Turizmde global stres, öfke ve üzüntü…

Yerkürede, stres, öfke ve üzüntü yükü artıyor. Başka bir ifade ile, mutlu insan sayısı hızla azalıyor. Öfke ve stresin pençesinde acı çeken insan sayısı, akıl almaz bir hızla artıyor. Bu saptamanın turizm ile bir ilgisi var mıdır?

Adil Gürkan Adil Gürkan 07/10/2022 14:23
Turizmde global stres, öfke ve üzüntü…

Turizme bakış açısı bu gün ile sınırlı olanlar bu soruya ‘ ne alaka?” diye cevap vereceklerdir.

Ben ve benim gibi uzun vadeli bakanlar ise, bu sürecin turizme zarar vereceğini düşünür.

Öfke, stres ve üzüntünün artması turizme iki farklı açıdan zarar verecektir.

Birincisi, çalışanlar ile ilgili

Oteller ve seyahat şirketleri, bir süre sonra, empati becerisi olmayan, katı, ikna yeteneği zayıf bir işgücü ile dolacaktır. Ki şu an bu sürecin başladığını görebiliyoruz.

Çalışanlar, misafir isteklerine karşı son derece ilgisizler. Misafir daha ileri gidip ses tonunu yükseltirse ya da eleştirirse, bu tip çalışanlar da aynı şekilde tepki veriyor. Yeni nesil, öfkeli çalışanlarda, otelciliğin bir hizmet sanatı olduğu inancına pek rastlanılmıyor.

Beden dilleri, ses tonları ve kullandıkları dil, hizmet sanatı ile örtüşmüyor.

Buraya kadar öfke ve stresin turizm çalışanlarında neden olduğu olumsuz değişime değindik. Bu konuya devam edeceğiz. Ama bir de işin müşteri boyutu var.

Sektör yöneticileri artık bu gerçeği kabullenmeliler. Başlarını GOP, Bütçe, Pazar payı, Finansal performans gibi alanlardan kaldırıp, işletmelerde duygusal alana odaklanmalılar.

Daha net ifade edelim. İşletmelerde, çalışanların beden ve ruh sağlığına, mutluluğuna odaklanmanın zamanı çoktan geldi ve geçiyor.

Ya müşteriler tarafında durum nedir?

Şundan emin olabilirsiniz.

Özellikle Covid19 pandemisi, insanı, ürkek, gergin, hemen panikleyen ve kolay kolay sakinleşemeyen bir canlıya dönüştürdü.

Yeni insan mutlu olamıyor.

Yeni insan ikna olmuyor.

Yeni insan öfkeli, gergin ve hep aldatılmakta olduğu saplantısı içinde.

Yeni insan sürekli bir gelecek korkusu taşıyor.

Yeni insan kolay kolay beğenmiyor.

Bunu görmek için yerel ya da küresel yorum ve değerlendirme sitelerine bakmak yeterli.

İşletmelerin rica minnet yazdırdıkları yorumlar bir tarafa, ama insanlar genellikle şikayet ve olumsuz görüş yazma eğilimindeler.

Bu saptamalardan varacağımız net bir gerçeklik var.

Yakın geleceğin müşterisi kolayca tatmin olmayacak. İşler zor.

Çalışanlar açısından devam edelim

Öfke ve stresin artması işyeri açısından ne anlama geliyor?

Kabul etmemiz gereken bir gerçek var. Hepimiz mental sağlık açısından sıkıntılar yaşıyoruz. COvid19 pandemisinin ilk zamanlarını hatırlayın. İnsanlar daha sıcak, daya yardımcı idi ve birlikte bir topluluk olduğumuz inancı çok güçlüydü.

Pandeminin sonuna yaklaşırken durum tersine döndü. Şimdi herkes kendisine ait. Kendisi için. Kendisinden yana. Herkes savunmada.

Dünya gittikçe daha negatifleşiyor.

Gallup araştırmasının bazı verilerine bakalım.

3.3 milyar insan daha iyi bir iş arayışında, ama sadece 300 milyon kişi bu olanağa sahip.

İnsanın fiziksel ve zihinsel üretkenliği hızla azalıyor.

2 milyar insan düşük gelir kıskacında boğuşuyor.

1 milyardan fazla insan yaşamakta olduğu yerden ve toplumdan kaçmak istiyor.

2020’de, her 10 kişiden 3 tanesi gıdaya erişme zorluğu yaşadı.

300 milyondan fazla insanın tek bir tane bile arkadaşı yok.

Bu sürecin çalışanlar boyutuna devam edelim.

Kolayca atılabilecek adımlar var.

Bir araya gelin.

Tahttan inin, çalışma arkadaşlarının arasına katılın.

Müşteri mekanlarına ayırdığınız zamanın ve enerjinin aynısını çalışanların mekanlarına da ayırın. Soyunma odaları, lojmanlar, servisler, yemekhaneler, dinlenme yerlerine aynı özeni ve ilgiyi gösterin. Hem de her gün.

Çalışma arkadaşlarınıza bir ‘ kabile ‘ kimliği yaratın. İşin içine eğlence katın.

Soru sorun ve sordurun; “ Biz kimiz?”.

Yaratıcılar?

Mutluluk dağıtıcıları?

Savaşçılar?

Kaşifler?

Böyle bir kimlik yaratırsanız ve çalışanların da benimsemesini sağlarsanız?

Herkes eğlenir.

Bir arada olmak mutluluk verir.

Ekip arkadaşlarınızın, her buluşmadan sonra bu toplantı ile ilgili değerlendirme yapmasını teşvik edin? Tek başlarına kaldıklarında bu buluşmayı sorgulasınlar.

Bu toplantı bana ne kattı?

Neler öğrendim?

Toplantıdaki arkadaşlarımla ne kadar yakındım?

Bir sonraki toplantıya, bu verileri paylaşarak ve üzerinde çalışarak başlayabilirsiniz. Bir süre sonra çalışma arkadaşlarınızın arasında yükselen şeffaflığı ve güçlenen bağları göreceksiniz. Doğrudan iletişim her zaman kazanır ve kazandırır.

Çalışanlarınızın kendilerini önemsemesini teşvik edin

Sağlıklarına vurgu yapın. Sağlıklı yaşama özendirin.

Kendilerine saygı duymaları için gereken desteği sağlayın.

Sözlerine ve beden dillerine odaklanın. Bunu onlara da hissettirin.

Önerilerini değerlendirin.

Mutluluklarını paylaşın.

Üzüntülerine ortak olun.

İş dışındaki hayatlarına ilgi duyun. Gerekirse rehberlik sunun.

Bu kadar.

Bir sonraki yazıda günümüzün stresli ve öfkeli müşterisine değineceğiz.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.