Akademik Turizm Söyleşileri-3 (Atılım Üniversitesi)

Prof. Dr. Volkan Altıntaş Prof. Dr. Volkan Altıntaş 31/12/2019 23:40

“Akademik Turizm Söyleşileri”’nde bu hafta Atılım Üniversitesi’ne misafir olduk. Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş ile turizme farklı bir pencereden baktık. Sürdürülebilirlik, başkent Ankara’nın turizmdeki yeri ve turizm eğitiminde ortaya koydukları yeni açılımlar hakkında hoş bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

 

Turizm eğitimini sadece yönetsel açıdan değil uygulamada sektörle olan ilişkileriniz yanında doğayı da bu sürece dahil ettiğinizi görüyoruz. Bu fark size nasıl bir geri dönüş sağlıyor?

 Ülkemiz turizmi konusundaki algının değişmesi şart! Üzücü olan şu ki, ülkemiz halen deniz, güneş kumu içeren geleneksel turizm ile anılmakta. Bu da kitle turizmini ve turistleri otellere kapatan her şey dahil sisteminin ilahlaştırıyor. Oysa rakiplerimiz olan pek çok ülkenin sahip olmadığı kültürel mozaik, zengin tarihi geçmiş ve barındırdığı binlerce uygarlık, geleneksel yaşam, her bölgeye özgü yerel mutfak, alışılagelmişin dışında bir konukseverlik anlayışı ve harika bir doğaya sahibiz. İşte bu noktada turizm eğitiminin de tek yönlü verilmemesi ve tüm bu unsurları içerecek şekilde güncellenmesi kaçınılmaz. Öğrencilerimize nasıl otel işletmeciliği, gastronomi ve mutfak sanatları konularını uygulamalı olarak vermekteysek; turizmde sürdürülebilirlik, doğa turizmi, turizmde alternatif arayışlar ve yerel halkla ilişkiler konularında da uygulamalı eğitim almalılar diye yola çıktık. Ülkemizin Avrupa’nın dörtte üçünden fazla bitki varlığına sahip olduğu, bu bitkilerin ise 3000’inden fazlasının endemik olduğu, iki ana kuş göç yolu üzerinde yer aldığı ve kendilerini turizm sektöründe ulusal ve uluslararası anlamda farklı yerlere getirebilecek pek çok bilgi ile donanıyorlar eğitimleri süresince. Bu sayede inanılmaz geri dönüşler almaktayız mezun olanlardan. Doğa turları düzenlemeyi düşünerek acente açanlar, çalışmaya başladıkları alanda yerel unsurları ön plana çıkaranlar, doğa korumanın önemini yakınları ile paylaşanlar… Çok enteresan bir de anı var hemen aklıma gelen. Bitirme projesi yapan bir grup öğrencime enerji etkin oteller, yeşil pazarlama, turizm-çevre ilişkileri odaklı konular vermiştim. WWF-Türkiye’nin Ankara şubesi ile de görüşmeleri gerekmişti çalışmaları kapsamında. Ziyaretleri esnasında WWF-Ankara’daki arkadaşlar şaşırmış ve “Siz bir turizm öğrencisi olarak nasıl bu konuları bilmektesiniz?” demişler. İşte o an doğru yolda olduğumuzu bir kez daha anlamıştım.

 

Atılım Üniversitesi olarak Ankara ve bölgesine farklı fikirlerle yeni projeleri hayata geçirdiğinizi biliyoruz. Turizm adına atılan bu adımlardan kısaca bahsedebilir misiniz?

 Üniversitemiz eğitimin yanı sıra sosyal sorumluluk çalışmalarına oldukça fazla önem vermekte. Çünkü Üniversitelerin, içinde yaşadığı toplumun öncelik ve gereksinimleri konusunda da bilgi sahibi olmaları, bu anlamda topluma destek vermeleri ve yeni nesilleri bu bilinç içinde yetiştirmeleri gerektiğini düşünmekteyiz. Bu anlamda Ankara ve yakın çevresi öncelikli olmak üzere gönüllü bilinçlendirme eğitimleri, proje çalışmaları, bazı okullara kütüphane açılması, kitap ve giysi yardımları değişik çalışmalarımız arasında yer almakta. Örneğin, Nallıhan gibi kırsal turizm anlamında yeni gelişmekte olan ilçelere mümkün olduğunca turizm eğitimi, tanıtım ve diğer konularda destek vermeye çabalıyoruz.

Üniversitemizdeki öğretim üyelerinin bazılarının farklı meslek disiplinlerini içerecek şekilde eğitim almış olmaları ve uzmanlaşmaları da Ankara ve yakın çevresi ile ilgili konularda önemli yaklaşımlar sergilemelerine neden oluyor.  Örneğin, Üniversitemiz için Başkent Ankara’nın hak ettiği ilgi ve desteği görmesi ve başkent kimliğini kaybetmemesi oldukça önemli bir konu. Bu anlamda, Üniversitemizin kalkınma ajansından desteklenen, Ankara’nın Dünya miras alanı olarak önerilmesine yönelik proje çalışması da oldukça fazla ilgi gördü. Akademik kadronun yönetici ve yardımcı araştırmacı oldukları projelerin yanı sıra, bu yıl ayrıca lisans öğrencilerimizin yardımcı araştırmacı olarak çalıştıkları lisans araştırma projelerimiz de başladı. Şu anda bölümümüzde de bu kapsamda “Medikal Turizm” konusunda da bir proje yürütülmekte.

 

Şarabın vatanı Anadolu olarak biliniyor. Bu yıl bölümümüz, Turizm Haftası Etkinlikleri kapsamında “Dünya’da ve Türkiye’de Şarapçılık” konulu bir dizi etkinlik düzenledi. 21-25 Nisan 2011 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz etkinlik; panel, eğitim ve şarap fabrikasına ziyaret şeklinde üç aşamalı olarak programlandı. Tüm öğrencilerimize ve Ankara halkına açık olan etkinlik kapsamında, her üç aşamaya da katılım gösterenlere sertifika da verildi.

 

Dünyanın birçok başkenti turizmde rekorlar üstüne rekorlar kırarken Ankara neyi yanlış yapıyor ya da neyi yapamıyor?

Yanı başımızda, Eskişehir’de Porsuk Çayını ve kente kattığı havayı görünce kahroluyor insan. Düşünüyor ki bir zamanlar bizim de bir Ankara çayımız varmış... Neden Eskişehir ortasından nehir geçen bir şehir, Porsuk nehrini koruyabilmiş de biz koruyamamışız diye hayıflanıyor. Hele ki vadiler üzerinde oluşan ve kentin hava akımlarını engelleyen yapılaşmaları görünce bir kez daha kahroluyor. Kısacası Ankara’nın kaderi yanlış planlama karaları nedeniyle pek de iyi çizilmemiş zamanında. Daha önce de vurguladığım gibi, Ankara’nın başkent kimliğini kaybetmemesi çok önemli. Diğer başkentlerde olduğu gibi turizmde odak noktası olabilmesi, her şeyden önce onun kaderini belirleyen tüm aktörlerin buna inanmasına bağlı. Ülkemizi ziyaret eden siyasiler dahi meclisin de yer aldığı başkentte İstanbul’da kaldıklarından daha az zaman geçiriyorlarsa; bu konu gerçekten de dikkatle ele alınması gereken bir haldedir.

 

Dernekler Ankara için takdire değer çabalar sarf ediyorlar, acentelerin bir gün Ankara’da turist olmak gibi organizasyonları oluyor, ya da kongre organizasyonları için çekim noktası yapılmaya çalışılıyor Ankara…Özetle çabalar var ama yetersiz. Başlangıç noktası bu işe gönül verenleri bir araya getirip tam anlamıyla katılımcı bir yaklaşım içinde atılması gerekli adımları belirlemek olabilir. “Ankara turizmde nasıl hak ettiği yere gelebilir” sorusuna yönelik bir arama konferansı ile başlanmalı belki. En önemli paydaş kim olur biliyor musunuz bu şekildeki bir çalışmada? Ankara halkı ve özellikle de gençler. Maalesef ki günümüzde Ankaralılar için boş zamanların tek anlamı alışveriş merkezleri olmaya başladı. Üzücü olan enerjilerini kapalı mekanlarda öldüren bir gençliğin giderek artıyor olması. Yanı başındaki güzellikleri göremez hale geldi kent insanı. Dolayısıyla, Ankara halkının kent içi ve yakın çevresinin sunduğu farklı rekreasyon ve turizm olanakları konusunda farkındalığının arttırılması da önemli bir başlangıç noktası olabilir.

 

Türk turizmini 2000 yılından bu yana mercek altına aldığımızda sizce hangi artılar bizi gelecek on yılda dünya turizm liginde daha üst sıralara taşıyacak?

 2000’li yıllarda Türkiye ağırlığını hissettirmeye başlamıştı zaten farklı bir destinasyon olarak. Ekonomik kriz de oldukça etkiledi turistlerin önceliklerini. Kültür turizmi, inanç turizmi, doğa turizmi, sağlık turizmi, kış turizmi, kuş gözlemciliği, flora ve faunaya ilişkin gözlemler, kırsal yaşamın yerinde gözlemlenmesi, geleneklerin turistlere ve gelecek nesillere aktarımı ve yöresel mutfak. Eğer avantajlarımızın önemini iyi kavrarsak ve turizmde bizim için artılar olan bu çeşitliliği akılcı değerlendirebilirsek, daha iyi noktalara gelebileceğimiz kesin.

 

Yetişmiş, deneyimli, eğitimli eleman konusunda çok kararlı olmalıyız. Yoksa turizmin yabancılar tarafından yönetildiği, harika bir destinasyon şeklinde anılmak olur kaderimiz. Hizmette kalite konusunu asla atlamamalıyız. Atık, su ve enerji tasarrufu konusunu yeterince önemsemeliyiz. Farklılık bizim için ana slogan olmalı, rakiplerimizden farklı deneyimler yaşattığımız sürece her zaman bir adım öne geçeriz.

 

En önemlisi de sektördekiler bugünü kurtarmaya çalışmamalı, gittiği destinasyonu ikinci defa tercih eden yerli ve yabancı turist olmalı hedef kitleleri. Beni üzen, ülkemiz turizminin hep niceliksel verilerle ele alınmasıdır. Oysa nitelik olmalı önceliğimiz, kaliteye ve ileriye yatırım olmalı. Dolayısıyla uzun vadeli düşünce şart.

 

 

Peki ya hep sözde kalan sürdürülebilirlik? Bu kavram gerçekten Türkiye sınırları içinde geçerli mi sizce?

 Sürdürülebilirlik üç ana unsur üzerine oturur turizmde. Biri insandır bunlardan. Hem turistleri, hem yerel halkı hem de turizmle ilgili tüm paydaşları kapsar. Bir diğeri ziyaret edilen destinasyonun sahip olduğu tarihi, doğal ve kültürel tüm unsurları içerir. Sonuncusu ise kardır ki her sektörde olduğu gibi turizmde de kar elde edilmezse yapılması doğru değildir. Önemli olan bu üç unsur arasında dengeyi sağlamaktır yani bu üç unsurun tüm içerdiklerinin sürdürülebilirliğini sağlamak.

 

Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde maalesef ki bu üç unsurdan hep kar önemsenir. Ekonomik kaygıdır çünkü öncelik. Gelişmekte olan bir ülke olarak bizde de maalesef durum şu an bu. İyi denebilecek örnekler var elbette ama geneline baktığımızda sürdürülebilirlik halen teorik bir kavram, uygulamaya aktaramıyoruz. Bir de madalyonun yitirilenler yüzü var. Kültürel değerler gibi. Bana göre 60 ve 70 ler gelenekleri bilen son nesiller. 80 ler ve sonlarında doğanlar maalesef ki pek de umursamıyor bu değerleri. Bu noktada turizm belki de çok önemli bir stratejik unsur, önemli bir araç olabilir. Bu değerlerin sadece turistlere değil gelecek nesillere de aktarılmasına aracılık edebilir. Yani turizmi yönetirken ana fikir bu olmalı. Oysa ülkemizde turizm bir yöreye gelecek ki, alternatif geçim kaynağı olsun vurgusu hakim. Elbette bu etkisi kaçınılmaz ama önceliğimiz yitirilen değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda farkındalık yaratılması olmalı. İşte bunu başarabilirsek, turizmin sürdürülebilirliğini de sağlamış olabileceğiz.

 

Son olarak Turizm Aktüel okuyucularına iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir?

Ülkemizde turizm eğitiminin ve buna bağlı olarak da turizm sektörünün hak ettiği noktaya gelebilmesi; turizmin sadece otel işletmeciliğinden ibaret olmadığı, birçok meslek disiplini ile ilişki içinde olan, yeniliklere açık ve gastronomi, organizasyon, seyahat sektörü gibi çok geniş bir yelpaze içinde çalışma olanakları sunabilen bir alan olduğunun vurgulanmasına bağlıdır. Bunun özellikle çocuğu Üniversitede turizm okumayı tercih edecek velilere çok iyi anlatılması gerekmektedir.

 

Bizim de eğitim sistemimiz turizmin farklı seçenekler sunduğu olgusu üzerine oturmaktadır. Yeterli deneyim ve tecrübeye sahip olduklarında turizmi iyi yönetebilecek, geleceğin yönetici adaylarını yetiştirmekteyiz. Değişen ders programımız sayesinde bölümümüze gelen öğrenciler ilk iki yıl ortak eğitimin ardından, uzmanlaşmayı istedikleri alanlara göre eğitimler almakta ve derslerin uygulamalı verilmesi ile stajın yanı sıra son yarıyıl içinde de sektörle olan ortaklıklarımız neticesinde yürütülen yönetici stajı eğitimine tabi olmaktadırlar. Eğitimin ingilizce verildiği ve ikinci yabancı dilin zorunlu olduğu lisans programımıza ilişkin gerekli bilgiye http://tm.atilim.edu.tr/  den ulaşmak mümkün.

 

Ayrıca, eğitim artık her yaşta olabiliyor, sektörde belirli yere gelmiş ve çalışarak eğitimine devam etmek isteyenlere çok güzel imkanlar sunabiliyor.  Sektörde çalışanlar da eğitim dilinin Türkçe olduğu, uzaktan eğitim ön lisans programımıza ilişkin bilgiye http://ue.atilim.edu.tr/?page_id=74 den ulaşabilirler.

 

Ülkemizde turizmin ve turizm eğitiminin hak ettiği yere gelmesi ve gelecek nesillere daha çevreci, tarihi ve kültürel değerlerini koruyan ve akılcı yönetim kararlarıyla sürdürülebilirliği sağlanmış bir Türkiye bırakabilmek ümidiyle, herkese sağlık ve mutluluk dolu günler dilerim.

 

Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş

2007 ylından bu yana Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölüm Başkanı olan Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş, daha önce Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Beypazarı Turizm ve Otel İşletmeciliği Meslek Yüksek Okulunda yarı zamanlı öğretim üyesi olarak bulunmuştur.

 

Yüksek lisans ve doktora tezlerinde yayla turizmi ve sürdürülebilir turizm konularında çalışan Güneş’in daha çok turizmde yeni yaklaşımlar, turizm-çevre ilişkileri, korunan alanlar ve çevresinde sürdürülebilir turizm, turizmde katılımcı yönetimin önemi ve ekoturizm konularında çeşitli yayınları bulunmaktadır. Evli ve 2 çocuk annesidir.

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.