Otellerdeki dedikodu virüsü ve güçlü yöneticinin tedavisi
Otelcilik sektörü; insan ilişkilerinin en yoğun yaşandığı, ekip uyumunun başarının anahtarı olduğu bir dünyadır. Ancak bu dünyanın içinde, neredeyse her otelde görülen bir hastalık vardır; dedikodu.

Otelcilik sektörü; insan ilişkilerinin en yoğun yaşandığı, ekip uyumunun başarının anahtarı olduğu bir dünyadır. Ancak bu dünyanın içinde, neredeyse her otelde görülen bir hastalık vardır; dedikodu. Ne yazık ki yıllardır gözlemlediğim üzere, bu virüs kimi zaman en çalışkan personelin bile moralini bozar, ekibi böler, iş verimini düşürür. Kahve aralarında, soyunma odalarında, personel yemekhanesinde ve hatta bazen resepsiyon arkasında bile fısıltıyla başlayan sözler kısa sürede büyür ve bir anda herkesin kulağında dolaşır hale gelir.
Bu durumun en acı tarafı ise, çoğu zaman dedikodu yapanların cezasız kalmasıdır. “Aman olay büyümesin” denilerek geçiştirilen bu davranış, sessizce kurumun iç huzurunu kemirir. İşini doğru yapan, emeğiyle ayakta duran personel ise bu durumdan ciddi anlamda rahatsız olur. Çünkü dedikodu sadece kişileri değil, kurum kültürünü de zedeler. Zamanla güven duygusu kaybolur, ekip arkadaşlığı yerini kuşkuya bırakır.
Güçlü bir yönetici, bu tabloyu değiştirebilir
Oysa güçlü bir yönetici, bu tabloyu değiştirebilir. Yönetici, sadece yönlendiren değil; adaletiyle, kararlılığıyla ve duruşuyla da örnek olmalıdır. Öncelikle açık iletişim kültürü yaratmalı, personelin derdini, sıkıntısını dedikoduya dönmeden ifade edebileceği alanlar oluşturmalıdır. Ardından net bir kural koymalı: “Dedikodu yapanın bu ekipte yeri yok.” Bu, korkutmak için değil; kurumu korumak için söylenmelidir.
Kanunen de bu konuda yöneticinin eli boştur sanılmasın. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi açıkça der ki: “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar, iş akdinin tazminatsız feshi sebebidir.” Bir çalışan, iş arkadaşını ya da yöneticisini küçük düşüren, kişilerin özel hayatları ile ilgili söylenti yayan, kurumu zarara uğratacak sözler sarf ediyorsa; bu maddeye göre işten çıkarılabilir. Yani güçlü bir yönetici sadece disiplin değil, aynı zamanda kanun desteğiyle de hareket eder.
Dedikodu bir kurumun sessiz düşmanıdır
Dedikodu bir kurumun sessiz düşmanıdır. Onu besleyen korkaklık, susturan ise kararlı bir liderdir. Benim otelcilikte öğrendiğim en önemli şeylerden biri şu: Kurumda huzuru korumak, konuk memnuniyetinden bile daha değerlidir. Çünkü huzuru kaybeden ekip, hiçbir misafiri mutlu edemez. O yüzden dedikoduya “dur” diyebilmek cesaret gerektirir, ama işte o cesaret bir oteli sıradanlıktan çıkarıp kurumsallığa taşır.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: