Turizmin kodları ile oynuyorlar

Bilen bilir, tercih eden de var. Marmaris, Bodrum, Alanya, Fethiye, Kuşadası ve Antalya’nın pek çok ilçesinde barlar sokağında bu manzaralar müdavimleri için alışıldık bir durum. Uzun zamandır “korkunç eğlence” kavramı var. Ancak, hiç bu denli görünür olmadı. Belki de kantarın topuzu hiç bu denli kaçmadı. Bir değil, iki değil; hatta üç değil, beş değil…

19/06/2025 12:13
Turizmin kodları ile oynuyorlar

Üst üste farklı barlardan, eğlence mekânlarından benzer görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Sahnede, barda, yerlerde, masalarda “Tipsy Boyz”lar birbirinden garip hareketler yapıyor. Şov adı altında Türk kültürüne yabancı, Tayland kültürüne yakın danslar ediyor.

Nefes’ten Damla Turgutlu Soybaş’ın haberine göre, belki arz-talep meselesi, belki karşılarında dans ettikleri 60 yaş üstü İngiliz turist onu istiyor, bekliyor. Belki bu dansla daha fazla para kazanıyorlar, belki işletme sırf bu hareketleri izlemek isteyenlerle dolup taşıyor. Ama günün sonunda kaybeden Türk turizmi oluyor. Bize de başkaları adına utanmak düşüyor.

Görüntülerin ardı arkası kesilmeyince denetimler ve cezalar da peşi sıra geldi, belli ki gelecek de… Ben de geniş bir yazı kaleme almak istedim. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ile bu görüntüleri sosyolojik anlamda ele aldık.

Yılların turizmcisi, ülkemizi uluslararası arenada da temsil eden Cem Kınay ile de kısa ve uzun vadede Türk turizminin alacağı zararı konuştuk. Tablo hiç öyle eğlenceli değil. Tablo, turizme adeta bir darbe…

“EĞLENCE ADI ALTINDA TEŞHİRCİLİK”

Sosyolog Narlı, görüntüleri 3 ana başlıkta analiz ediyor:

• Kültürel ticarileşme: Kültürel değerlerin hızla turistik “pazarlanabilir ürünlere” indirgenmesi süreci.

• Kamusal ahlak sorunları: Toplumun belirli ahlaki eşiğini oluşturan normların yerel ve yabancı talepler karşısında esnemesi ve çürüme yönüne evrilmesi.

• Yerel halkın marjinalleşmesi: Mekânı paylaşan yerel halkın rahatsızlığına rağmen bu şovların sürmesi, yerel halkın kent yönetimi ve turizm yönetiminde söz hakkının azaldığını gösterir.

BU ÇÖKÜŞÜ NEYE BAĞLAYABİLİRİZ?

Bu değişim iki önemli yapısal dönüşümle açıklanabilir:

• Ucuz turizm odaklı strateji: Maksimum tüketim, minimum maliyet anlayışıyla “gösteri” değil, “gösterişli eğlence” sunulmasının tercihi. Bu sunumun en ucuza mal etme kaygısı. Türkiye’nin son 10–15 yılda ağırlıklı olarak orta-alt gelirli turist profiline yönelmesiyle birlikte turistik eğlence içeriği de bu profilin beklentilerine uyarlanmış olabilir. Bu konuda araştırma yapılması gerekiyor.

• Personel yapısı ve eğitimsizlik: Ucuz iş gücüne kayma nedeniyle profesyonel eğlence personeli yerine sezonluk, eğitim almamış personelin sahneye çıkarılması olabilir.

Marmaris gerçek anlamda cennetten köşe. İnanılmaz ama bir ucu ile diğer ucu arasında kapanmayacak farklar var. Örneğin; kimileri Selimiye’ye, çevredeki koylara yatlarıyla yanaşıp eğlenirken, tatilini yaparken, merkezde ve bazı noktalarda manzara böyle…

Yani sınıfsal, kültürel ve mekânsal ayrışma çok belirgin.

