Bugünün tatilcisi Yaşam Deneyimi istiyor...
Yeni nesil tatilcinin gereksinimleri ve talepleri önceki nesillere göre çok farklı ve işin kötüsü otellerin bu durumdan haberleri yok. Tam da bu nedenle yeni tatilciye odaklanmakta zorlanıyorlar.

Adil Gürkan
‘Yeni Nesil Tatilci’ isimli rapor yükselen zenginleşmenin, küreselleşmenin ve teknolojinin modern otel misafirlerini daha ziyade deneyimlere yönelttiğini ve geleneksel otel lüksünün yerine işletmeye bağlı kalmayı tercih ettiğini belirtiyor.
Bir çok otel alışılagelmiş oda ekipmanından, ağır perdelerden, aynı check in işlemlerinden ve küçük bir resepsiyondan oluşan yapılardan farklılaşamadı. Bu tesisler, artık modern tatilciye kendisini evde hissettirmekten çok uzakta kaldı.
Yeni tatilci segmenti artık otellerde beyaz örtülü servis, valizler için belboylar ya da bir konsiyerj aramıyor. Bu yeni nesil tatilci bir otele girdiği anda kendisini evinde ve küresel iletişime bağlı hissetmek istiyor. İnternet şart. Ama en önemlisi bu nesil otele girdiği anda yeni bir yaşam deneyiminin parçası olmak istiyor.
Küresel otel markalarından üst düzey yöneticilerle yapılan sohbetlerden de yararlanan raporda yeni nesil tatilcinin lüks anlayışının çok farklı olduğu vurgulanıyor. Onlar lüksten oteldeki ve odalardaki lüks eşyaları değil, yaşanan deneyimin keyifli bir hikayesi olmasını anlıyorlar. Odalarına konan bir kahve makinesi onlara pek bir anlam ifade etmiyor. Bu nesil insandan kopmak istemiyor, tersine lobide insanlar tarafından sarılmış bir ortamda kahvelerini yudumlamayı tercih ediyorlar.
Bir statü sembolü satın alabilirsiniz, ama bir yaşam deneyimi satın almak oldukça zordur. Oteller bir çok eşya ile dolu. Teknoloji bolca kullanılıyor. Ama yeni nesil tatilci kendisini anlayabilen tesislerin samimiyetini istiyor. Her gittikleri yerde aynı duyguları ve düşünceleri paylaşabileceği insanlarla tanışmak öncelikli tercihi…
Otel misafirlerinin değişen tercihleri otelleri geleneksel düzeni değiştirmeye zorluyor. Örneğin lobiler genişliyor. Daha fazla açık sosyal alanlar ve toplanma mekanları ekleniyor. Rahat koltuklar, toplu çalışma alanları ve toplantı odaları yaratılıyor.
Lobi, restoran ve barlar arasındaki ‘resmi’ sınırlar kalkıyor. Misafirlere istedikleri yerde oturma ve istediklerine hemen ulaşma şansı veriliyor. Odalar da bu değişimden payını alıyor. Misafirler daha ziyade sosyal alanlarda zaman geçirdikleri için Yaşam Stili olan oteller odaları küçültüyor. İnsanlar laptop ya da tablet ile koltuklarda ya da yatakta çalışabildikleri için büyük masalar artık gereksizleşiyor.
Toplantı odaları geleneksel resmiyetten sıyrılıyor. Daha parlak renklerle adeta bir ev havasını yansıtıyor. Oteller misafirlerine klasik konaklamadan ziyade bir kaçış fırsatı sunduğu için ortaklaşa bir mutfakta dilediği yemeği hazırlama imkanı da sunuyor.
Otel servisleri daha doğal ve daha sezgisel olmakla beraber, geleneksel saygıyı da muhafaza etmeye devam ediyor. Bazı oteller üniformaları terk etti. Bir çok otel ise misafirlerine uyulması gereken kurallar dayatmayı bıraktı.
Misafirler artık evden eve gelmiş gibi hissetmek istiyorlar. Yeni akım zenginlik gösterişi değil, farklı bir deneyim içinde buluşmak olarak tanımlanabilir. İnsanlar artık kurumsal bir kurgu içinde bir parça olmak istemiyor. Yeni tatilcilerin isteği yeni çevrelerde insanlar ile iletişime geçmek. Yüz yüze veya sanal olarak. Çevrelerindeki herkes ile sosyalleşmek ve
Bu süreci doğru okuyan yeni nesil oteller değişiyorlar, farklılaşıyorlar ve hem stil hem de servis anlamında özgün modeller yaratıyorlar. Yeni sundukları ürün rahat ve bir o kadar da basit. Bu otellerin çalışanları da yeni nesil tatilciyi anlayacak şekilde eğitilmiş oldukları için kolayca adapte olabiliyorlar. Yeni nesil otellerin yeni nesil personeli tatilcilere sunulan yaşam deneyiminin bir parçası olmayı ustalıkla başarabiliyor.
Evet, duvardan duvara lüks için her zaman bir pazar payı olacaktır, ama lifestyle otelleri artık sektörün dönüşümünü hızlandırıyorlar. Bu süreci okumayan otel çağın gerisinde kalacaktır.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: