Adviye Bergemann: Turistler kimliği olan otelleri seviyor

Lüks turizm, “Tailor Made Traveling” alanında hizmet veren Aida Tours'un sahibi Adviye Bergemann, Türkiye'ye gelen üst düzey konukların en çok İstanbul'u sevdiğini söyledi.

05/03/2023 23:16
Adviye Bergemann: Turistler kimliği olan otelleri seviyor

T24 yazarı Fatih Türkmenoğlu, dünkü köşe yazısının bir bölümünde, Aida Tours'un sahibi Adviye Bergemann ile yaptığı röportaja yer verdi. Yazının ilgili bölümü şöyle:

Hep takip ettiğim, bayıldığım bir turizm şirketi Aida. Sahibesi Adviye Bergemann, özenle yarattığı markasını, ilmek ilmek dokuyarak bu günlere getirmiş çok zarif bir hanımefendi. Aida'nın merkezi de, Adviye Hanım'ın evi olan İzmir'de.

Ancak sektörü merak ediyorum. Türkiye'ye çok önemli isimleri getiren, onlara hiç unutamayacakları masallar tadında tatiller tasarlayan Aida Tours'un nasıl bir yol izlediğini…

"Biz destinasyon pazarlıyoruz"

- Adviye Hanım, çok iptal edilen rezervasyon var mı?

Şu anda yüzde 20 gibi. Ama yeni rezervasyon yok. Yoksa bu dönemlerde biz yeni müşterilerle çok meşgul olurduk.

- Genelde sizinle gelenler kaç gün kalıyorlar ülkemizde?

Şehir için gelenler 3 - 4 gün kalıyorlar. Kültür turlarımız 15 gün sürüyor. Efes ve Kapadokya yapıyoruz. Birkaç gün de deniz, güneş, tekne ekliyoruz bu turlara.

- Bodrum mu?

Bodrum ve Antalya. Mutlaka tekne de oluyor. Biz yerden çok, destinasyon pazarlıyoruz biz.

- Yeni destinasyonları her sezon planlamak gerekiyordur…

Yeni destinasyonlarımız vardı, heyecanla sunuyorduk. Hatay ve Güneydoğu. Şimdi güneydoğu turlarını yapacağız yine.

- Böyle üst düzey konuklar nerelerde konaklamayı tercih ediyorlar?

Oteller, bizim programlarımızın üçüncü veya dördüncü ayağı. Hep "betona yatırım yapmayın" diyorum. Benim lüks tarifim, konfor. Kimliği olan otelleri seviyoruz.

- Hangileri mesela?

Çırağan, Museum Hotel, Four Seasons… Bulunduğu şehirle bütünleşmiş, itinayla işletilen oteller.

- Misafirler en çok hangi ülkelerden geliyor?

Her yerden, ama en çok Rusya, AB'de ve Çin'den geliyorlar.

- Mutlu dönüyorlar mı?

Benim müşterilerimin yüzde 99'u çok mutlu dönüyor ülkelerine. Elimde sihirli değnek olduğu için değil, belki ön görmedikleri için, böyle bir sevgi ve ilgiyi hayal etmedikleri için. Müşterilerimin yarısı mutlaka yine gelir.

- En çok sevdikleri yer neresi oluyor?

İstanbul. İstanbul'u herkes çok seviyor. Kapadokya ve Bodrum'u da çok seviyorlar. Kapadokya'daki mağara otellerden dünyanın başka hiçbir yerinde yok. Şimdi Mardin de çok sevilecek, inanıyorum.

- Böyle bir şirketi kurmak kolay bir karar değildir herhalde.

Hele başladığım 20 sene önce, hiç değildi. THY nerelere direkt uçuyorsa, oraları odağıma aldım. Bu işlerin içinde belirli çevreler var. Dersimi iyi çalışıyordum. Önceleri çok zorlandım ama. Rusya'ya ilk gittiğimde, tam 23 sene evvel, bir küstah adam "İstanbul bizim için valiz ticareti yapılan yerdir" demişti. Çok, ama çok ağırıma gitmişti.

