Turizmde çapraz kültür zamanı gelmedi mi?

Ege ve Akdeniz sahillerine 100 kadar değişik ülkeden turist geliyor. Hepsinin farklı beklentileri var. Ama, biz hala, tek tip bir ürünü sunmaktan öteye gidemiyoruz.

Adil Gürkan Adil Gürkan 24/12/2018 11:28
Turizmde çapraz kültür zamanı gelmedi mi?

Hayatın her alanındaki yeniliklerin birkaç ayda kanıksandığı ve demode olduğu bir çağda, geçen yüzyıldan miras kalmış ağırlama paketleri ile devam ediyoruz.

Turizm yatırımcılarımız ve profesyonellerimiz son yıllarda müthiş bir gelişim başardılar. Kendilerini çok iyi yetiştirdiler.

Artık, yapmakta oldukları işe daha küresel bir gözlük ile bakıyorlar. Dünya’ya açıldılar.

Birkaç büyük pazara odaklanıp kalmanın getirdiği riskleri ve bu risklerin neden olduğu acı deneyimleri yaşadılar. Dünyanın her ülkesini hedef pazar ve Dünya’da her insanı potansiyel bir konuk olarak görmeye başladılar.

Bir konuda eksik kaldık

Türkiye turizmi çok kültürlü bir insan kaynakları politikasına geçmek zorundadır. Hayat bunu öncelikli bir görev olarak dayatıyor.

Başlangıçta, emek yoğun bir sektör olan turizmi istihdam yaratan bir fırsat olarak görüyorduk. İşsizliğe çözüm yollarından birisi idi. Son on yılda, bu sektör de, otomasyon ile tanıştı. Emek yoğun özelliği azaldı. Fiziksel emek yerine, beyinsel emek önem kazandı.

Pazarımızı oluşturan yüzlerce farklı kültürden insan, bizden farklı ürünler, farklı hizmetler bekliyor. Sunulan ürün ve hizmetin içinde, billurlaşmış beyinsel emek ve yaratıcılık istiyor.

Herkes, kendi dilinde, “Adamlar yapmış kardeşim” demek istiyor. Bu dönemin temel mottosu budur. Bu cümleyi insanların diline kalıcı olarak yerleştirmek zorundayız.

Eksik olan nedir?

Dünyanın birçok otel ve acente grubu, işgücünü çok farklı kültürlerden seçerken, biz bu konuda geride kaldık. Akdeniz ve Ege’nin neredeyse tüm otellerine bakın. Çalışanlar ve yönetim kadrosu tamamen Türkler’den oluşuyor.

Bu oteller yüzlerce ülkeden turist ağırlıyor. Ama çalışanların hepsi Türk. Sizce de bu bir eksiklik değil midir? Bu kadar farklı kültürlerden gelen turistlerin beklentileri farklıdır. Eğlence algıları farklıdır. Yemek kültürleri de farklıdır.

O halde?

Otellerin her departmanında farklı kültürlerden insanlar çalıştırmak, turistlerimiz ile iletişim noktasında bize büyük bir kolaylık sağlamaz mı?

İlk itiraz cümlesini tahmin etmek zor değil;

“ Adamlar bu maaşa mı gelecekler?”

Kolay kolay gelmezler. Ama, bir yerden başlamak gerekir. Sektör yatırımcılarını, böyle bir farklılaşmanın yararları konusunda ikna etmek için çalışmalıyız. Bu konuda güvendiğim oteller ve gruplar var. Onlar bu işin öncüsü olabilirler. Ve ne olur? Kazanırlar.

Özellikle mutfakta kültür devrimi başlamalı

Mutfakta farklı ülkelerden, farklı mutfaklardan yetenekleri istihdam etmek demek, müşteri memnuniyet oranını arttırmak için akıllı bir adım atmak demektir.

Otellerimizin menüleri farklılaşmalı. Odağında Türk Mutfağı olmak üzere, bütün bölümlerde farklılaşma başlamalı.

Hem farklı ülke mutfaklarından, hem de yeni mutfak akımlarından yemekler, mezeler, tatlılar yavaş yavaş menülerde yerini almalı.

Kişiye özel menüler hazırlanmaya başlansa iyi olur. Bu kadar detaya girmeden önce oteller; yaşlılara, gençlere, çocuklara, kadınlara, hamilelere, bebekli annelere özel menüler oluşturmaya başlamalı.

Farklı coğrafyalardan gelen turistlere özel menüler hazırlanmalı

Bir adım ileride ise, farklı coğrafyalardan gelen turistlere özel menüler hazırlama aşamasına gelinecektir. Soğuk, kurak, ılıman iklimlerden gelen turistlerin beslenme alışkanlıkları farklıdır. Buna bağlı olarak metabolizmaları da farklıdır. Oysa, oteller bunun farkında değiller. Bu tür hassasiyetleri hiç dikkate almadan tek tip menülerle sezonu bitiriyorlar.

Gelecekte, rekabet farklı olmayı daha yakıcı bir şekilde dayattığında, bu adımları atan oteller bir adım öne geçecekler. Yaratıcı farklılaşma budur.

Oteller farklılaşmak için bir zihniyet devrimi yapmalı

Bu devrim de otellerin iş gücü profilinden başlamalı. Farklı ülkelerden Genel Müdürler, Departman Müdürleri, Satış ve Pazarlama ekipleri, aşçılar, eğlence yöneticileri, spor animatörleri olmalı. Böyle bir değişim otele her anlamda değer katar.

Otel içinde, çalışanlar arası iletişime evrensel bir kalite gelir.

Otelin çalışanlara bakış açısı değişir. Karşılıklı diyalog kolaylaşır.

Çalışanların üniforması, yemekleri, barınma koşullarına evrensel kalite gelir.

Otellerde yabancı dil eğitimi yaygınlaşır. Yabancılar Türkçe öğrenir. Türkler yabancıl dil öğrenmek için daha istekli olur.

Otellerin pazarlamasına renk ve canlılık gelir. Dünya ile pazarlama iletişimi kolaylaşır.

Lütfen… Ama gerçekten lütfen şu klişe cümleyi unutun artık

“Burası Antalya. Resort Otelcilik farklıdır. Her şey Dahili ancak Türkler bu kadar başarılı uygulayabilir. Buraların tarzı farklıdır.”

Farklı olmakla bu kadar övünmenin anlamını merak ediyorum. Yapmayın. Farkınız – şu aşamada – Dünya’nın en ucuz tatilini sunmak.

Küresel vizyona sahip gençler, ucuz fiyat çemberini kırmamıza da katkı sağlayacaktır.

Gelin Türkiye turizminde ‘ Yüz Çiçek Açsın, Bin Fikir Yarışsın’*

Yeni Kuşakların Yürekleri Arasında Sınır Yok…

Birkaç on yıl önceye göre küresel işgücü artık sınır tanımıyor. Gençler birkaç dili, hem de çok iyi konuşup, anlıyorlar.

Türkiye bu konuda biraz geride kalsa da, Dünya artık, bütün gençlik için sınırsız bir işyerine dönüştü. Herkes her yerde çalışıyor. Farkında mısınız bilmem, ama rengarenk, çok farklı düşünen, empati yeteneği gelişmiş bir işgücü ortaya çıkıyor.

Sadece bir ülkede faaliyet gösteren bir otel grubu için bile, sınırları tanımayan işgücü nedeniyle, işyerinde kültürel çeşitlilik alışmamız gereken bir gerçeklik haline geliyor.

En çok 5 yıl sonra, Türkiye de bu akımdan payına düşeni almaya başlayacak. Bu durumda, ekipleri yönetmek de geçmişe göre daha zor olacak.

Kültürel çeşitliliğin kabul edilmesi ve bu farklılığın içselleştirilmesi yüksek performanslı bir işletme olmanın adımları olacaktır.

Kültürel Farklılıkları kabul edin ve saygı duyun

Şirkette farklı kültürlerde yetişmiş çalışanlar olduğunu kabul edin. Aradaki farklılıkları çatışma için değil, yaratıcılık için değerlendirmeye çalışın. Bu farklılıklar birkaç alanda ortaya çıkabilir. Dil, kültür, davranış,ç çalışma yöntemi. Normlar ve değerler bu farklılıkların temel kaynağıdır. Dahası, kimi sözcükler ve hareketler bile anlamlar taşıyabilir. Bu nedenle, işyerinizde farklı olanları işaret etmeyin, anlayın ve kabullenin.

Farklılıklar zenginliğinizdir...

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.