Can Baba’lı Datça Tanıtımı...

Yüzüncü yazımızı Can Baba’ya ayırmış olmanın mutluluğu ile yeni yılın da gönlümüzce geçmesini diliyoruz.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 18/12/2017 16:30
Can Baba’lı Datça Tanıtımı...

Datça’da düzenlenerek yaya bölgesi haline getirilen Balık Hisar Caddesi’ne yerleştirilen panolardaki ünlü şairimiz Can Yücel’in şiirlerinden Datça konulu dizeleri, Edebiyat Dünyasının Can Baba’sının Datça’nın tanıtımına yaptığı katkıyı herkese gösterirken, beni tanık olduğum Can Baba’lı yıllara götürdü.

Datça’da birkaç çay bahçesi, çoğunluğu limanda kış aylarında kapalı, yaz- kış açık sadece birkaç lokantanın bulunduğu yıllardı. Gün içinde aynı yüzlerle her köşede karşılaşılabiliyordu. Akşamları açık lokanta sayısı iyice azalırdı.Akşam bir lokantada,gündüzden tanıdık simalarla yan yan masalarda yemeklerin yenilip her kesin birbiriyle,her konuda sohbet edebildiği, samimi ortamlar yaşanıyordu.

Edebiyat Dünyası’nın Can Yücel’i,şiir severlerin Can Babası ile, 1997 ilk aylarında tayin olduğum Datça’da, Kumluk sahilinde Köse’nin Çay bahçesi’nde karşılaştım.Masasına gidip ,kendimi tanıtınca, kendisinin de bir zamanlar Marmaris Turizm Müdürü olarak çalıştığını söyledi. Meslek büyüğümle turizmimiz,özellikle Marmaris ve Datça turizmi üzerine sohbet edebildiğim günler, o gün başlamıştı.

O zamanlar, Şehrin girişinden Atatürk Caddesi’nin Cumhuriyet Meydanı,Limana kadar uzanan ve hükümet konağının,bankaların, her türden mağzanın yer aldığı kısmı şehir merkezini oluşturuyordu. Cadde üzerinde bir yerde , bir çay bahçesi ya da lokantada karşılaştığımız Can Yücel ile daha sonraları, gazeteci Erdoğan Tokatlıoğlu ve arkadaşlarıyla Eski Datça’daki buluşmalarımızda da bir araya gelmeye başladık.

Eski Datça,da Muhtar Orhan’ın kahvesinde her gün öğleden sonraları, saat 4-5 arası buluşanlar her konuda sohbet ederlerdi. Can Baba, Bizlerin çay içtiğimizi söyleyip,yan masada oturup şarabını içerdi. Bizim masadaki sohbete oradan katılırdı. Tüccar Sırrı İnceler,Gazeteci ErdoğanTokatlı,Hukukçu Kaya Türker,Cengiz Paşa,Tufan Paşa, emekli olup Datça’ya yerleşen çeşitli mesleklere mensup kişilerden oluşuyordu. Ressam Oğuz Tığlı,Güler Yücel,Roswitta Türker ile grubun misafirlerinin de katılımıyla grubun masasına ilaveler yapılırdı.. Bense mesaiden çıkınca,bakkaldan tatlı-tuzlu büskivit çeşitlerinden alıp gruba katılırdım. Kahvenin müdavimi eski datçalılardan da grubun sohbetine kulak kabartırlar arada onlar da Masaya gelip sohbetin konusuna girerlerdi.

Can Baba’nın hastalığının ortaya çıktığı son zamanlarında ’Bizim Orhan şaraba suyu fazla katmış’ derdi,arada bir.Can Baba’nın dostu Muhtar Orhan , şaraba su katarak inceltip,kendince zararını azalttırdı.Sohbetlerimizden birinde ‘adımı karhaneye dünüşmesine izin vermekk istemediğini söylediğini hatırlıyorum.Ben de ‘Can Abi Datça’nın tanıtılmasında kullanalım,ticari değil’demiş, o da sessiz kalmıştı.Datça’ya 1989 yılında gelerek Eski Datça’ya yerleşen Can Yücel, 1999 yılının Ağustos ayında aramızdan ayrılmış,Eski Datça’daki kahvenin önündeki törenle son yolculuğuna uğurlamıştık.

Bugün Datça’ya gelenlerden ‘Can Baba’nın yaşadığı yeri görmek için Datça’ya geldim’ diyenlerin sayısının çok büyük olduğu Datçalı turizimciler tarafından ifade ediliyor.İlk ziyaret edilen yerin başında ise, Can Yücel’in yaşadığı,şiirlerini yazdığı evinin olduğu Eski Datça mahallesi ve dostlarıyla buluştuğu,fotoğraflar ve yazdığı dizilerle donanmış Can Baba köşesinin bulunduğu Orhan’ın Kahvesi geliyor.

Yıllar önce gittiğim Avuturya’nın Salzburg şehrinde, ünlü besteci W.A.Mozart’ın müze haline getirien evi ziyaretçilerle dolup taşması ile,Mozart adı verilerek üretilen hediyelik ürünler ve kahvelerde satılan kurabiyelerin gördüğü rağbetin şehrin turizminde ve ekonomisindeki yarattığı etkinin büyüklüğünü görmüştüm.

Ülkemizde de Bodrum’a sürgüne gönderilen Halikarnas Halıkçısı olarak bilinen Roman ve Öykü yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın’ gullet adlı balıkçı teneleriyle denize açılarak,yaptıkaalrı tekne gezileri, daha sonraları’ Mavi Yolculuk’a dönüşerek ülkemizdeki yat turizminin başlangıcı olarak kabul edilmiş, bugün Bodrum’a yaptığı ekonomik katkının ötesine geçerek, Türk Turizmimizde büyük yer tutan bir sektör haline gelmiştir.

Yazdıkları dizelerde Datça’nın doğasına,havasına, insanına yer vermekle kalmayıp, 'Beni Datça’ya gömün’ diyerek son mekânını da seçen Can Yücel de,ölümünden bu yana geçen 18 yıl sonunda bugün Datça’nın tanıtılmasındaki yaptığı katkının ne derece büyümüş olduğunu Datça’da görmek mümkün olduğu gibi,ülkemizin her köşesinde Datça adının ünlü şairin adıyla nerdeyse özdeşleştiği artık herkesce kabul ediliyor.Yıllar sonra Datça’da görüştüğüm Güler Yücel’e ‘Can Baba’nın turizmci olmasının hikayesini sorduğumda,’Dur bir düşüneyim’ dedikten sonra,’Oğlumuz Hasan ilk okula Marmaris’te başlamıştı’,diyerek İngiltere’den döndüğünde, 1965 yılında Ali İhsan Göğüş’ün Turizm ve Tanıtma Bakanı olduğu dönemde Can Yücel’in Marmaris’e turizm müdürü olarak atandığını söyledi.

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.