Turizmciler, Korona sonrasına hazır mısınız?

Bakın baştan anlaşalım. Bu yazıda pembe tablolar yok. Hayal satmak yok. Çok kısa zamanda hayata geçecek mükemmel çözüm önerileri yok.

Adil Gürkan Adil Gürkan 18/03/2020 21:40
Turizmciler, Korona sonrasına hazır mısınız?

Bunlar olursa ve ben burada palavralar sıkarsam, ne güven kalır, ne saygı.

Bu nedenle çok dikkatli yazdım.

Kapkara bir ufuk yok, acı çekeceğimiz günlere dair projeksiyonlar var.

Olması gereken de bu. Bu acıları yaşarsak, kendimize, çevreye, doğaya, birbirimize daha dürüst davranmak için bir fırsat yakalamış olacağız.

Baraner’in tabiri ile yaşam galiba bizi son kez affediyor. Bize düşen saygılı ve içten bir özür dilemek ve şeffaf bir gelecek için ilk adımı atmak.

Bununla beraber, geçmişten de ders çıkarmak.

2018 yılındaki Gelecek Tahmincisi yazımı hatırlayan var mı?

Bundan uzun yıllar önce bir yazı karalamıştım. Oldukça ilgi çekmişti. Ama hepsi bu…

İlgi çekti. Okuyanlar beğendiler. Bu yazıdan hiçbir ders çıkarmadılar. Birkaç takdir yorumu geldi. Okuyanlar birkaç gün sonra böyle bir yazıyı unutuverdiler.

Haklı idiler.

O zamanlar, gökyüzünde uçan charter uçaklar Antalya’ya Dolar ve Euro yağdırıyordu.

Kimsenin kafasını kaldırıp geleceği tahmin etmek, B, C, D planları hazırlamak için zamanı yoktu. Hatta onlara göre buna gerek de yoktu.

Zamanı geldi. Bu yazıda neler önermişim, biraz anımsatmakta yarar var.

Gelecek tahminciniz var mı?

Buna gelecek senaristleri de diyebiliriz. Görevleri; her türlü veriyi değerlendirerek, geleceğe ait senaryolar oluşturmak olmalı.

Bu senaryolara göre alternatif çözümler üretmeli. Yönetim Kurulu ile beyin fırtınaları düzenlemeli. Çıkan sonuçlara göre yol haritaları oluşturmalı ve süreçleri yönetmeli.

Bu senaryolar yatırımın geleceğini ilgilendiren her konuda olmalı.

Mevcut ve potansiyel pazarlar. Pazarlardaki müşteri profilindeki değişimler. Demografik verilere göre yeni satış, pazarlama ve tanıtım yöntemleri de olabilir.

Bir örnek verelim; Avrupa’da yükselen milliyetçilik

Mesela, orta vadede, Türkiye’nin ana pazarını oluşturan ve milyonarca turist gönderen ülkelerden birisinde yükselen bir milliyetçilik dalgası olsa.

Devlet ve bütün kamu kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin yönlendirmesi ile insanlar ülke dışındaki tatil bölgelerini boykot etmeye başlasalar.

Evet, en büyük pazarlarımızdan birisinde böyle bir toplumsal refleksin gerçekleşmesi halinde ne olur? Hiç düşündünüz mü?

Siz gerçekleşmesi hiç de akla aykırı olmayan böyle bir refleksi düşünedurun.

Daha sırada savaş riski var.  Çevremizde savaşlar patlayabilir.

Kıbrıs ve Ege sorunu çözüldü mü sizce?

Sorunun tarafları mevcut durumu çözüm olarak görüyor mu? Bitti mi gerçekten?

Ya Irak?

Irak ABD’nin müdahalesi ile nihai huzura kavuştu mu?

Statükodan herkes memnun mu? Irak ile kendi hayati geleceğini bir şekilde ilişkilendiren komşu ülkeler mevcut durumu nihai bir çözüm olarak benimsedi mi?

Yarın, Türkiye, Suriye, İran, Irak’ta guruplar birbirine girerse?

Gamlı baykuş olarak adlandırılmayı göze alıyorum. Sonuç olarak ben bir senaryo yazıyorum. İnanıp inanmamak size kalmış.

Gelelim en yaşamsal alana.. Yani su ve enerjiye…

Antalya’da su ve enerji krizi gerçekleşmesi durumunda neler olur?

Gerçekleşir mi?

Bilemiyorum.

