Güneş tutulmasının barış anlaşması getirdiği yer

İç Anadolu’muzun Yozgat’ına 35 km uzaklıkta, batıyı doğuya , güneyi kuzeye bağlayan yolların kesiştiği kavşak noktasında yer alan Sorgun’a ulaştığımda ‘Kerkenes’ levhasını görünce antik dönemde güneş tutulmasının Antik Dönemde getirdiği barışı hatırladım.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 15/08/2018 10:06
Güneş tutulmasının barış anlaşması getirdiği yer

Sorgun’un Kerkenes dağı eteklerinde, Antik dönemde 6 yıl savaşan Medlerle Lidayalılar  M.Ö.585 yılının Mayıs’nın 28’nci gününde, Güneş tutulması sırasında gündüz geceye dönünce, korkup savaşa son vererek barış antlaşması imzaları Ay ve güneş tutulmaları ve yıldız yağmurları gibi astromi olaylarının konuların çözümlenmesine neden olabilecek sonuçlara ulaştığının gösteren olaylardan biri olarak  değerlendirilir.

İç Anadolu’muzun Yozgat’ına 35 km uzaklıkta, batıyı doğuya , güneyi kuzeye bağlayan yolların kesiştiği kavşak noktasında yer alan Sorgun’a ulaştığımda ‘Kerkenes’ levhasını görünce  antik dönemde güneş tutulmasının Antik Dönemde getirdiği barışı hatırladım.

Belçika’da artroz ağrıları çektiğini söyleyerek, Sorgun’da kaplıcaya gelen misafirlerimizle Sorgun Saga Termal Otelinde buluşuyoruz. Ağrılarının 1 hafta sonra azalmasından mutlu olan Hasan Güzel, kaplıcayı girmenin yanında Sorgun şehrini gezdiğini söyleyince, bir gün sonra beraber gezmeye karar veriyoruz.

Özellikle yurt dışından gelenlerin ağırlıklı olarak konakladıklarını, Karadeniz ve Doğu Anadolu’ya yolculuk yapanların mola verirken, kaplıcadan da yararlanmayı tercih ettiklerini gördüğüm otelde, bir sahil kasabasındaki tatil havasını hissediliyordu. Otelden edindiğim yayınları ve sanal dünyada Sorgun ile ilgili bilgileri inceliyorum akşam yemeğinden sonra.

İsminin bir söğüt ağacı türünden geldiği Osmanlı kaynaklarında belirtilen Sorgun, tarihte Hitit, Frig, Pers, Roma, Galatlar, Bizanslılar dönemlerini yaşamış ve 1071 Malazgirt savaşıyla Türk hakimiyetine girmiş. 12.yüzyıl Anadolu Selçuklu hakimiyeti ve Beylikler dönemi sonunda 1398’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. 1905’te Köhne-I Kebir adıyla Belediye iken İlçe olmuş,1928 ‘de adı Sorgun olarak değiştirilmiş.

Türkiye’nin en zengin uranyum kaynağına sahip Sorgun, kömür ve jeotermal kaynakları açısından da zengin. Sorgun’un 3 kaplıca kaynağı ile bölge termal turizm ilan edildiğini öğreniyorum. Jeotermal kaynağı enerji elde etmede ve  ısıtmada kullanılmasının yanında tarımda, seraların ısıtılmasında da kullanılıyormuş. Kömür işletmesinin tesislerinin her yerden  görülebildiği Sorgun’da, ana geçim kaynağı pancar, nohut, mercimek tarımı ile hayvancılık oluşturuyor. Şeker fabrikası da var Sorgun’da.

Sabah kaplıcadan yararlandıktan sonra Hasan’ın rehberliğinde Sorgun şehrine varıyoruz. Cumhuriyet Caddesi’nden ilerlerken gözlerim eski şehri arıyor, çok katlı binalar çoğunlukta. Eski kent merkezlerin yok olmasını, yeni binalarla dolmasını her şehirde olduğu gibi üzüyor bizi. Merkezdeki Salih Paşa caminin yakınında güçlükle park yeri bulabiliyoruz. Camii 1813 ilk kez Salih Paşa tarafından yapılmış,1955 yılında restorasyon gören 3 şerefeli 2 minaresi olan bir camii.

Cumhuriyet caddesi şehrin ticaretinin döndüğü alışveriş bulvarı görünümünde. Caddenin arka tarafına geçip Dutluk Parkına giriyoruz. Şehrin yeşil alanı iyi düzenlenmiş bakımlı, çay bahçeleriyle dinlendiren ve serinleten havaya sahip bir park. Duttan çok söğüt ağacı görüyorum. Parkta yürüyüş yaparken açık alanı güneşten korumak için onlarca şemsiyenin asılı olduğu bir çay bahçesi dikkatimi çekiyor. Şemsiyelerin güneşten korunmak için kullanıldığını görmek beni Almanya’da görev yaptığım yıllara götürüyor. Almanya’da havaalanına kadar Regenschirm (yağmur şemsiyesi) Türkiye’de Sonnenschirm (güneş şemsiyesi) olarak kullanın sloganıyla Turizm fuarlarında tatilcilere şemsiye dağıtmıştık. Parkın bir ucunda Tiyatro ve Sinema Salonlarının olduğu bir kültür Merkezi var.

Yozgat Desti kebabı yemeden Belçika’ya dönmek istemeyen Hasan ile parkın karşısındaki kebapçıya giriyoruz. Desti kebabının hazırlanmasının 2 saat aldığını öğrenince, Kerkenes ören yerine gitmeye karar veriyoruz.

Salih paşa Caminin karşısındaki çay bahçesinde serinleten bir imaj veren şelalenin yakınında güneşlikli bir masa buluyoruz kendimize. Çayın lezzetini tadarken, garsondan Kerkenes Dağına gidiş hakkında bilgi alıyoruz.

Kömür İşletmelerinin önünden geçip, Şahmuratlı köyüne varınca, dağa doğru toprak yoldan tırmanıyoruz.

İşte 6 yıllık savaşı sonlandırıp, barışı getiren güneş tutulmasının  olduğu antik kentin sur duvarları karşımızda. Medlerle Lidayalılar hava kararınca tanrıların savaş istemediğine inanarak barış yapmışlar. 7 metre genişliğinde, 7 km uzunluğunda devasa bir sur. Yamacın sağına ve soluna doğru dağı çevreleyen, 2,5 kilometrelik alanda bulunan sarayı kompleksini, tapınakları ve diğer sivil mimari alanlarıyla şehri koruyan surda 7 kapıdan içeri girilebiliyormuş. Heredot’un Pteria diye adlandırdığı kent M.ö.7. yüz yıl başlarında kurulmuş. M.Ö.547 yılında Perslerin saldırısı sonucu şehir yağmalanmış, yakılmış, halk esir alınmış. Bulunan yazıtlar ve grafitlerdeki yazıların frigce olması bir frig kenti olduğunu kabul ettirmiş uzmanlara. Kapadokya Kapısı ile Doğu kapısı arasında Bizans’dan kalma kale kalıntısı yer alıyor. Burada bulunan fildişi kemer Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor.

Kerkenes Dağı’ndan Sorgun şehri ve biçilmeyi bekleyen ekin tarlalarıyla bezeli ovayı fotoğraflayarak, Bayram Usta’nın Desti Kebabı için Dutluk Parkının önüne geliyoruz.

Lokantanın önünde Bayram Ustanın pişirdiği testiyi Hasan kırıyor. Nefis Desti kebabının ardından Sorgun’a has bir tatlıyla kendimizi ödüllendiremedik, ama ikram edilen meyve tabağı Sorgun’dan bizleri mutlu ederek uğurladı.

Gözlemevlerinde düzenlenen etkinliklerin yanısıra Ülkemizde pek çok yerin gözlem noktası olarak değerlendirilmesi Anadolu’da yetişen Gökbilimcileri Astronomi bilimine katkıları ile birlikte ama fırsatı,  yeni bir turizm anlayışı oluşturacaktır.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.