Hüsnü Gümüş'lü anılarla yaşamak...

Geçtiğimiz hafta, 12 Eylül’de, Ankara'da her çevreden arkadaş ve dostlarının hüzünlü bakışları altında sonsuzluğa uğurladığımız, dost insan Hüsnü Gümüş'ü anlatmak benim yapabileceğim bir iş olmadığı düşüncesinde karar kıldım.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 21/09/2019 11:50
Hüsnü Gümüş'lü anılarla yaşamak...

Ama Hüsnü Abi ile 30 yıl önce tanışıklığın başlamasından sonra zamanla dostluğa, abi-kardeşliğe dönüşen yılların biriktirdiği anılardan bir demet yazmanın benim için de teselli verici olacağını, onu da mutlu edeceğini düşündüm.

Turizm Bakanlığı'nda enformasyon memurları için yapılan sınav komisyonunda görev yapmaya başladığımız 1989 yılından itibaren başlayan tanışıklığımız, tecrübesinden yararlandığım meslek büyüğümle, 2002 yılında Almanya Frankfurt Tanıtma Ataşeliği'nde beraber çalışmanın zenginliğini yaşadığımız günlere ulaştım. Aynı yılın Kasım ayında, Münih Tanıtma Ataşeliği'ne atanmam sonucu,ülkemizin ve turizm zenginliğinin tanıtım çalışmalarında yaptığımız işbirliği,danışmak istediğim her konuda sabırla beni dinlemesini, tecrübelerinden sınırsız yararlanmama izin verdiğini unutmuyorum.

Yurtdışı görevimizin bitiminden sonraki yıllarda Ankara'da arkadaşlığımız, her an telefonla görüşebildiğimiz, randevusuz 'müsait isen hadi buluşalım' diyebilen dostluğa dönüşmüştü. Günün herhangi bir zamanında buluşup, anıları tazelemenin yanında kültür ve turizm alanında yoğunlaşan sohbetlere dalardık.

2010 yılında Ankara'daki Mülkiyeliler Birliğinin lokalindeki buluşmalarımızın birinde, Avrupa'da yaşayan Türklerin izin değil, tatil yapmaya başladıkları, Türkiye dışında başka ülkelerde de tatile gittikleri yolundaki düşüncelerimi anlatınca, 'Yaz bu konuyu yayınlayalım' demiş, ben de 'Editörlüğümü yaparsan yazarım' deyince, 'kabul ediyorum' diyerek, beni turizm yazarlığına adım atmam konusunda teşvik etmişti.

Artık buluşmalarımız, bir dost yanında editörümle yazılacak konuların konuşulduğu konuma gelmiş, günün herhangi bir saatindeki telefonlaşmalarımızda kültür ve turizm alanındaki gündeme ilişkin konuları tartıştığımız konuşmalara dönüşmüştü. Ankara’da kültür, sanat ve turizm etkinlikleri izleyip duyurmaya başlamıştık.Mülkiyeliler Birliğindeki arkadaşlarıyla beraber olmanın yanında, Sanatım Dergisi Yayın Koordinatörü Recep Peker Tanıtkan,Turizm Yazarı Olay Salcan ile sık sık farklı yerlerde buluşur, her konuda sohbet ederdik. Hüsnü Abinin yolculuk yapamayacağını anladığımızda, Çayyoluna, ona yakın yerlere giderdik. Hastaneden çıktığında buluşalım demişti, Recep Abi’ye.

Hacettepe Üniversitesi’nde Turizm Tasarımları dersi vermiş, seçmeli ders olarak dersini seçen her bölümden öğrenciye turizmin ülke ekonomisi için önemini anlattığı derslerden birine beni davet ederek,desteklediği projem, yörelerimizin büyük şehirlerde kurulan İnfocafe’lerde tanıtılması kapsamında Yerel Tanıtımda üniversite gençliğinin önemi ve rolü konulu ders de verdirmişti bana.Bu yıl yeniden aynı dersleri vermeyi heyecanla beklediğini,daha sonra dostu Alaattin Cömert’ten öğrenecektim. Zaman zaman TRT Ankara Radyosunda, katılarak turizm endüstrisi konularında bilgiler verdiği, ekonomi programlarından birine beni de götürmüş,program sonunda oturup verdiği bilgiler konusunda sohbet etmiştik.

Bir hafta sonu ‘Haydi, Eskişehir’e gidelim’ diyerek ailece yola çıkmış, Eskişehir’i bize gezdirirken, yıllar önce çalıştığı şehirde geçirdiği o günleri yaşamanın mutluluğunu yaşadığını fark etmiştim. 2016’da çıktığım Sinop ve Karadeniz gezimizde beraber olamamıştık ama özellikle o, doğduğu şehir Sinop’ta bize telefonla adeta eşlik etmiş, Kaman Japon Bahçesi Gezisi’nde kardeşi Şükrü’nün varlığından mutlu olmuş, 2019 yılını Kapadokya-Erciyes turunda beraber karşılamıştık.

‘Yazdığımız Makaleleri birer kitapta toplama zamanı geldi’ diyerek sonbahar aylarında çalışmaya başlama kararını vermiş, yaz tatiline başlamıştık ama onun tedavisi tatilini yarıda bıraktırmış ve Ankara’ya dönmüştü. Editörlüğüme, eski notlarım arasında bulduğum ve kel alaka adını verdiğim bir makalenin turizmaktuel.com'da ' Sevgi Var ya...' adıyla yayımlanan yazıma kadar hastane odasındaki son günlerinde de devam etmişti. Kendisi de aynı konuyu işleyerek 20 Ağustos gününü 'TURİZMDE SEVGİ ve ÇİÇEK GÜNÜ' olarak, 2020 yılından itibaren kutlanması önerisini, turizmhaberleri.com'daki köşesinde yayınlanan yazısında yaptığını, 'Süreç' dediği tedavisine ara verildiği onun deyimiyle in der Mitte der Nacht' dediği gece yarısında yazdığı mesajla WhatsApp'tan bildirmişti. Ertesi günü okuduğum yazısının, son yazısı olduğunu geçen hafta çarşamba günü Söğütözü'ndeki Bayındır hastanesinin bahçesinde öğrenecektim.

FIJET Türkiye-ATURJET Üyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı eski Tanıtma Genel Müdürü, yurtiçi ve yurtdışında Türkiye turizminin yapılanmasında, tanıtılmasında çalışan, Turizm Basının duayen Turizm Yazarı Hüsnü Gümüş’ü, Hüsnü Abi’yi uğurlamak için eşi Nevin Hanımın seçtiği gülümseyen bir fotoğrafını yaka fotoğrafı olarak bastırmak son görevlerimden biriydi.  

Son adresine, Cebeci İsmet Oğultürk Camisinin avlusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan meslektaşları, Mülkiyeden sınıf arkadaşları, komşuları, akrabaları, dostlarının hüzünlü bakışlarıyla uğurladığımız Hüsnü Abiden biz dostlarına kalan onun anılarını yaşatmak olmalı. Ben öyle yapacağım.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.