Türkiye’nin ‘Turizm ve Biyoçeşitlilik’ karnesi zayıf...
Ekoturizm ve Sürdürülebilir Turizm Derneği Başkanı Gülsen Kırbaş, "Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü'nün 'Turizm ve Biyoçeşitlilik' ilan ettiği bu yıl, Türkiye'nin karnesi çok kötü" dedi.
.gif)
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), 27 Eylül Dünya Turizm Günü temasını ‘Turizm ve Biyolojik Çeşitlilik’ yılı olarak ilan etti. Dünya Turizm Günü’nün temasını değerlendiren Ekoturizm ve Sürdürülebilir Turizm Derneği Başkanı Gülsen Kırbaş, “Türkiye, Avrupa’nın ve dünyanın çok önemli doğal rezervlerine ve koruma alanlarına sahip bir ülke. Ancak, doğa turizmi türlerinin son yıllarda hızla gelişmekte olmasına rağmen, doğayı ve biyoçeşitliliği koruyucu hiçbir ciddi önlem, yaptırım ve denetim mekanizması ne yazık ki halen kurulmamıştır.
Biyoçeşitliliğin yok olmaması için sıkı denetim yapılmalıdır...
Biyoçeşitliliğin, milyonlarca yıldır var olan yerkürenin, bunca süre içinde var olurken kurmuş olduğu yaşamsal dengelerin bütününü ifade ettiğini belirten Gülsen Kırbaş, sudaki yaşam ile başlayan biyolojik çeşitliliğin, daha sonra karada ve havada yaşayan canlılarla sürdüğünü, yerkürenin her köşesinde, o bölgeye özgü coğrafi veriler doğrultusunda var olabilen ekosistemlerin geliştiğini ve bu yapının milyonlarca yıldır şaşılacak bir düzen ve denge içinde varlığını sürdürdüğünü kaydetti.
Akıllı bir ‘Ekoturizm politikası’, kırsal kesimler için ekonomik getiri sağlayabilir...
Akıllı bir ‘Ekoturizm politikası’nın, yoksul olan kırsal kesimler için ekonomik bir getiri sağlayabileceğini açıklayan Gülsen Kırbaş, “Gündelik yaşamı doğanın dışında geçen insanlar, boş zamanlarında, ruhen ve bedenen dinçleşmek, biyolojik olarak tazelenmek amacıyla, doğaya dönmeyi istiyorlar. Bu da, doğaya dönük bir turizm hareketliliğini doğuruyor. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), bu yılı "Turizm ve Biyolojik Çeşitlilik" yılı ilan ederken, tam da bu noktaya vurgu yapmaktadır.
Doğaya karşı yapılan haksızlığın karşılığı ‘doğal felaketler’ oluyor...
İnsanoğlu’nun son 100 yılda doğanın dengesini bozduğuna işaret eden Gülsen Kırbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnsanlığın, özellikle son 100 yıl içinde, giderek artan bir şekilde doğanın dengelerini bozan müdahaleleri, ekosistemleri ciddi biçimde tehdit etmektedir. Gerçekte, doğanın içinde küçük bir yer tutan insan denen canlının, doğayı sahip olduğu yerle doğru orantılı olmayan bir şekilde tahrip etmesi, doğaya karşı yapılmış çok büyük bir haksızlıktır ve doğa bunun karşılığını, doğal felaketlerle vermektedir. Çünkü ekosistemler; içlerinde yaşayan canlıların, hayata gelişini, yaşam döngüsünü ve yok oluşunu, çok kesin kurallarla belirler ve denetler.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: