Fransız yeni dalga akımının turizme yansıması

Dünya sineması, bir ülkenin veya bölgenin turizm potansiyelini büyük ölçüde arttıran önemli bir etkendir. Turistik mekanlar ve yerlerin tanıtımı sağlanırken, bir yandan da kültürel merakı uyandırma özelliği taşımaktadır.

Sinem Sözcü Sinem Sözcü 02/05/2024 20:22
Fransız yeni dalga akımının turizme yansıması

Sinema tarihine baktığımızda uzun yıllardır sanata ve kültüre verdiği önem ile bilinen Fransa’nın, başlattığı akımlarla dünya turizminde oldukça önemli bir yere sahip olduğunu hatta en çok ziyaret edilen ülkeler listesinde birinci sırada geldiğini görmekteyiz. Ülkenin zengin tarihi, kültürel mirası, sanatı, gastronomisi ve doğal güzelliklerinin turistleri cezbetmesi olağan bir durum. Ancak bu niteliklerin tanıtımında başlıca etken olan, ülkenin sinema sektöründeki yenilikçi faaliyetleridir. 1950'lerin sonlarına doğru Fransız sinemasında ortaya çıkan ve sektörü derinden etkileyen bir hareket ''Fransız Yeni Dalga Akımı'' dünya sinemasına yön verirken aynı zamanda da sinemanın turizme olan katkılarına kanıt değerindedir.

Fransız Yeni Dalga Akımı boyunca öne çıkan Jean-Luc Godard ve François Truffaut gibi yönetmenlerin Paris’i farklı bir estetik algı ile turizme sunma anları...

Günümüzde turizmin en gözde şehirlerinden biri olan Paris’in popülerliğinin önemli etkenlerinden biri şüphesiz ki sinema dünyasıdır. Tarihteki ilk film gösterimi Lumière Kardeşler olarak bilinen Auguste ve Louis Lumiere tarafından çekilen ‘Lumière Fabrikası'ndan Çıkan İşçiler’ (Sortie des Usines Lumière à Lyon) 1895 tarihlidir. Sinematograf cihazının patentini alan Lumière Kardeşler, cihazı geliştirerek Thomas Edison'un kullandığı kinematoskopun aksine, aynı anda birden fazla kişinin film izlemesine olanak tanımışlardır. Tüm bunlara ek olarak, sinema tarihinin ilk bilim-kurgu filmi olan Jules Verne’in eşsiz eseri Ay’a Seyahat’in (Le Voyage Dans La Lune) sinema uyarlaması da 1902 yılında Paris’te gerçekleştirilmiştir.

Ay’a Seyahat ‘Le Voyage Dans la Lune’ (1902) (İlk Film Gösterimi)

Turizmin en önemli bileşenlerinden olan sanat ve kültürün tanıtılması, kendisinin zengin tarihsel altyapısıyla gerçekleşir. Sinema sektörünün turizm üzerindeki etkilerini incelediğimizde Fransa’da gerçekleşen tüm bu ilkler ve yenilikler, ülkenin neden dünyadaki en en çok turist çeken yer olduğu sorusuna bir cevap doğurur. Böylelikle Fransa turizmini ve popülerliğinin mihenk taşını sinema sektörü bağlamında incelediğimizde, ülkenin estetik algısı bakımından gösterimini bir üst seviyeye taşıyan ''Fransız Yeni Dalga Akımı'' oldukça önemli bir harekettir.

Fransız Yeni Dalgası ya da Fransızca'da "La Nouvelle Vague" olarak bilinen bu akım, 1950'lerin sonunda ortaya çıkan, sinemada çığır açan bir harekettir. Geleneksel film yapımında yeni teknikler geliştirmeye ve stüdyoya bağlı yapımların kısıtlamalarından kurtulmaya çalışan bir grup genç Fransız film yapımcısı tarafından karakterize edildi. Stüdyolardan kurtularak şehrin kültürünü, doğal güzelliklerini, mimarisini ve insan ilişkilerini göstermeye odaklanan Fransız Yeni Dalgası, ''Paris'' merkezli gerçekleşerek şehri dünyaya farklı estetik algılarla tanıtmayı amaçlamıştır. Daha özgür yaratılan kurgu, görsel biçim ve sinematografik anlatımlarla dünya toplumuna seslenen yapımcılar, turistlerin Fransa’ya olan ilgilerinin daha çok artmasına sebep oldular.

Yönetmen Jean-Luc Godard’ın Eiffel Kulesi’ni dünyaya tanıtma çekimi (1966) (Oyuncu: Anna Karina)

Fransız sinemasının uzun yıllara dayanan sanat filmi geleneği Yeni Dalga akımının gelişmesini sağlayan önemli bir etkendir. Çünkü bahsettiğim üzere sinemanın tarihsel ilkleri Fransa’da meydana gelmiştir. 1950’lerin sonunda ve 1960’ların başında Fransa’da sadece sanat filmleri gösteren sinema salonu sayısı 437 idi. Özellikle bu salonlardan 186’sının Paris’te bulunması, ülkenin turizm pazarının sinema sektöründen de oluşmasına sebep oldu. Gelişen akımla birlikte, ülkenin filmlerini dünyaya sunması turist artışına neden olurken, Paris’te sadece sinema salonlarında film izlemeye gelen ziyaretçiler bile olmuştur. (romantize edilerek popülerleşen Fransız sineması algısı ile)

1970’li yıllarda Fransız sinemasından etkilenen turistlerin Eiffel ziyareti

Sonuç olarak, günümüzde turizm denildiğinde ilk akla gelen ülkelerden biri olan Fransa’nın en meşhur şehri Paris ve Eiffel Kulesi ile simgeleşmesinin tarihsel kökenine baktığımızda, ülkenin sinema faaliyetlerinin oldukça önemli olduğunu görmekteyiz. Sinema tarihinin temellerinin atıldığı yer olması nedeniyle; görsel, kültürel ve yaşam tarzı bağlamında merak uyandırarak dünyanın birçok yerinden turistleri kendine çekmiştir. Tüm bu gelişen turistik faaliyetler ve sinema temaları kombine edildiğinde ''Fransız Yeni Dalga'' akımından bahsetmek kaçınılmaz olmaktadır.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.