KİM BU “TİPSY BOYZ”LAR?

“Tipsy Boyz” denilen erkek dansçılar, özellikle barlarda turist çekmek için kullanılan bir figür haline gelmiş durumdalar.

Maskülen teşhircilik ve bedenin metalaşmasını temsil ediyorlar. Kadın bedeninin metalaşmasına alışık olan toplumsal düzen, şimdi erkek bedenini de bu sistemin parçası yapıyor. Bu da hem eğlencenin doğasını değiştiriyor, hem de cinselliğin araçsallaştırılmasını yeniden üretiyor ve meşrulaştırıyor.

Prof. Narlı’ya bu sosyolojik tabloyu nasıl değiştirebiliriz? sorusunu da yönelttim. Cevap, herkesin elini taşın altına koyması gerektiği oldu.

BU TABLOYU DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN BÜTÜNCÜL, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KÜLTÜREL BİR YAKLAŞIMA İHTİYAÇ VAR

• Kaliteli gösteri sanatlarına ve festivallere teşvik verilmesi (devlet ve özel sektör)

• Yerel sanatçılar ve halk danslarıyla özgün konser ve eğlence programları düzenlenmesi

“TURİZMİ BİRLİKTE YÖNETELİM” MODELİ ŞART

Narlı, turizm yönetimi ve yasal düzenlemeye de dikkat çekiyor:

• Denetimler artırılmalı, etik dışı işletmelere caydırıcı tedbirlerle müdahale edilebilir

• Yerel halkın sürece katılımı ve seslerinin duyulması sağlanmalı: “Turizmi birlikte yönetelim” modeli

• Belediyeler, STK’lar, üniversiteler ve sanat çevreleri ile iş birliği yapılarak yerel farkındalık kampanyaları yürütülebilir.

“REZİL VİDEOLARLA KARŞI KARŞIYIZ”

Sosyal medyanın gündeminden düşmeyen görüntüler turizm sektöründe de infial yarattı. Turizmciler ayaklandı. Tepki büyük.

Turizmci Cem Kınay, Türkiye’ye her yıl yaklaşık 35 milyon turist geldiğini vurguluyor. Bu görüntülerin turizme darbe vuracağını savunuyor.

“Tarih, kültür, aile yapısını koruyarak ülkemizi pazarlamalıyız. O rezil videolara karşıyız. Ayrıca bu görüntülerle, bu tavırlarla daha fazla satacağız diye de bir şey yok.”

“TURİZMİN KODLARI İLE OYNUYORLAR”

Türk turizminin bir marka değeri var. İyi deniz, kum, güneş, tarih, kültür ve gastronomi temel taşları. Sektör her biri için büyük yatırımlar yaptı. Defalarca krizler atlatıldı.

Şimdi yanı başımızda bir İsrail-İran çatışması var. “Turizmi etkiler mi?” sorusu gündemdeyken sektörü asıl baltalayan bu kareler oluyor…

Kınay’a göre:

“Türkiye’nin turizmindeki ana kodları ile oynanıyor. O kodlar bozuluyor. Bunun zararı bize daha fazla olur. Böyle bir pozisyon Türkiye turizm markasına zarar verir.”

TÜRKİYE TAYLAND MI OLUYOR?

Turizmcilerin korkusu tam da bu soru etrafında şekilleniyor.

“Dünyada seks turizminin olduğu ülkeler var, örneğin Tayland. Oraya gidiyor insanlar. Bizim böyle bir isteğimiz yok, zaten böyle bir kitleye hitap etmeyelim.

Konu yalnızca ahlak kurallarının zorlanması değil, turizm markası zarar görüyor. Bu bize hem kısa hem de uzun vadede kaybettirir.”

ÖZETLE: Türkiye’nin vizyonu sadece “ucuz tatil” olmamalı. “Nitelikli turizm” için yeni stratejiler geliştirilmeli, kültürel zenginliğin ve sanatın öne çıkartılması önemli.

Ve hepsi için de eğitim şart…


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.