Konuşma adabı üzerine…

K.Ünsal Barış K.Ünsal Barış 31/12/2019 23:40
Sevgili turizmci meslektaşlarım, büyük kültürlerin ve büyük filozofların vatanı olan, üzerinde yaşadığımız güzel ülkemizde son yıllarda bir “Ohaa…” furyası almış başını gidiyor.
Türkçeyi seni sökmeye çalışan bebelerimizden tutun da olgunluk yaşına ermiş insanlarımıza varıncaya kadar tüm halkımızın olur olmaz konularda ve her yerde birbirlerine “Ohaa…” dediklerine tanık oluyorum. Tabi, sizler de bu tabiri benim duyduğum sıklıkla duyuyor ve hatta bazılarınız bu tabiri kullanıyor dahi olabilirsiniz… 

Sevgili turizmciler, benim bildiğim kadarı ile “Ohaa…”  kelimesi tek bir yerde kullanılır, o da; Tarımda tarla toprağını havalandırmak amacıyla kullanılan “saban, pulluk”  gibi tarım aletleri ile kırsal kesimde taşımacılıkta kullanılan kağnı arabalarını çeken büyükbaş hayvanları (öküz veya inek) harekete geçirmek veya bu hayvanları coşturmak için kullanılan bir tabirdir.  

Bu tabirin kullanım alanını ve amacını bilelim veya bilmeyelim, biz az-çok okumuş, yazmış, kentli insanların günlük hayatta birbirimize karşı bu tabiri kullanmamız doğru ve yakışık alır bir durum mudur? 

Bu tabiri günlük hayatımızda adeta her cümlenin içinde yerleştirerek kullanmamız, birbirimize karşı göstermemiz gereken terbiye, nezaket, seviye, sevgi ve saygıya ters bir davranış şekli değil midir? Bunun aksini yapmamız, acaba nasıl bir gereksinim sonucu olabilir? 

Bu tabiri, üst seviyede bir yöneticinin ast seviyede bir görevliye karşı kullanması veya tam tersine, ast seviyede bir görevlinin üst seviyede bir yöneticiye karşı kullanması büyük bir olay olabilirken, bu tabirin eşit seviyede arkadaşlar tarafından birbirlerine karşı kullanılması, acaba bir samimiyet göstergesi midir, yoksa bir lakaytlık, yozlaşma göstergesi midir?
Bir insan, sevdiği, saydığı, değer verdiği bir arkadaşına veya meslektaşına karşı nasıl olur da; “Ohaa…” diyebilir?

Eğer, “Ohaa…” diyen kişi, karşısındakine bu değeri biçiyor ise ve eğer, kendisine; “Ohaa…” denilen kişi de bunu kabul edebiliyor ve hazmedebiliyor ise, bravo onların kültür değerlerine!

Biz turizmcilerin, hemen hemen hepimizin, yaptığımız görevler gereği, yabancı ülke insanlarından arkadaşlarımız veya dostlarımızın olduğu bir gerçektir. Şayet bu dostlarımızdan Türkçe öğrenmiş birileri bize; “Ohaa… ne demektir?”  diye sorsalar, onlara verecek yanıtımız ne olabilir? Bunu çok merak ediyorum.
Şayet tabirin gerçek anlamını bilmiyorsanız, yalan, yanlış, yabancı dostumuzun kafasını karıştırıcı bazı sözler sarf edeceksiniz. Peki ya tabirin anlamını bilip de, gerçek kullanım alanlarını söylerseniz, karşınızdaki dostunuzdan hiç utanıp, sıkılmayacak mısınız?

Bu tabiri günlük hayatımıza sokan, bundan 10 yıl kadar önce yayınlanan bir dizi film senaristi olmuştur. Bu senaristin Türk dili, edebiyatı ve kültürüne yaptığı kötülüğü anmadan geçemeyeceğim. Bu dilimize karşı yapılmış bir hainliktir, ihanettir.  
“RTÜK” (Radyo Televizyon Üst Kurulu), yersiz bazı konularla uğraşıp, bazı kanallara ceza yağdıracağına, biraz da kültürümüzü yozlaştıran programlar, filmler ve kelimelerle uğraşsa daha yerinde olacak düşüncesindeyim. 

Sevgili turizmci meslektaşlarım, bizler diğer sektörlerden veya esnaf dallarından herhangi birisinde görevli, herhangi birileri değiliz ve olmamalıyız da...
Bizler, ülkemizin turizm ve kültür elçileriyiz. Bizler, yarı diplomat olması gereken kişileriz. Bizler, çağdaşlığı yakından takip etmesi gereken kişileriz.
Kısacası, bizler herkesten farklı ve zarif insanlar olmalıyız.
Bu yakışıksız tabiri ne biz turizmcilerin, ne diğer meslek gruplarının ve nede talebelerin birbirlerine karşı kullanmaları yakışık almıyor.    


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.