Yeraltı suları biter. Su çektiğimiz kuyulardan su yerine pompalardan nihavent tonda bir tıs sesi duyarız. Barajlara su taşıyan çaylar, ırmaklar kurur.

Gerisini siz bir kabus misali hayal edin..

İşletmeler bir gelecek falcısı istihdam etmeli..

Ya da bir gelecek tahmincisi diyelim..

Bence bir gelecek tahmincisi istihdam etmek çok da gereksiz bir masraf olmaz. Gelecek tahmincisi de ne ola? Bir başka yazıya kadar muhafaza edelim merakları.

Ama gelecek tahmincisinin uçuk kaçık, çok gezen, çok okuyan bir ademoğlu olması gerektiği de çok açık. İklim, hidrografi, demografi, moda, magazin, tüketim alışkanlıkları, siyaset, ekonomik trendler, kent yaşamı, beslenme alışkanlıkları, internet, hepsi bu gelecek tahmincisinin ilgi alanına girmeli.

Ortaya koyacağı senaryolara çözüm kolaydır. Sorunun bilinmesi çözümün ufuktan görünmesidir. Yeter ki sorunlar önceden tahmin edilsin..

Alanya-Tekirova bandında birkaç milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bir milyonluk bir kitlenin işsiz, aşsız kalmasından bahsediyoruz. Boru mu bu?

Demiştim….

Geldik bu güne…

Geldik 2020 Kış aylarına. Kabus zamanlarına. İnsanlığın yaşadığı en zorlu savaşlardan birisinin devam ettiği günlere..

Ne dersiniz?

Bundan 12 yıl kadar önce yazmış olduğum yazıda abartmış mıyım?

Hayal mi görmüşüm?

Saçmalamış mıyım?

Türkiye, Irak, İran ve Suriye ile ilgili öngörüyü yazdığımda sene 2008 idi.

Ne dersiniz?

Eksiği ya da fazlası var mı?

Bir virüs bütün Dünyayı hizaya getirdi.

Minicik bir varlık yeryüzünün bütün devlet yapılanmalarını dize getirdi. Sistemler paralize oldu. Toplumlar moleküllerine ayrıldı. İnsanlar korkuya teslim oldu.

Ülkeler, şirketler, sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiler bambaşka bir boyuta geçti.

İnsan ile insan, insan ile doğa, insan ile hayvanlar, insan ile kamu arasındaki ilişki ve iletişimin şekli deforme oldu. Kelimeler anlamsızlaştı. Farklı yorumlanır oldu.

Şimdi, ekonomi başta olmak üzere, bütün bir hayat yeniden organize olacak.

Ama önce mevcut yapı parçalanıp ortalığa saçılacak. Sonra, tıpkı doğa gibi, insanoğlu da parçaları yeniden bir araya getirip yeni bir var oluş formu yaratacak.

Birkaç fasıl sürecek bir yazı bu. Önce en baştan başlayalım.

Şimdi sırada küresel durgunluk var

New York, Paris, Madrid, Moskova, İstanbul…

Hepsinin en başta gelen ortak noktası, restoranların, dükkanların, fabrikaların, havayollarının kapalı olması. Ekonomi uzmanları küresel krizin bir gelecek riski olmaktan çıktığını ve patladığını söylüyorlar.

Çin tarafından Pazartesi günü yapılan açıklamada ülke ekonomisi ile ilgili olarak ürkütücü veriler yer aldı. Sistem, coronavirüsün yarattığı negatif atmosfer nedeniyle, Ocak ve Şubat aylarında dramatik bir düşüş yaşadı. Uzmanlar yakın zamanda bir düzelme beklemiyor.

Şimdi, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki hükümetler ve merkez bankaları pandemik yayılmayı kontrol etmek için toplumu sarsan önlemler alıyor.

Asya her anlamda yüksek alarm seviyesinde duruyor. Finansal piyasalar şokta. Çok sayıda uzman, son birkaç ayda yaşananların sonucu olarak daralmanın başladığı bilgisini veriyor.

Aslında çok değil, 20 gün önce küresel ekonominin bir durgunluğa doğru ilerleyip ilerlemediği sadece bir tartışma ve merak konusu idi. Bu gün hepsi bıçak gibi kesildi. Bir minik virüs küresel durgunluğun ipini çekti.

Süreç çok hızlı değişiyor

Dünyada Novel Koronavirüs vakası sayısı 200 bine doğru artarken ve ülkeler yayılmanın önünü kesmek için önlemler alırken, bir yandan da insanlar günlük yaşamlarında radikal değişikliklere yöneldiler. 

