Turizm Türkiye’nin yeteri kadar çıkaramadığı petrolü
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 33 yıldır sektörün en önemli isimlerinden biri. Yılların turizm duayeni. Şimdi üstlendiği görev ise ağır. Beş aydır tecrübelerini siyasete aktarmaya başladı.
Sabah’tan Sonat Bahar, Bakan Ersoy’la kendi evinde ve ailesiyle birlikte bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajdan bazı bölümler şöyle:
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, 33 yıldır sektörün en önemli isimlerinden biri. Yılların turizm duayeni. Şimdi üstlendiği görev ise ağır. Beş aydır tecrübelerini siyasete aktarmaya başladı.
- Bakanlık koltuğuna oturmadan önce eminim defalarca turizm sektörünün sorunları üzerine kafa yormuşsunuzdur. Neydi o en önemli sorunlar?
- Türkiye'ye bir turizm varlığı ve hazinesi olarak bakarsanız eğer, Türkiye dünya üzerindeki en zengin hazineye sahip. Bizim petrolümüz turizm. Sadece yeteri kadar çıkarmamışız. Şimdi yapılması gereken o. Türkiye'nin turizmden elde ettiği gelirler hak ettiğinden çok daha düşük bir seviyede.

Sahip olduğumuz eşsiz varlıkları istediğimiz şekilde değerlendiremiyoruz. Bunun için gerekli olan tüm dinamiklere sahibiz esasında. Benim amacım sektörün tüm paydaşlarını ortak bir hedefe odaklayarak harekete geçirmek. Bunu elbirliği ile başaracağımıza inanıyorum.
- Türkiye'nin doğusuna yöneldiniz ilk olarak. Bir dizi gezi gerçekleştiriniz. Önce bir fizibilite çalışması mı yapıyor sunuz?
- Evet, bir şeyi yapmadan önce yerinde gözlemlemek isterim. Özellikle önemli işlerde, kulaktan duyma bir şekilde, kağıt üzerinde karar vermem. O işin içine girmek isterim. Yerinde gözlem, doğru karar almak için şart.
- İlk kez gördüm dediğiniz yerler vardı...
- Mardin'e ilk kez gittim. Artık çok sık giderim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, kültürel ve arkeolojik değerleriyle inanılmaz bir turizm potansiyeline sahip. Orada bir hazine yatıyor. Benim diyen birçok turizm ülkesinde bir Mardin yok! Buralar çok değerli, ufak bir itmeyle harekete geçecek potansiyele sahip.

- Bu zamana kadar oraları ihmal etmişim diye geçirdiniz mi içinizden?
- Yok. Türkiye'nin başına planlı ve organize birçok dert açıldı. Bunları düzeltmeden oraya kimse el atamazdı. Atsak da fayda sağlamazdı. Artık gerekli ortam oluştu, bu fırsatı kaçırmamak lazım. Bu bölgelere pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Çünkü ticareti oraya hızlı bir biçimde getirip, tabana yayılmış bir hale getirmek şart!
Bölge halkı turizmden para kazanacak hale gelmeli. O zaman orada sağlanan huzur ve güven ortamı kalıcı olacak. Batıdaki yatırımcı arkadaşlara da söylüyorum, ülkemizin doğusunu göz ardı edip batıda huzurlu yaşayamaz kimse. Sağlıklı, huzurlu, güvenli bir Türkiye istiyorsak, ülkemizin sınırları içindeki her yeri aynı seviyeye yavaş yavaş getirmek gerekiyor.
- Boş vakit bulup ilgilenebildiğiniz, yapmaktan keyif aldığınız şeyler var mı?
- Kafa boşaltmak için lego yaparım. Üstelik büyük boyutlar da olur. İş hayatındayken en büyük zevklerimden biriydi. Şimdi golfü geliştireceğim. Çünkü uluslararası ilişkilerde çok faydalı bir araç olduğunu gördüm. Bakan da olsanız, iş adamı da olsanız mesele kafa boşaltmak. Çünkü insanın zihni yoruluyor.

ÇOK UMUTLUYUM HERKES ÖZGÜVENİNE KAVUŞSUN
- Ülkemiz son birkaç yılı, terör tehdidi, organize suçlar, ekonomik manipülasyonlarla geçirdi. Ama her seferinde ayağa kalkmayı bildik. Bu açıdan çarpıcı ve benzersiz bir toplumuz sanırım...
- Şunu belirtmekte fayda var, herkesin kendine özgüveni olsun! Türkiye inanılmaz zengin bir ülke. Artık dalgakıranlar yaparak gidiyoruz. Herkes umutlu olsun ve özgüvenine kavuşsun. Turizmde zaten yatırım iştahı geri geldi. Gerekli ortam oluştuğunda, tekrar yatırıma geçmek için bekliyorlar.
Yurt dışından yatırımcılar temasa geçmeye başladı. Projeleri geliştiriyoruz ve 2019'dan sonra road showlar'a çıkacağız. 2019'un üçüncü, dördüncü çeyreğinde yabancı yatırımcıları davet edecek projeleri gerçekleştirmiş olacağız. Göreceksiniz çok talipli çıkacak.
TÜM ŞİRKETLERİMİN YÖNETİM KURULLARINDAN AYRILDIM
- Dijital kapitülasyonlar diye tanımladığınız bir olgu var. Bunu biraz açar mısınız, ilginç bir nokta bu çünkü...
- Vatandaş olarak yaptığımız bir hata var, olaya sadece kendi, dar bakış açımızla bakıp, eleştiriyoruz. Devlet dediğiniz, ülke dediğiniz şey çok farklı imiş. Bir şeyi yaparken başka şeyleri de yıkıyorsunuz aslında. Domino taşı gibi etkileri oluyor. Benim gibi iş hayatında değilseniz, dijital kapitülasyonları fark etmeniz mümkün değil. Halkı suçlamamak lazım. Ama açıklayabiliriz; biz Kurtuluş Savaşı'nı niye verdik? Sadece ülkemizi kurtarmak için değil, aynı zamanda kapitülasyonlardan da kurtulmak içindi.

Çünkü işgal devletlerinin amacı kendi kapitülasyonlarını dayatmak. Dertleri sizi sömürmek. Teknolojiyle birlikte, global teknoloji şirketleri tek kurşun atmadan, sizin tüm ticari faaliyetlerinizi ele geçiriyorlar. Size konforu, imkanları verip, toplumu buna alıştırıyorlar. Ama kuruş vergi ödemiyor, vergi cenneti tabir edilen bir ülkede merkezlerini kuruyor ve sizin ülkenize nüfuz ediyorlar. Sınır kapılarını dijital olarak işgal ediyorlar.
Üstelik sizin ticari ve asayiş kanunlarınıza da tabi değiller! Hiç kimseye hesap vermiyorlar. Tüm gideri size yıkıyor, gelirden bir kuruş vermiyorlar. Buna izin verirsek sömürülmüş bir ırk oluruz. Sektörel olarak bizim de yanlışlarımız var. Geride kaldık. Çok daha önce önlem almalıydık. Ama yakalayacağız. Yerli girişimcilere şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama tabii ki global firmalar, Türkiye'de vergi vermeyi, yerli firmalar ile aynı şartlarda çalışmayı kabul ediyorlarsa o zaman başımızın üstünde yerleri var.
- Sizin kendi ticari faaliyetlerinizle ilgili durumunuz nedir?
- Tüm şirketlerimin yönetim kurullarından ayrıldım, imza haklarımı da devrettim. Zaten bakanlık öyle yoğun bir iş ki, fiziken mümkün değil ikisini bir arada yürütmem.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: