Turizmde kendi kendine yeten ülke olmak

Özellikle tarımsal alanda ekonominin ihtiyaçlarını kendi bünyesinden karşılaması ve genelde “otarşi” olarak bilinen “kendine yeterli olmak” kavramı, mal ve hizmetlerde ülke kaynaklarının değerli olduğuna inanılması ve bunlara uluslararası değer katılması ile verimlilik sağlanmasını ifade eden yeni bir anlam kazanmıştır.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Turizmde kendi kendine yeten ülke olmak

Adil Çulhaoğlu

Bu yeni tanım ülke içi üretimlerin kişilerin güvenle kullanabilmesi bir anlamda Kendine güvenen üretimler elde edilmesinin yolunu açmıştır.  Kültürel ve sanatsal etkinliklerle yeni bir boyut kazanan turizm alanında açıklanan iç turizm verileri ile de doğrulandığı gibi kendimize yeterlilik konusunun iç turizm açısından yeni bir anlam ile ele alınabileceği bir aşamaya geldiğimizi düşünüyorum.

Yıllardır her sezon öncesi milli ve dini bayramların kaç gün olacağı, bir iki gününl eklenmesiyle, hafta sonu tatiliyle birleştirilip, 9 gün olup olmayacağı tartışılamaya başlanır, eğer tatil süresi 9 güne çıkmışsa, adeta gerçekte turizm sektörümüzün bayram yaptığı, medyada yer alan haberlerde işlenmekte, dolulukların tavan yaptığı tartışıla gelmektedir.

Birkaç haftadır medyada bayram tatilinin 9 güne çıkarılıp çıkarılmayacağı haberleri beni anılarıma götürdü. Ortaokul ve lise yıllarımı geçirdiğim Kadirli’ye 84 yılında dönüp, memuriyet yıllarımı geçirdiğim dönemde, Kurban Bayramında okul arkadaşlarımdan birinin ailesini ziyaretim sırasında, babasının ’Görüyorsun oğlum, 7 çocuğumdan hiç birisi gelmedi. Hepsi bayramı unuttu tatile gidiyorlar artık’ şeklinde şikâyet edişini hatırladım. Daha ilginci, benzer şikâyeti 94 yılında Almanya’da NOEL tatilinde Londra’dan bekledikleri oğlunun gelmemesi üzerine, ’Tatile gitmiştir, artık noel akşamlarında ışıl ışıl olan sokağımızda ışığı yanan ev parmakla sayılıyor, herkes bayramı unuttu, tatile gidiyor’ şeklinde bir Alman arkadaşımın babasından duymuş olmamdı.

Hızla akan kent yaşamının insanları en kısa tatili gününü, yorucu ortamdan uzaklaşıp dinlenmek ve daha zinde iş yaşamına dönmeye zorladığı günümüzde, hafta içine denk gelen bir ya da iki günü hafta sonuyla birleştirip, çoğu Avrupa ülkesinde köprü yapmak olarak adlandırılıyor. Uzun tatil haline getirmek için yılın ilk günlerinde herkesin takvimlerde bu fırsatları aradığı bir gerçek. Doğal olarak, bu kısa tatil imkânlarını takip eden turizm sektörü, doluluklarını artırmak için bunu bir fırsat olarak değerlendiriyor.

Gerçekte, Avrupa ülkelerinde iklim koşullarına göre, farklı tarihleri kapsasa bile, her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de ana tatil sezonu, Haziran ayı ortalarından, Eylül ayı ortasına kadar süren her dereceden eğitim ve öğretim döneminin tatilde olduğu 3 aylık dönemi kapsıyor. Özellikle iç turizmin yoğun yaşandığı bölgelerimizde beklenilen bu dönem, yabancı tatilcilerin gelişlerindeki azalmalardan olumsuz etkilenen yörelerimizin iç turizmden beklentilerinin artmasıyla beraber, genelde turizm sektörümüzün beklediği bir dönem oluyor. İç Turizm, başka deyişle yerli tatilcilere yönelik beklentiler yükselmekte, ana tatil sezonu için rekabet artmakta ve reklam ve pazarlama çalışmaları artmaktadır.

Bu bağlamda, iç turizmde hareketlenmeyi artırarak, kendi kendine yeten bir ülke konumuna gelebilmek büyük önem arz etmektedir. Tatil hayalini kuran insanımızın büyük şehirlerde kalmaya mecbur bırakan, çeşitli kamu kuruluşları ve ÖSYM’nin çeşitli sınavlarının tarihleri ile her türden okullara kayıt günlerinin Haziran-Eylül ayları dışına alınması ve tüketici kredilerinden daha düşük faiz oranıyla tatil kredisi imkanı sağlanması İç Turizmin güçlenmesine büyük katkı yapacaktır.

Yurtdışında yaşayan 2. ve 3. kuşak vatandaşlarımıza yönelik yapılacak özel tanıtım çalışmaları ile ülkemize tatil için gelen vatandaşlarımızın sayısını arttırmak, bu alanda önemli rol oynayabilecektir.

(http://www.turizmaktuel.com/haber/turizmde-yeni-hedef-kitle-avrupali-turkler-8230#disqus_thread_)

Öte yandan istatistiklere (TÜRSAB) göre, her yıl yurtdışına çıkan ortalama 9.2 milyon vatandaşımızdan 4 milyonunun gezi, eğlence ve kültürel amaçlı seyahat etmektedir. Bu vatandaşlarımızın tercih ettikleri ülkelerin başında ise, Gürcistan, Yunanistan, Bulgaristan, Almanya, İtalya, ABD’nin geldiği belirtilmektedir. En fazla tercih edilen ülkelere bakıldığında Ege ve Karadeniz kıyılarımızdaki tatil beldelerimizin benzer özelliklerini taşıdıkları görülüyor.

Genelde her ülke yurtdışına çıkan vatandaşlarının kendi ülkelerinde tatil yapmaları istemektedir.  Bu tatilcilerimizin belirtilen bölgelerimizi tercih etmeleri için çalışma yapılması gerekmektedir.

Diğer bir husus da, ülkemizde, çeşitli özel kuruluşlarca tatil çekilişleri düzenlenmesi ve kazananların çoğunlukla yurtdışına tatile gönderilmesidir. Bu tür tatil çekilişlerinin talihlilerine verilecek tatil ödülleri için ülkemizdeki tatil yörelerimizin önerilmesi bu yörelerimizin tanıtılmasında katkı yapacak, kendi bölgelerimizde tatil için tercihler artabilecektir.   

Güçlü bir iç turizm hareketinin turizm sektörü ile yarattığı ekonomik gücü artırarak, Kendi kendine yeten bir turizm ülkesi haline gelinebilecek, böylelikle turizm sektörümüzün dış pazarlardaki tur operatörleri karşısında pazarlama çalışmalarında ellerini güçlendirmiş olunacaktır. Tur Operatörlerinin Türkiye destinasyonlarının rezervasyon ve satışlarının iyi gitmediği gibi nedenlerle,  fiyat kırma istekleri talepleri karşısında daha güçlü olunacağını düşünüyorum.

 

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.