Turizmciler isyan bayrağı açtı

ETİK Başkanı Mehmet İşler, kamuoyunun dikkatini çekti. Turizmcinin artık sabrı kalmadı. Bıçak kemiğe dayandı...

31/12/2019 23:40
Turizmciler isyan bayrağı açtı

Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği, (ETİK) 19’uncu Olağan Genel Kurul sonrası yeni yönetim ve danışma kuruluyla birlikte ilk toplantısını İzmir Hilton Oteli’nde gerçekleştirdi. Toplantının ana gündem maddelerini turizm sektörünün sorunları ve sektörle ilgili yapılması gerekenler oluşturdu. Daha önce bir çok platformda turizm sektörünün sorunlarını dile getiren ETİK Başkanı Mehmet İşler, bu konu hakkında yaptığı geniş ve çarpıcı bir basın açıklamasıyla tüm kamuoyunun dikkatini çekti.

Mehmet İşler, toplantının gündemine dair şu önemli açıklamalarda bulundu: 

BU FEDAKARLIĞI SADECE TURİZMCİLER YAPMAMALI

“Sektörün durumu iyi değil. 2015 yılı itibariyle biz, İzmir olarak turist sayısında eksi değerdeyiz. İzmir geçen ilk 6 ay itibariyle eksi 12 civarındaydı. Temmuz ayını da eksi 4 değerle kapattık. Toplamda ise eksi 9,94 değerindeyiz. Böylece İzmir turizm sezonunda çift haneli eksi değere merdiven dayamıştır. Turist sayısında yaşanan bu kötü sonuç turizm gelirlerine yansımaktadır. Turizm geliri aslında daha da fazla düşecekti , ancak bizler  tur  operatörlerine  bu için yıl  iskontolu fiyatlar vererek  ayağı alışmış misafirin başka yerlere giderek ayak alışkanlığını kaybetmemesi için  ve tatil  alışkanlığı  kaybetmesinler  diye  fiyatlarımızda indirim yapmak zorunda kaldık. Dolayısıyla bu hamle ile gelirde daha fazla düşüş olmasına karşın , turist sayısındaki düşüşün daha çok olması engellenmiştir.. Şu andaki turist sayısı ile olması  gereken turist sayısındaki  makasın açıklığı daha fazla olması engellenmişti.. ancak geceleme sayısındaki düşüşle beraber gelirde bu makası aynı oranda kapatamadı....Bu bir fedakarlıktır; Turizmcinin tek başına yaptığı bu fedakarlık nereye kadar  olacaktır.. ? Çünkü turizm sektörü bir jeneratör gibi  54 yan sektörü besliyor. Otelimize gelen turistler sadece odaların bedelini ödemiyor, o şehre, halka ve esnafa  da gelir bırakıyor. Dolayısıyla, bir jeneratör görevi yapan bu sektör şu anda stop ettiği zaman sadece İzmir için değil tüm Türkiye için büyük sorun olacaktır.., Tek milli sektörümüz olan, Türkiye’nin en önemli  marka değeri olan, Avrupa pazarında da çok ciddi bir turizm Pazar kitlesini sahip  olan Ülkemizin,  bundan sonraki  dönemlerde, ekonomik, finans,istihdam,döviz,ihracat,cari açık   gibi alanlarda güçlü ve dirençli olması için bize şimdi can suyu verilmelidir..”

ŞİMDİ OLMAZSA, BİZE NE ZAMAN SAHİP ÇIKILACAKTIR..?

“Makro düzeyde baktığımızda , cari açığa olan desteği, istihdama olan desteği, aynı zamanda ihracata desteği bu sektörün artık hızını kesme aşamasını geride bırakıp  maalesef  geriye doğru gittiğini görmekteyiz. bu durum çok üzücü  Ama, hemen acil eylem planı yapılmalı , sektörü destekleyici katma değer yaratacak  bir oluşumları görmek istiyoruz. Şikayet etmiyoruz, acıtasyon da yapmıyoruz, sadece durumun resmini çekip önünüze koyuyoruz. Çok değerli çiftçi kardeşlerimizin ürünlerine  sel ve dolu yağdığı zaman hemen arkasından süspansiyon ve teşvik açıklamaları gelir . Hem yerel yönetimlerden  hem de merkezi iktidarlar destekler verilir , onların kredi ödemeleri geciktirilir, durdurulur, veya  ertelenir ve çiftçi kardeşlerimizin  tekrar ayakta kalabilmesi için kendilerine destek olunur. Aynı şey şu anda bizim sektörümüz için geçerli olmalıdır . Sektörümüze  şu an dolu ve yağmur yağmaktadır. Turizmcinin de dolusu ve yağmuru şimdi yağıyor. Eğer bugün destek verilmezse, sahip çıkılmazsa, bize ne zaman sahip çıkılacaktır? son 10 yılda  kendini 3’e katlayan  tek sektör  turizmdir..  ülkemizin marka değerini yükseltmiş olan bu sektörün bugün desteğe ihtiyacı olduğu aşikardır. Bu desteği bize  bugün verilmemesi demek,  2016’nın da  bir kayıp yılı olarak bize geri dönüşü olması muhtemeldir . Testi kırıldıktan sonra da yol gösteren çok olur.önemli olan kırılmadan önlemlerin alınmasıdır..eğer düşersek tekrar eski halimize gelmemiz en erken 3-5 yıl arasında olur.”