Toplu mekanlar kapatıldı. Sokağa çıkma yasakları devreye girdi.

Dünyadan çok önce bu önlemleri almak zorunda kalan Çin, şimdi, tarihinde görmediği bir ekonomik şok ile boğuşuyor.

Üretim ve hizmet aktivitelerinin çökmesi Çin’in bütün sektörlerini etkiledi.

2020’nn ilk iki ayı itibarıyla veriler şöyle; perakende satışlarda 2019’un aynı dönemine göre düşüş oranı yüzde 20.5, sanayi üretiminde düşüş yüzde 13.5.

Sabit demirbaş yatırımlarındaki düşüş ise yaklaşık olarak yüzde 25. Bu düşüş son 20 yılın rekoru olarak kayıtlara geçti.

Çin ekonomisi komaya girdi

Bir tarafta Çin ayaklarının üzerinde doğrulmak için ölesiye bir çalışma içinde ve diğer tarafta da Avrupa ve Birleşik Devletler’de durum vahim noktalara doğru gidiyor.

Salgının merkezi olarak belirlenen İtalya’da vaka sayısı 24 bin oldu. İspanya’da sayı 9000. ABD ise şimdilik 4000 vaka kaydetmiş durumda.

Goldman Sachs Pazar günü yayınladığı analizde, ABD’nin GSYH’sı ile ilgili tahminlerini düşürdü. Yerel karantinalara bağlı olarak perakende harcamalarının düşeceğini öngördü.

Tedarik kanallarındaki yavaşlamanın ticareti vuracağı tespitini yaptı.

Goldman Sachs, ABD ekonomisinin Nisan – Haziran ayı arasında yüzde 5 küçüleceğini tahmin ediyor. Ocak Mart verileri ise yüzde sıfır büyümeye işaret ediyor.

Şunu yazın bir kenara,

Çin ekonomisi nezle olursa, Dünya zatürreye yakalanır.

Global ekonominin maestrosu da çaptan düşüyor

Yatırım Bankasının şef ekonomisti Jan Hatzius endişelerini paylaştığı açıklamada, “ Bu kapanışlar ve toplumda yükselen coronavirüs endişesi ABD ekonomisinde Mart ve Nisan aylarında tahrip gücü yüksek bir durgunluğu tetikleyecek” dedi.

ING uzmanları ise ABD ekonomisi ile ilgili olarak biraz daha kötümser tahminlerde bulunuyor. Bu tahminlere göre ABD ekonomisi 2008 krizine benzer bir yavaşlamaya hazır olmalı. İkinci çeyrekte yüzde 8 daralma bekleniyor. Durgunluğun peş peşe iki çeyrek periodu kapsayacağı ve düşüşün devam edeceği bilgisi var.

Bu arada, finansal piyasalar birkaç gün içinde daha da kötüleşti.  Borsalarda alıcılar ve satıcılar menkul kıymetlerin fiyatlandırılmasında tam bir kaos yaşadılar.

Baş gösteren belirsizliğin ne kadar süreceği belli değil. Bu durum reel ekonomiyi vuracak.

Hisse senedi sahipleri portföylerindeki erime nedeniyle piyasalardan çekilme eğilimindeler.

Sektörlerin bankalardan kredi kullanmaları giderek olanaksız hale geliyor. ABD borsaları bir önceki ayın rekor seviyelerinin yüzde27 altında ve düşüş devam ediyor.

Son zamanların en korkutucu gelişmesi ise, finansal piyasalardaki dalgalanmanın, çok ters gelişmeleri tetikleyecek bir silaha dönüşmesi oldu. Durgunluk ötesi bir şeyler olabilir.

Özetlersek, bir küresel kriz başlamış durumda. Bu krizin bütün belirtileri ortada ve Dünya buna pek de hazırlıklı olmadığı bir zamanda yakalandı.

Turizm ne olacak?

Büyük ölçüde finansal piyasalardan beslenen seyahat ve otelcilik nasıl etkilenecek?

İnsanlar seyahate devam edecek mi?

İnsanlar, hem virüs korkusunu hem de küresel durgunluk tehlikesini hiçe sayıp, sıcak sahillere gelecekler mi?

Kısa ve orta vadede neler olacak?

Şimdilik kısa bir cevap;

Evet!

Bunun için çok güçlü nedenlerimiz var.

Bir sonraki yazıda...

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.