Delphin Palace, 28 Milyon Euro yatırımla yenilendi... Yeni adı Delphin Neo Palace oldu
Türkiye konaklama sektörünün önemli otel gruplarından Delphin Hotels & Resorts, Antalya’nın Lara bölgesinde yer alan Delphin Palace’ı 28 Milyon Euro harcayarak baştan aşağı yeniledi. Yeni ismiyle Delphin Neo Palace, Cömertoğlu Ailesi’nin ve Delphin Grubu’nun yeni göz bebeği haline geldi.

Delphin Hotels & Resorts Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Cömertoğlu, yaptığı açıklamada 2005 yılında hizmete açtıkları Delphin Palace’ın grubun içinde ayrı bir yeri olduğunu belirterek, “Grubumuzun o zamanki adıyla Lara-Kundu Bölgesi’ni keşfetmesi 2003 yıllarında oldu. Bu bölgede henüz yol bile yokken, şehre yakınlığı ve tecrübemizin verdiği vizyonla gelebileceği noktaları öngördük. O zamanlar burası bataklık gibiydi; kimse bize inanmamıştı. Lara’daki ilk yatırımımız Delphin Palace oldu.
Rahmetli ağabeyim Rüstem Cömertoğlu ile birlikte inşaatına bu otelin inşaatına 2003 yılında başlayıp, 2005 yılında hizmete açtık. Delphin Palace, şirketimizin bir üst sınıfa geçişinin ilk eseriydi. Lara Bölgesi’nin sunduğu kazanç; hizmet ve serviste yapmamız gereken değişiklikleri, fark yaratmanın ve yüksek sınıfın ne olduğunu bize öğretti. Palace’ın gelirleri, Lara Bölgesi’nde daha fazla yatırım yapmanın geri dönüş hızının daha yüksek olacağını gösterdi. Bu nedenle yatırımlarımıza devam ettik” dedi.
“Sadece rahmetli ağabeyimin odasını değiştirmedik”
“Lara’nın en büyük otel grubu olmamıza rağmen, buradaki ilk yatırımımıza da vefamızı gösterip Delphin Palace’ı ruhunu kaybetmeden yenilememiz gerektiğine karar verdik” diyen Cömertoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Oteli, duvarlar hariç hiçbir şey kalmayacak şekilde soyduk; camlar bile yoktu. Ve bir karar aldık:
En küçük kablosundan su tesisatına kadar her şeyi baştan aşağı değiştirecektik. Hedefimiz; güncel, modern ve eski misafirlerimizi mutlu edecek bir otel yaratmaktı. Bu gördüğünüz otel toplamda 557 odadan oluşmakta ve bu 557 odayı dört buçuk ay gibi rekor bir sürede, en ince kablosuna, prizine, borusuna kadar sıfırdan inşa ettik. Yenileme sürecinde iki şey değişmedi: Rahmetli ağabeyimin ofisi ve otelimizin sembolü olan lobi girişindeki dev avize.”
Sekiz farklı oda tipi ve mobilya düzeni tasarlandı
Delphin Palace’ı yenilerken adına “Neo” eklediklerini de belirten deneyimli turizmci, “Çünkü yeniliği her dilde anlatabilecek en uygun kelime ‘Neo’ olduğuna inandık. Oteli tamamen yenilerken, tüm yangın ve güvenlik önlemleri ile modern çağın gerekliliklerini, ilgili yönetmeliklere tam uyumlu şekilde yerine getirdik.
Odalarımızın hepsinin aynı olmasını istemedik. Sürekli gelen misafirlerimize her seferinde farklı bir deneyim sunmak adına, sekiz farklı oda tipi ve mobilya düzeni tasarladık. Mimarlarımızdan; misafirler geldiğinde rahatlık, konfor, modernlik, kalite, mutluluk, huzur ve pozitif enerji hissi verecek renkler ve malzemeler kullanmalarını istedik” şeklinde konuştu.
“Delphin Grubu’nun yeni göz bebeği”
Yaklaşık 45 bin metrekare inşaat alan için 28 milyon Euro ek harcama yaptıklarını ifade eden Cömertoğlu, “Sonuç olarak Delphin Neo Palace’ı yeni yüzüyle ortaya çıkardık. Sadece 570 çalışana değil, dolaylı olarak gelir elde eden binlerce kişiye de fayda sağlayan Delphin Neo Palace, artık ülkemize döviz kazandıran, Cömertoğlu Ailesi’nin ve Delphin Grubu’nun yeni göz bebeğidir.
Otelimiz bu kadar yenilenip çağdaş hale gelmişken, konseptin aynı kalmasını da istemedik. Personel üniformalarından yemek menülerine; menülerden özel el yapımı doğal mixoloji kokteyllerine ve yapay zekâ destekli oda servisi ile misafir hizmetlerine kadar ki bunu Türkiye’de ilk biz kullanıyoruz ve olağanüstü başarı sağlıyor. Birçok yenilik getirdik, tam otomasyonlu oda teknolojisinden en güncel spa ve rehabilitasyon tekniklerine kadar özel hazırlıklar gerçekleştirdik” diye konuştu.
Modern sarayın yeniden yorumlanışı
Delphin Palace’ı yaptığı dokunuşlarla Delphin Neo Palace haline getiren Mimar Tuba Soner ise Delphin Palace’ın yalnızca konaklama değil, aynı zamanda misafirlerine bir sarayda yaşıyormuş hissi veren benzersiz bir atmosfer vaat ettiğini belirterek, “Tüm detaylar özenle düşünülmüş; yüksek işlevsellik, özgünlük ve atmosferik bütünlük ön planda tutulmuştur” dedi.
