Bir Köy Var Uzakta… Bizim Köy

Doğup büyüdüğü köyünden, kasabasından, iş bulmak, öğrenim görmek amacıyla büyük şehirlere, yurtdışına gidip, geride bıraktıkları tarafından dört gözle beklenenler, yıllar sonra emekli olarak döndükleri köylerinde, günümüzde artık çocuklarını ve torunlarını bekliyor.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Bir Köy Var Uzakta… Bizim Köy

Adil Çulhaoğlu

Ülkemizin her bölgesinden,  özellikle kırsal kesimlerinden, 60-70 yıllarda, ekilip biçilen arazilerin yetersizliği, ailelerin nüfusunun artması tarımından sağlanan gelirin yetersizliği sonucu işsizlik nedeniyle, büyük şehirlere mevsimlik çalışmaya gitmişler, zamanla da ailelerini de alıp şehirlere göçmüşler, şehirlerin kıyılarına yaptıkları gecekondu diye adlandırılan köy evlerinde yeni yaşam kurmuşlar. Avrupa ülkeleriyle yapılan işgücü anlaşması çerçevesinde, Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa gibi ülkelere gidenler de, belirli bir süre sonra bir kısmı aile bireylerini de götürmüş, bugün yaşadıkları ülkelerde, politik yaşamda dahil, her alanda etkin konuma gelmiş kabul edilen bir gerçektir. 

Geçtiğimiz yaz günlerinde gezme fırsatını bulduğum, Kayseri’nin Felahiye, Özvatan ile Yozgat’ın Boğazlıyan ilçelerin Kayseri’nin kuzeyinde Felahiye’ye bağlı, Yozgat’ın Boğazlayan ilçeleri ve köylerinde, göç ettikleri yurtiçi ve yurtdışından dönenlerin, özlemlerini, farklılaşan köylerindeki değişimi, anılarını arayışlarının, hüzünlerinin, yıllar sonra akraba ve dostlarıyla buluşmalarının sevincinin yarattığı tabloya şahit oldum. Göz alabildiğince uzanan bozkırda, derelerin geçtiği vadilerin yeşilliğinin yarattığı doğa güzelliğine sahip yöre köylerinde, hayvancılık ve buğday, arpa, nohut gibi ürünlerin yetiştirildiği tarım yapılıyor.

Köylerinden göç eden ilk kuşaktan çoğunluğu emekli olarak dönmüşler, kimisi taş ve kerpiçten yapılma  eski evlerin tadilatını yaptırmış, kimileri de kendilerine şehirlerdeki konforu aratmayan çok odalı konak türü evler yaptırmışlar, yaz aylarında çocuklarının ve torunlarının gelmesiyle de kış aylarındaki 30 aile sayısını aşmayan köylerin nüfusu artmaya başlamış. Kıyı kentlerindeki yazlıkçıların gelmesiyle artan nüfusun getirdiği canlılığı buluyorum, köylerde. Kimisi yıkıntı halde buldukları eski evlerin önünde durup, anılarını paylaştıkları sohbete dalıyorlar. Avustralya’da yaşayan birinin çocukluğunu geçirdiği kerpiç evin yıkıldığını öğrenince, telefon edip ‘Rüyalarıma giren çocukluğumun anıları yok oldu’ diye serzenişte bulunduğunu anlatılar Acırlı köyünde. Bahçedeki bir armut ağacını, ceviz ağacını, bağları soranlar, arayanlar. Acırlı köyündeki, Kurşunlu dağı eteğinde 15-16. Yüzyıllarına Horasan alperenlerinden olan Evliya’nın Türbesi’ni 

Kurşunlu Dağı eteğindeki vadilerde yer alan bağlara yaptığımız yürüyüşte, bakımsızlık sonucunda kuruyan asmalar, meyve ağaçlarına hüzünlenenlere katılmamak elde değildi. Eski göç yolu,g ünümüz patikasında yürürken kaplumbağalar, kelebekler ve kuşların eşliğinde yürüyüp, köye döndüğümüzde, kırlangıçların akşam güneşinde yuvalandıkları yeşil konağın çevresinde uçuştuklarını görüyorum.

Çocukluklarında dikkatlerini çekmeyen tarihi yerleri ziyaret edenler az değildi. Kurşunlu dağındaki kilise kalıntısı, Kepiç Köyündeki Roma Anıt Mezarı, ,Acırlı köyündeki, Kurşunlu dağı eteğinde 15-16. Yüzyıllarına Horasan alperenlerinden olan Evliya’nın Türbesi, Felahiye merkezdeki Sıtma Pınarı olarak adlandırılan Roma Hamamı, Kayseri Kültepe Örenyeri, Karahöyük Köyündeki tarihi evler ile Kayseri merkezindeki tarihi alanlar ziyaret edilenlerin başında geliyordu.

Deniz sefası yapamayanların uğrak yeri ise, Kızılırmak üzerindeki Yamula Baraj Gölü oluyor. Kurdukları çadırların önünde sahil havasını yaşıyorlardı.

Yabancı şehirlere ve ülkelere ait plakalı araçların fazlalığı ve yarattığı canlılık, yöredeki Felahiye, Özvatan, Boğazlıyan ilçelerinde fark ediliyor. Esnafın birinin ‘sezon iyi geçiyor’ dediğini unutmuyorum. Felahiye’de oturduğumuz bir Kahvede ise, ’gelenler yeni evler yaptırıyor, ilçe canlanıyor’ diyor kafeteryada çay servisi yapan garson. ’Kışın buralar ıssızlaşıyor’ diye ilave ediyor. Akdeniz ve Ege kıyılarındaki bir turizm esnafla bölgesindeki esnafla karşı karşıya olduğumu düşünüyorum bir an.

Bir dönemde Almanya’dan gelerek Isparta yöresindeki köylerde araştırma yapan İletişim öğrencilerinin köylerdeki evlerden bir diğerine uzanan telleri, kabloları bunların üzerinde tüneyen kuşları, birer toplumsal iletişim değeri olarak nitelemelerini hatırlamak istiyorum; köylerimiz gezerken.

Ülke turizmimizde ağırlığı gittikçe artan ‘Avrupalı Türklerin' ekonomik etkisinin büyüklüğünü ve önemini iç bölgelerimizde daha çok hissediliyorum, görüyorum, gezimin sonunda.

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.