Bu sene 3. düzenlenen Antalya Oktoberfest sorunsuz bir şekilde bitti. Eğlenildi , coşuldu, organize edene de, eğlene de ne mutlu.
3 sene oldu ama benim hala aklım isminde. Neden oktoberfest? Bunun cevabı da verildi. Alman hemşehrilerimize bir jestti bu. Sağolsun büyüklerim iyi düşünmüş ama gerçekten de Almanlar büyük ilgi gösteriyor mu? Ya da neden sadece Almanlar? Ruslar için de Kazantip Festivali vb. düşünülüyor mu acaba? Münih'teki Oktoberfestle karşılaştırdığımızda konseptin farklı olduğu, ortak noktasının sadece bira olduğu gözlemliyorum (Sakın ha bununla bir problemim olduğu çıkarımı yapmayın). Münih'teki bir hasat festivali iken, bizdeki daha çok bir müzik festivali olarak çıkıyor karşımıza. İsim benzerliğinden başka bir ortak nokta yok ( Bira dışında). Antalya'nın en büyük problemlerinden biri marka yaratamamak. Tamam Altın Portakalımız var ama başka şehirlerin de altınları var. Markamız yok, deniz- kum- güneş satıyoruz (Yanında tarihi yerler ama bu sadece baharatı). Dünyayı getirmişiz Antalya'ya, Mısır Çarşısını , Kremlin Sarayı'nı, Titanik'i bile okyanusdan çıkarıp getirmişiz. Concord'u kullanıyoruz hala, kaleiçimiz orjinal markalarla dolu, dünyanın en büyük kerpiç camisi Djenné'yi disko yapmışız (Gerçi şimdi yıkıldı otel yapılıyor yerine, ayrıca bizim herşeye kulp takıp dinimize laf atıyor diye gayri-müslimlere laf atıp buna ses çıkarmaması da garip doğrusu. Herhalde genel kültür seviyeleri aciz olsa gerek.Onlara göre camiler Ayasofya kilisesinin* mimarisi sadece) . Gerçekten bunlarla problemim yok , tek isteğim bir orjinal değer katma şehrimize. Şikayet etmek için değil , bir düşünceyi yazıya dökmek içindir bu okuduklarınız sadece...
Antalya'da portakal heykellerinden başka güzel şeyler görmek dileğiyle...
* Ayasofya yapıldığı zaman kilise olup , İstanbul'un fethinden sonra camiler onun mimarisinde yapılmaya başlanmıştır.