt kayalara yapılmış rölyeflerde av sahneleri, ziyafet sahneleri, güneş tanrısı, Bereket tanrısı, adak ve dini merasimler ile palmiye ağacı altında ayakta çocuğunu emziren kadın figürü dikkat çekicidir. Güney kapıdan girilince iç tarafta 3 metre boyunda fırtına tanrısının heykeli yer alıyor. Her iki kale kapısındaki Aslan heykelleri ve bazalt rölyeflerde Finike ve Hitit hiyeroglif yazıları yer alıyor. Aynı metni içeren yazıtlar sayesinde, Hitit hiyeroglif yazısı ilk defa burada çözülmüş.
Adanava Kral Asativatas’ın konuşmalarını içeren metinlerde ’Adanava memleketini gün doğusuna, gün batısına genişlettim. Komşu krallarla iyi geçindim, karşı koyanları ezdim. Bolluk getirdim. Açları doyurdum. Silahlı erkeklerin gezemediği yerlerde genç ve güzel kadınların kirmen eğirerek yalnız başına huzur içinde gezmelerini sağladım.Kim benim yaptığım kaleyi yıkar, kurduğum düzeni bozarsa, tanrı belasını versin.Yalnız benim adım ölümsüzdür,güneş ve ay gibi…’sözleri dikkat çekicidir.
Kadirli’ye 22 km uzaklıkta yer alan Aslantaş tepesindeki eserlerin ilk bulundukları alanda aynı yerlerinde korunması ve sergilenmesi amacıyla ülkemizin ilk Açık Hava Müzesi burada kurulmuş ve Müze ve çevresindeki tarihi, kültürel ve doğal çevreyi korumak ve yaşatmak için 7715 hektarlık alan 1958 yılında milli park ilan edilmiştir. Müzenin bulunduğu tepeyi çevreleyen Aslantaş Barajı Gölü ve Hidroelektrik santrali de burada yer alır.
Bu gün baraj gölüyle çevrili bir yarım ada haline gelen Açık Hava Müzesinde, bir kapalı müze binası inşaa edilmiş. Hem Aslantaş kalesi hem de karşı yamaçtaki Domuz tepe mevkiinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan çeşitli dönemlere ait küçük buluntular sergileniyor.1946 yılından itibaren Bossart, Bahadır Alkım ve Halet Çambel ile kazı ekibinin yürüttükleri çalışmaları hikâye eden fotoğraf sergisi de bu müzenin belki de en ilginç köşelerinden biri köşesini oluşturuyor.
Hocam Halet Çambel’i sorduğumda İstanbul’da olduğunu söyleyen genç görevli arkadaşlarımdan bendeki telefon numarasından farklı bir numara alıp, aradığımda, karşıma tanıdık bir ses çıktı. Kazılardan tanıdığım Arkeoloji öğrencisi Murat Akman’dı yıllar sonra sesini duyduğum. Murat Akman’a Hocama selam ve saygılarımı iletmesini rica ettikten sonra, çalışmaların son durumunu öğrenmek istedim.’Kazı çalışmalarını bitirdikten sonra restorasyon ve müze kurma çalışmalarını yürüttük son yıllarda. Şimdi, Hocam Halet Çambel ile yoğun bir yayın çalışmaları içerisindeyiz’ diyerek gelinen noktayı özetledi, Murat Akman.
Müzeden ayrılıp, Piknik alanındaki park yerine geldiğimde, yeşillikler arasında uçsuz bucaksız gölün manzarasını seyre daldım, bir süre. Yıllar öncesine göre iyi düzenlenmiş, piknik alanları, masaları, çocuk oyun parkı ve iskeleye bağlı bir gezi teknesi vardı.
Fidanlık olarak bıraktığım orman alanının çeşit çeşit ağaç ve bitkilerle bezenmiş bir orman haline gelmiş olduğunu görmekten sevinç duyarak Kadirli’ye doğru yola koyuldum. Yol kenarında 3-5 koyununu otlatan ve kirmeniyle yün eğiren bir kadını görünce, Kral Asitavat’ın sözleri aklıma geldi.’
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: