Ufku Döven Bir Demirciydi Mustafa Kemal

Cumhuriyeti bizlere armağan eden, bu günlere gelmemizde büyük emekleri olan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarına, kahraman Türk ulusuna ne kadar teşekkür etsek azdır.

Salim Eren Aslan Salim Eren Aslan 28/10/2018 22:42
Ufku Döven Bir Demirciydi Mustafa Kemal

Atamızın “Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya layıktır” sözünü kendine görev bilmiş, bu bayrak yarışını layığı ile sürdüren ülkemizin tanıtımından ülkemize gelen misafirlerin karşılanmasına, konaklamalarından uğurlanmalarına kadar katkısı olan bütün turizm emekçi, yatırımcı ve duayenlerimize şükranlarımı sunuyorum.Sizleri bu özel gün için yazmış olduğum vebir solukta okumanızı umduğum yazımla baş başa bırakıyorum...

"Hanımlar, beyler, memleketimizin en bayındır, en hoş, en güzel yerlerini üç buçuk sene kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmana karşı kazanılan zaferin sırrı nerededir, bilir misiniz?Orduların sevk ve yönetiminde bilim ve fen kurallarını kılavuz almamızdandır.Milletimizin siyasi ve toplumsal yaşamında, düşünce eğitiminde de kılavuzumuz bilim vefen olacaktır” dedi Mustafa Kemal… Milletimizi azaltarak tüketirken karanlık; aklı ve bilimi önder yaparak, güneşi giydirdi gölgelere!

Bir zamanlar uzak bildik aydınlığı. Cennet sarp dağların ardındadır diye kısa yoldan cehennemi seçtik bilmeden. O cehennem ki savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde edersekedelim milletimizi kelime karşılığı olmayan can yanışlarında boğuyordu.

Neden mi? Çünkü milletimizi gerçek hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardı! Ve biri eksikti işte oirfan” ordusuydu.

Sonra bir ses bir soluk bir nefer, o Mustafa Kemal, o can o canan. Seslendi avaz avaz; Ey Türk evladı! Amcalar, Emmiler… Zamansız ölüm sizin ki. Bedenin canlı olsa ne yazar? Ruhun konuşmadıkça... Almadıkça eline kalemi, ilimi, bilimi. El uzatmadıkça Avrupa’ya; yeniliğe, özünü kaybetmeden ulaşmadıkça farklılığa ne yazar o beden, o kan, o diş… O diş ki bir tarihin feryadına batırmış efendiliğini… Şimdi neden koparmasın tuttuğunu neden?Her şey yabancı sana. Hiçbir şey koyduğumuz yerde değil. Kuru dallı çam ağacına iliştirdiğin bez parçaları sahi umutların mı senin? Uyan mahmurluktan, uyan karanlıktan. Bu değil bize yakışan. Denk değil bizimle bize karşı yarışan. Bul özünü, atıl, korkma yer verme tereddüde.  Al elinden beyazını karanlıkların!Bir devrimcinin esir düşme korkusu seninkisi. Veremli bir türkü mü söyleyemediğin? Yalancı çobanın söndürmeyi unuttuğu ateş gibi büyüdükçe büyüyor çaresizliğin. Ateşler bitirdi avuçlarımı; tutamam. Bağırmalarım zincirlerde. Terk edilmiş bir memleket misali yapayalnız benliğim. Yorgun bir coğrafya, küflü bir dilim ekmek gibi viranelerde varoluşum. Bu yitikliğim senin uğruna ey insan, evlat, doğmamış bebek, ana, baba, bacı; ey Türk sanadır bu sitem UYAN! dedi Mustafa KEMAL UYAN!

Yangından çıkmış bir ağaç gibi sabır eledi Türk ulusu direndi. Devrimlere, yeniliklere olan hasreti bir bir gerçekleşti. Bu vakitten sonra elde edilen zaferler süngü zaferleri değildi. Çölde; susuzluğun ayyuka çıktığı yerde, sinsi oyunlar peydahlanırken; milletimiz askeri zaferle yetinmemeliydi. Ekonomi, bilim ve eğitim alanlarında reformlar ardı sıra gelmeliydi, geldi de!Hurafe medetler kıyıya çarpıp geri geliyorken, kırık bir pikap iğnesi gibi atıldı kutusundan halifelik! Eskimiş diye giymediğimiz düşlerimizi giyelim haydi! Tekke ve zaviyeler kapatıldı inan inan! 26 Aralık 1925 Takvimde değişiklik geldi ey ulusum! Med-cezir takvimlerini arala şimdi unutma hiç bir anını. Anını, ananı unutmadan sahiplen aydınlığı. At gözlüklerini çıkar şafaklardan, Medeni Kanun kabul edildi. Varsın söksün şafaklar sabahıma zulm etmeden, sırtımdan vurmadan. Harf inkılâbını kutla ulusum! Yazalım şimdi büyük harflerle “HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR; FENDİR”…

Ufku döven bir demirciydi Mustafa KEMAL... Türk ulusu bakır düşlerinde soluklandı bu yiğidin. Milletim ışıksız sahralardayken o kavga etti bağnaz gecelerle, kafasını kuma gömmüş fikirlerle. Bağımsızlığın altında ilim insanının siluetini biriktirdi usanmadan. Çünkü dünya da her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için, en gerçek yol gösterici ilimdi, fendi. Gece karanlığı emzirirken; sütten kesilmiş aydınlık zayıftı belki... Ama uzak değildi ey evlat!


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.