NE Mİ İSTİYORUZ?

“ Biz HİBE istemiyoruz , resim şu ;Turizmci kredi almış ve yatırım  ve anlaşmalar yapmıştır ... Kredi kullanan turizmcinin gelirlerinde düşüş yaşandığı için can suyuna ihtiyaç duymaktadır .

Bir an önce SGK ,Kurumlar vergisi,KDV, Stopaj vb vergilerini ödeyenlere bir takım muafiyetler ve ödül niteliğinde indirimler istiyoruz

Tahsisli bulunan  otellerimizin  kira bedellerinin isteğe bağlı olarak  ötelenmesini istiyoruz.ve yatırım amaçlı olan tahsisli alanların sürelerinin uzatılmasını istiyoruz

Tur operatörlerine karşı fiyat kırmamak ve dirençli kalmak için borç niteliğinde teşvikler istiyoruz  ve  düşük faizli  uzun vadeli krediler istiyoruz. (Hibe istemiyoruz).

Turizm Bakanlığı’nın tanıtım bütçesi düşürüldü.. Tanıtım bütçesinin bir an önce eski halinden daha da yukarılara çıkartılmasını istiyoruz.

 Bir an önce acil eylem planı yapılarak muhakkak hedef pazarlara  yönelik  atölye çalışmalarıyla (Workshop ve road show) ,  tur operatörleri  ve sektör ile işbirliği ile yapılarak

İstihdamın düşmemesi ,işsizliğin artmaması için acil eylem planı ile sektöre can suyu istiyoruz ÖTV'nin Bakanlık belgeli tesislerde rakiplerimiz ile aynı orana çekilmesini istiyoruz

2634 sayılı yasanın tekrar ele alınarak sektörün şu anki durumuna göre bile değil gelecek 20 yılı geliştirecek ve kapsayacak şekilde 21. yüzyılın dokusuna uygun getirilmesini istiyoruz

Konaklama sektörü 80 milyar dolarlık stok hacmi ile kendi kendini tanıtan ve yöneten olmak için yasasının çıkması için daha ne kadar bekleyecek?

Rezidanslar, hostel ve ikinci konutlar adete denetimsizlik  bayramı yapıyorlar , kayıt dışılık almış başını gidiyor,ne asayiş denetimine tabii tutuluyorlar ne  vergi  ne de denetim  zorunluluğuna tabiler   tam bir kayıt dışı zengini olarak haksız rekabet modeli oluşturuyorlar. sanki  sadece turizm denetimleri    konaklama sektörünün bakanlık belgeli olanlarına ait bir durummuş  gibi  aynı işi haksız rekabetle yapmaya devam ediyorlar

Sektörle alay edercesine özgürce ve kayıtsızca  (aynı ülkede aynı kanunlarla idare edilmemize rağmen ) hiç bir engelle karşılaşmadan iş yapıyorlar

Müzik telif hakları , ecrimisil, alt taşeron,iş ve işçi sağlığı,eğlence vergisi, termal kaynaklar ve SPA mevzuatı,havuz operatörlüğü, gibi sorunların hala yumak olarak ortada çözülmeden beklemesi ise ekstra cabası.

Kullanmadığımız elektriğin yüzde 21 buçuğunu  kayıp kaçak bedeli olarak ödememiz ise hepten haksızlığın en can alıcı noktası olmaktadır, 1 ton suya yaklaşık  10 tl yakın ödediğimiz ayrıca kendi arıtma tesislerimizde arındırdığımız su için ek atık su bedeli ödememiz ise  (Pamucak Bölgesi ) bu sektörün üstündeki yükün ve sorunların ne olduğunun en açık ve aşikar göstergeleridir 

“Biz İzmir ve EGE  turizm sektörü olarak elimizdeki bütün değerleri ortaya koymaya hazırız.

Artık bizim otellerimize gelen turistten şehrin faydalanması yerine . İzmir'e gelen turistten otellerimizi faydalanır hale getirmeliyiz ,,Turist İzmir’e gelmeli, İzmir’de  kalacağı  oteli kendisi bulmalı. ”  İzmir çekim gücü olmalıdır bizim otellerimiz ondan sonra tercih nedeni olmalıdır.

 “İzmir’e gelen 1 milyon 350 bin turist sayısının yetmediğini , bu krizle beraber bu sayının daha da aşağılara ineceğini görüyoruz. Bu noktada bir an önce tanıtım atağına kalkılması gerekmektedir. Hükümetin ve yerel yönetimlerin  turizm sektörüne bir an önce eşgüdümlü  acil eylem planı  yapması gerekmektedir.  

1982 yılında çıkan turizm yasasının  artık 42 milyon turist gelen bu ülkeyi yönetemeyecek konumunda olduğunun bilincinde olarak değişim ve dönüşüm gerekmektedir..  Bu  yasa ve  yönetmeliklerle beraber turizmcinin de yeni yasasının çıkmasını istiyoruz.”

İzmir’in 2016 yılından turizmden zarar görmemesi için tanıtım atağına kalkalım diyoruz. Bunun için de iki tane önemli ürünümüz var, bunlar UNESCO dünya miras listesine giren Bergama ve Efes’tir. Bergama ve Efes için iyi bir tanıtım gerçekleştirdiğimiz takdirde gelecek seneki öngördüğümüz turist sayısındaki düşüşün bir nebze önüne geçebileceğimize inanıyoruz.

“Biz şu anda 2016 yılının pazarlığını yapıyoruz. Türkiye’nin şu anda etrafında bir ateş çemberi var. Bu zor şartlarda biz turizmciler olarak bu ülkeye döviz getirmek istihdamdan kayıp vermemek ihracattaki payımızı düşürmemek ve yatırımlarımıza devam etmek istiyoruz.”

 “Sonuç olarak, şaşaalı binaların içinde çok kazanıyoruz algısı çok yanlıştır. Biz, o vitrinin arkasında bir fabrika gibi üretim yaparak yüzde 10 -15 oranında kar yaparak en az kayıt dışılığın olduğu sektörü oluşturuyoruz.”

“Su paraları konusunda bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu konuda indirim bekliyoruz. 2634 sayılı turizm teşvik kanunu bize elektrik ve suda indirim olanağı sağlıyor. En çok su parası veren, bir tonuna 10 lira ödeyen sektör İzmir turizm sektörüdür. Buna katık atık bedeli de dahildir. Biz bu varoluşlarla sanki hiç yokmuşçasına her şey doğal akıyormuş gibi bu sektöre hiçbir şey yapılmazsa biz 2016 fiyatlarında iskonto yapmak zorunda kalacağız. Hem fiyatı kırmış olacağız, hem de  huzursuzluk yaşanan bir ortamda turist sayısında düşüş yaşayacağız bu 12 yıllık süre içerisinde elektrikten bırakın indirim almayı, kaçak kayıp bedeli adı altında yüzde 21 buçuk oranında kullanmadığımız elektriğin maliyeti bize yansıtılmış durumdadır. Hiç olmazsa kültür bakanlığı belgeli tesisler bundan muaf tutulmalıdır.”

“Alkollü içeceklerde yüzde 300’lere varan ötv vardı. Hç olmazsa kültür bakanlığı belgeli tesisler bu ötvden muaf tutulmalıdır. Sonuçta biz bunları kendi halkımızdan ziyade turistlerin kendi kültürlerinde bir alkol kültürü olduğundan ve rakip ülkelerde bu kültür var olduğu için bulundurmak zorunda kalıyoruz. Bu kadar yüksek maliyetli bir ürünü tesislerimizde bulundurma sevdalısı tabiî ki değiliz. Sözleşmelerimizde taahhüt ediyoruz.”  

Bir an önce Büyükşehir Belediyesi’nin kurmuş olduğu bir komiteyle yatırım bekleyen arkadaşlarımızın projelerinin bir an önce hızla elden geçirilmesini Sayın Kocaoğlu’ndan bekliyoruz. Çünkü dövizde meydana gelen değişimden ötürü yatırımcıların maliyetleri günden güne artıyor.   

YABANCILAR SEKTÖRÜ TESLİM ALACAK

“Zaman konuşma zamanı değildir. Sivil toplum örgütü ve ETİK olarak sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Bu gidişle maalesef, ülke ekonomisinin can damarı olan  turizm sektöründe yer alan tesislerin yabancılara devri  riski önümüze gelecektir. Böylece, bizim vizyonumuz ve ülke turizm stratejisi  yabancıların  elinde şekilleneceği için kendi ülkemizde onlar tarafından çalıştırılan işçi konumuna düşeceğiz. Turizmi bir sera  olarak düşünürsek, bu şekilde yol aldığımız sürece bu sera  solacak ve bir daha canlanmayacaktır. ondan sonra su verseniz artık ürün yok olduğu için kıymeti olmayacaktır”   

 

 

 

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.