- Kimdi adam?

Bir turizm şirketi sahibi. Sonra bir gün beni aradı. Müşterileri Avrupa'ya uçamamış, vize problemleri olmuş. Son dakikada muazzam bir üç günlük tur dizayn ettik. 1001 gece yaşattık bu üç günde… Çok memnun ayrıldılar. Sonra oradaki turizm şirketinin sahibi de geldi ve gördü.

- Önyargıları yıkmak ne zor oluyor, değil mi?

Çok… Ama ben bunun ekmeğini de yedim. Yirmi sene evvel Türk, müslüman bir kadın girişimci, kafalarda oturmuyordu.

- İstanbul'da ayrıcalıklı bir tatil nasıl olur?

Four Seasons'ın bir suitinde, odada kahvaltıyla başlar. Hemen şehir turu. İlk kez İstanbul'u geziyorlar: Harem, Kapalıçarşı… Misafirleri Çarşı'da çatıya ilk kez ben çıkarttım. Ayasofya'yı gece biz açtırdık… Sonra Boğaz turu, mutlaka. Teknede şarap, şampanya. Dansöz çok bizden bir kültürel eğlence, çok severim. Ama elit yapmak lazım. Özel bir salon kiralarım, Çırağan'da örneğin. Sonra Bazilika çok etkileyici. Hürrem Sultan Hamamı'nda bir hamam sefası. Şerbetler içilir, keseler yapılır. Akşamları da Sunset, Ulus 29 ve Boğaz'da balık… İşte bizim İstanbul'umuz böyle.

- Ne alır misafirler?

Halı. Hiç değişmez.

- Daha uzun kalırlarsa?

Çırağan'dan helikopterle Çanakkale'ye, bağlara götürürüm. Şarap tadarlar, yürüyüş yaparlar, akşama yine helikopterle dönerler.

- Peki ne kadar öderler?

Sadece bize ödenen 100 - 150 bin Euro. Bir çiftin tatili için bu rakam.

- İlk müşteriniz kimdi?

Swarovski ailesi; karı, koca ve çocuklar.

- Başka kimler?

Kraliyet aileleri, Alibaba'nın sahibi Jack Ma, Michael Kors, daha çok önemli aile ve kişi.

- Gizlilik çok önemlidir sanırım.

Rezervasyonlar genelde asistanları veya korumaları adına yapılır. Biz de şirkette isim hiç dillendirmeyiz.

- Memnuniyetlerini nasıl gösterirler?

Bize teşekkür mektubu yazarlar. Rehberlere ve şoförlere de çok iyi bahşiş bırakırlar.

- Ne ilginç anılar vardır Adviye Hanım…

Neler, neler… Şimdi bir misafirimiz geliyor, Bodrum'da kalacak. Ancak iki özel doktoru, aşçıları ve hizmetçileriyle geliyor. Büyük bir villa kiraladık kendisi için. Tüm ekip için de ayrı odalar. Ayrıca bir villayı da mutfak olarak tasarlıyoruz. Tüm ekipmanlar alınıyor.

- Zenginler dünyası!

Geçen sene özel jetleriyle bir çift geldi, Moskova'dan. Adamın bisikleti uçağa sığmamış. Pilot Moskova'ya geri gidip bisikleti getirdi… Bir başka çift, on günlüğüne tekne kiraladı. Tam 200 bin Euro ödedi ve tek bir gün dahi ayak basmadılar tekneye.

- Bu süper zenginler mutlular mı?

Tabii ki paranın satın alamayacağı deneyimler. Hatta evime gelip burada benim misafirim olanlar bile oldu.

Yazının tamamı: https://t24.com.tr/yazarlar/fatih-turkmenoglu/adviye-bergemann-hep-betona-yatirim-yapmayin-diyorum,38999


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.