HAYDİ KÖYLERDE KÖY KAHVALTISINA

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40

Son zamanlarda ‘Kırsal Turizm’ konusuna sıkça değinen yazılar kaleme alan Turizm Yazarı Hüsnü Gümüş’ün Ankara’nın sıcağından kaçıp Bolu Dağının eteklerine sığınması ve serinletici atmosferi yaşatan makalesini okuyunca, kendimi yıllar öncesinde, Datça’nın bir tepesinde yaptığım köy kahvaltısında buldum.

90’lı yılların sonunda Datça’da görev yaptığım yıllarda gelen konukları Knidos Ören yerine götürmek sonrasında YazıKöy’ünden Değirmen Büküne  Esentepe mevkiinden inen yolun yamacında Yıldıray’ın restoranına uğramak vazgeçilmez olmuştu.

Koya ve Kos adasına hakim muhteşem manzaraya sahip Esentepe’de küçük bir evden restorana dönüştürülmüş bahçeli küçük bir ev, bitişiğindeydi Yıldıray’ın çiftliği… Çitlerle çevrili birkaç dönümlük alanda Tavuklar, keçiler, koyun, birkaç inek, arı kovanları ve yeşilin her türlüsünün yetiştirildiği badem bahçesiydi aslında çiftlik, eve yakın bir köşede tandır fırını vardı. Kendi yaptıkları peynir, yeşil zeytin, bal, domates, yeşilbiber, yumurta ve en önemlisi fırından çıkan sıcacık ekmek ve çaydan oluşan kahvaltının lezzetinin ve hazzın, dostlarımın hafızalarında hala canlılığını koruduğunu, yıllar sonra bile karşılaşmalarımızda Esentepe’yi, muhteşem manzarayı ve kahvaltıyı sormalarından anlıyorum.

‘Yıldıray çocuklar büyünce evi ve tarlayı satıp Datça merkeze taşındı’ deyince üzüldüklerini ifade etmekten kendilerini alamadıklarını görüyorum. Esentepe restoranın kapanmasından Yıldıray’ın da mutlu olmadığını Datça’da karşılaşınca yüzünden anılıyorum.
 
Günümüzde hemen hemen her restorant ve cafelerimizin vazgeçilmez kahvaltı türü olarak 'köy kahvaltısı”nın yer aldığını görüyoruz. Verilen menülerde, peynir, bal, zeytin,yumurta, çeşit çeşit bazlama, gözleme çeşitleriyle zenginliği oluşturuyor. Köylerimizde sofralarımızdaki kahvaltı tadını yakalamak mümkün olsa bile, köyün havası, atmosferini solumanın, şık restoran ve cafelerin rahat koltuklarında eksikliği hemen fark ediliyor.
 
Şehirlerarası ulaşımın sağlandığı duble yolların yapılmasıyla, eski kıvrım kıvrım dereler, tepeler, yaylalar, ormanlık alanlardan geçerek köyler arasında giden dolambaçlı yollarımıza rağbet azalmış, ıssızlığa bürünmüşler ama doğa güzelliklerinden bir şey kaybetmemişler. Bir anlamda tarih olan ama eskimeyen yollarımızın birbirine bağladığı, gençlerin şehirlere gitmesiyle dedelere ve ninelerimize kalan köylerimize onlarla beraber kahvaltıya gitmenin buralarda ıssızlığı yalnızlığı yok edeceği, canlılık getireceğini, unutulmayacak dostluklar ve anılar kazandıracağını düşünüyorum.
 
Kırsal Turizmin geliştirilmesinde, bir adım olarak değerlendirilebileceğini düşündüğüm çağrıyı yapmakistiyorum. Haydi köylere kahvaltıya….

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.