Matbah Restaurant'ta Mevlevi Somadı Menüsü

Matbah Restaurant, yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorluğu'na ev sahipliği yapan tarihi yarımada da, buram buram tarih kokan ambiyansı ile 7-17 Aralık Mevlana’yı Anma Haftası süresince birbirinden özel lezzetleri, konuklarının beğenisine sunacak.

05/12/2018 19:30
Matbah Restaurant'ta Mevlevi Somadı Menüsü

Osmanlı Saray Mutfak sanatını yaşatan Matbah Restaurant, özenle seçilmiş ve aslına uygun olarak hazırlanmış Mevlevi Mutfağı'nın eşsiz ve zengin lezzetlerini içeren Mevlevi Somadı menüsü ile misafirlerini ağırlayacak.

Mevlevi Mutfağı'nın özel lezzetleri arasında bulunan Gül Şerbeti - Sirkencübin Şerbeti, gibi en özel tatlar;

*Tutmaç Çorbası

*Su Böreği

*Gül Yapraklı Marul Salatası

*Mevlevi Pilavı (Hassaten Lokma)

*Pekmezli Ayva Dolması

*Bal Helvası

seçeneklerinin bulunduğu Mevlevi Mutfağı'nın vazgeçilmez tadı, Levzine badem helvası da yine menüde yer alan özel lezzetlerden.

“Hamdım, piştim, yandım”

Divan-ı Kebir 5: S.69 - Beyit:815

Matbah Restaurant, 745'inci Şeb-i Aruz nedeniyle 7-17 Aralık 2018 tarihleri arasında 4'üncüsü gerçekleştireceği Mevlevi Somadı Etkinliği’nde, konuklarını ağırlayacak. 

Matbah Restaurant'tan yapılan ve tasavvuf felsefesinde mutfağın önemini vurgulayan açıklama şöyle:

“HUUUU SOMATA SALAAAA”

Büyük İslam âlimi Mevlâna'nın eserlerinde verdiği reçete’ler, bugün Konya mutfağının hâlâ önemli bir parçası...

Ünlü İslam düşünürü Mevlâna, hayat felsefesini açıklarken sembollerinin çoğunu doğadan seçmiştir. Gıdalar da bu semboller arasındadır. Mevlâna'nın, ilahi aşk şiirlerini toplayan Divan-ı Kebir adlı eserinde geçen "Hamdım, piştim, yandım" sözü, buna bir örnek.

Ünlü âlimin, tasavvuf ile ilgili bilgilerin yanı sıra sunduğu yemek reçeteleri de, kendi çağının yemek kültüründen bizlere sunduğu birer hediye...

AŞÇIYA SAYGI

Sufizm, yani tasavvuf öğretisinde 'mutfak' çok önemli bir yer tutar. Dervişlerin eğitimlerine başladıkları yerdir burası. Amaç, sadece yemek pişirmeyi değil, aynı zamanda doğanın olağanüstü çabalarla insanlığa sunmuş olduğu yiyeceklere karşı saygı duymayı öğrenmektir.

Yiyeceklerin en verimli, en uygun şekilde kullanımına ve tüketimine büyük önem verilir, işte bu yüzden, aşçılık Mevlâna zamanında en çok itibar edilen meslekti; hatta ruhani anlamda bir makamdı. Mevleviler, yüce yaratıcının sunmuş olduğu nimetleri büyük hünerle pişirdikleri ve kulların beslenmesine

aracılık ettikleri için aşçılara büyük saygı göstermişlerdir. Bu hürmetin en büyük ispatı, Mevlâna'nın çok sevdiği aşçısı Ateş-baz Veli (ateşle oynayan ermiş kişi) öldüğünde, onun adına bir türbe yapılmasıdır. Dünyada adına türbe inşa edilen belki de tek aşçı olan Ateş-baz Veli'nin hazretleridir.

HER LOKMA İÇİN ŞÜKÜR

“Somat" (sofra) adabına da büyük önem veren sufiler, günde iki kez yemek yerler. Öğlen ve akşam... Sofrayı can' lar (mürid) hazırlar. Tuz, yemeklerde törensel ifade taşır. Yemek onunla başlar, onunla biter. Hazırlıklar bitince, yemeğin yenmesine gelir sıra. Kazancı Dede, kazanın kapağını açınca, can’ lar kazanı ocaktan alırlar.

Kazancı Dede'nin duası ile yemek daveti duyurulur. Elleri önde bağlı duran sufiler, kapıya gelince başlarını eğerek selamlaşır ve sofraya geçerler. Şeyhin katılımı ve duası ile yemeğe başlanır. Yemek esnasında kesinlikle konuşulmaz.

Mevlevilerde yemek faaliyeti adeta bir ibadet halidir; yemek yerken kendilerine nasip olan lokmalar için devamlı şükrederler. Yemeğe topluca başlandığı gibi topluca bitirilir.

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.