Huzuru ve sadeliği merkeze alan bir tasarım
Mimar Tuba Soner, Delphin Neo Palace’ı şöyle anlattı: “Eski çağlarda gösterişli saraylar, kralların ve soyluların kudretini ve zenginliğini yansıtırken, bu kavram başlangıçta büyük fakat sade evleri ifade etmekteydi. Günümüzde ise, bu tarihsel ve kültürel miras, Delphin Palace gibi oteller aracılığıyla yeniden yorumlanmakta; modern yaşamın estetik ve işlevselliğiyle harmanlanarak ‘modern saray’ anlayışına dönüşmektedir.
Doğanın yeşil tonlarıyla çevrili bir atmosferde inşa edilen Delphin Palace, huzuru ve sadeliği merkeze alan bir tasarım anlayışı sunar. Ahşap dokularla zenginleştirilen dış mimarisi doğallığı ön plana çıkarırken, iç mekanda göz alıcı mermerlerin zarafeti, geçmişin ihtişamına gönderme yapar. Bu öğeler, modern detaylarla harmanlanarak çağdaş bir estetikle uyumlu hale getirilmiştir.
“İçsel bir dinginlik sunacak”
İç mekandaki modern aydınlatmalar ve LED destekli tasarımlar, mekana dinamik bir hava katmakta; geçmişin izlerini taşıyan, fakat çağın ruhunu yansıtan detaylarla bütünleşmektedir. Yeşilin ağırlıklı olduğu renk paleti, doğanın tazeliğini ve huzurunu simgelerken, misafirlere içsel bir dinginlik sunmayı amaçlamaktadır.
Delphin Palace yalnızca konaklama değil, aynı zamanda misafirlerine bir sarayda yaşıyormuş hissi veren benzersiz bir atmosfer vadeder. Tüm detaylar özenle düşünülmüş; yüksek işlevsellik, özgünlük ve atmosferik bütünlük ön planda tutulmuştur. Tasarımlar; yaratıcılık, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik ilkeleri etrafında şekillendirilmiş, otel mekanlarında kullanılan her bir malzeme ve detay, hem şıklığı hem de çevresel duyarlılığı gözeterek seçilmiştir.
Rahatlık, huzur ve mutluluk
Tadilat çalışmalarıyla mevcut alanlar yeniden tanımlanmış; misafirlerin tatil deneyimlerini zenginleştiren, ilham veren yaşam alanları oluşturulmuştur. Bu süreçte, yeni nesil malzeme ve tasarım anlayışıyla şekillenen mekanlar, kullanıcıların yaşam tarzlarına yön veren, sürdürülebilir ve yenilikçi bir çizgi benimsemiştir.
Delphin Palace, klasik mimariyi taklit etmek yerine, tarihsel ve kültürel zenginliği çağdaş konforla birleştiren, yeniden yorumlanmış bir yaşam öyküsü sunmaktadır. Bu öykü; rahatlık, huzur ve mutluluğu merkezine alan bir tasarım felsefesiyle yazılmıştır. Her detay, misafirlerin kendilerini özel hissedecekleri ve unutulmaz anılar biriktirecekleri şekilde planlanmıştır. Bu bağlamda tasarımlar, yalnızca görsel estetik değil, duygusal bir deneyim de sunmayı hedefler.
İlham veren bir sanat eseri!
Bu anlayış, otelin farklı mekanlarına da yansımıştır. Örneğin, Yunan restoranı, antik mitolojiden ilhamla kurgulanmış; tanrılar, kahramanlar ve efsaneler aracılığıyla zaman yolculuğu hissi uyandıran bir atmosfere dönüştürülmüştür. Antik dönemlerde kullanılan boya ve resim estetikleri referans alınarak, her detay bir hikaye anlatır nitelikte tasarlanmıştır.
Bu yaklaşım, otelin diğer alanlarında da sürdürüldü. Her mekan kendi özgün hikayesiyle bütünleşti; böylece tasarımlar yalnızca göze değil, ruha da hitap eden bir deneyim sundu. Bu sayede, Delphin Palace bir yaşam alanından çok daha fazlası haline geldi: geçmişle geleceği birleştiren, ilham veren bir sanat eseri.
Bir anlam, bir hikaye ve bir ruh…
Bu hikayenin ruhunu tamamlayan simgesel bir öge ise lotus çiçeğidir. Lotus çiçeği, çamurlu sularda kök salıp, su yüzeyinde zarifçe açan yapısıyla zorluklardan sıyrılarak saflığın ve güzelliğin sembolü olmuştur. Budizm’de ruhsal aydınlanmanın; Hinduizm’de ise tanrı ve tanrıçaların sembolü olan lotus, Mısır mitolojisinde ise güneşle özdeşleştirilmiştir. Eski Mısırlılara göre, yaratılışın başında bir gölette dev bir lotus çiçeği açmış ve bu çiçekten güneş doğmuştur.
Bu nedenle lotus, güneş tanrısı Ra’nın sembolü olarak kabul edilmiştir. Lotusun geceleri kapanıp su altına çekilmesi, sabahları ise yeniden su yüzüne çıkarak açması; yeniden doğuşun, ruhsal temizlenmenin ve hayatın döngüselliğinin güçlü bir metaforu olarak kabul edilir. Sarı lotus çiçeği ise zeka, neşe ve zenginliği simgelerken, Tanrı Brahma’nın da sembolü olarak görülmektedir.
Bu çiçeğin anlamı, Delphin Palace’ın temel tasarım felsefesiyle örtüşmektedir: zorlukların içinden doğan zarafet, ruhsal bir yenilenme ve doğa ile uyum içinde var olma arzusu. Otelin her bir köşesinde yalnızca bir tasarım değil, aynı zamanda bir anlam, bir hikaye ve bir ruh yatmaktadır.”
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: