Türkiye’nin geleceği için 23 milyon aday var

Türkiye bir zeki, akıllı çocuklar pınarı. Dünyada birçok ülkeye, özellikle Avrupa’ya karşı çok genç bir toplumuz. Avrupa’nın Türkiye’de tek kıskandığı konu, gençliğimiz ve zeki çocuklarımız.

Hüseyin Baraner Hüseyin Baraner 21/04/2019 22:04
Türkiye’nin geleceği için 23 milyon aday var

Türkiye’nin geleceği için 23 milyon aday var.

Bugün 23 Nisan hep neşeyle doluyor insan…

Türkiye’de 23 milyon çocuk var.

Türkiye İstatistik Kurumu, 82 milyon nüfusun bulunduğu ülkemizde, 0-17 yaş arasında 22 milyon 920 bin çocuk olduğunu açıkladı. Türkiye’nin yaş ortalaması 30.

Oldukça genç bir toplumuz!

Avrupa’nın Türkiye’de tek kıskandığı konu, gençliğimiz ve zeki çocuklarımız.

Türkiye bir zeki, akıllı çocuklar pınarı.

Dünyada birçok ülkeye, özellikle Avrupa’ya karşı çok genç bir toplumuz.

Gerçekten genç bir ülkeyiz

Ancak sorunlar var, çok büyük sorunlar var, hatta tehlikeler var, hem de çok ciddi!

Turkiye’nin karakteri genç, ruhu delikanlı, ancak tutumu ve icraatları yaşlı, demode, tutarsız, verimsiz.

Yarının aşırı rekabetçi dünyası için çocuklarımız adına dev bir adım atmakta gecikiyoruz.

Çok gecikiyoruz!

Bırakın eğitimde bir dev adım atmayı, eğitim seferberliğinden konuşmayı… Bilim, ilim, fen  içeren konular günlük konuşmalarımıza bile giremiyor, sosyal ve kültür gündemimizde bu maddeler yok!

Yabancı ülkelerin kasalarına her ay milyarlarca Dolar fatura olarak ödediğimiz telefon görüşmelerimizin bile yüzde doksanı geyik muhabbeti.

Türkiye ile ilgili yabancı şirketlerin tüketim pazar algoritması, gençlik üzerine kodlu

Şifre: Tüketim

Kullanıcı adı: Genç Türk Tüketicisi

Günlük yaşamımız, “Yabancının ürettiklerini  tüket, tüket, tüket ! “ile geçiyor.

Bir iki istisnanın dışında hiç bir icat, buluş, marka bizim değil.

Sütümüz, çayımız, yoğurdumuz  bile yabancı oldu.

Yazık!

Hadi ilimden bilimden vazgeçtik diyelim: Şimdi de son yıllarda yaşamımızda artan aşırı sosyal ayrışım, kültürler ve inançlar arası yükselen haset, çocuklarımızı kalıcı olarak etkiler mi acaba? diye kara kara düşünüyoruz.

Üstüne üstlük; medya, sinema, TV , sanat ve spor yaşamımızdaki lümpen, kabadayı, maço, dayakçı, intikamcı, intiharcı, iddiacı, iftiracı abartılı sunumlar, Türkiye’nin ananevi sanat ve kültür dokusunu yırtıyor, derinliğini alıyor, basitleştirir, ucuzlatıyor.

Büyüklerin geleneksel Anadolu hoşgörüsünü bir kenara atarak, günlük yaşamda bolca sergiledikleri kindar tutum, öfke, kibir, hatta küfür gibi yükselen toplumsal eğilimlerimiz, çocuklarımızın bu acımasız rekabet dünyasında yarın başka toplumların önünde eğilmelerini beraberinde getirecek diye korkuyorum.

Çocuklarımızın ihtiyacı olan özgüven duygusu zedeleniyor

Her yerde, her köşede yabancı dilde tabelalar, panolar, işaretler, markalar, yüksek katlı ruhsuz AVM’ler ..  Çocuklarımız ayağını topraktan kesen beton tarlaları… Evet bu yukarıda yazdıklarımın hepsinin toplamı, çocuklarımızın genç beyinlerinin bilinçaltında karmakarışık bir konsantrasyon ve oryantasyon kaybına yol açıyor.

Çocuklarımızın manevi açıdan ihtiyacı olan özgüven duygusu zedeleniyor. Özgüvensiz çocuklar kendilerini oldukları gibi sevemezler ve kendilerinde gördükleri eksikliklerden utanırlar. Özgüvensiz çocuk, kendini sık sık ‘yetersiz’ ve ‘değersiz’ hisseder. Pozitif  düşünemez, üretemez, icat ve icraat edemez.

Oysa UNICEF Çocuk Hakları Sözleşmesi, getirdiği haklar ve standartlarla “Nitelikli insanın” yetiştirilmesini temel hedef olarak belirlemiştir. Eğitim yoluyla yetişecek çocuk ve gençlerin kişisel ve sosyal varlık olarak her yönden yetişmeleri; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal açılardan nitelikli toplumun yaratılmasında etkilidir.

Çocuklarımızın 2000’li yılların ikinci on yılının sonunda bilİmin, ilmin, sporun ve sanatın okyanuslarında kulaç atmaları gerekiyordu. Ancak çok geride kaldık. Dünya eğitim yarışında evrensel standartlarda ilk yüze bile giremiyoruz. Çocuklarımızı halen dünya eğitim standartlarının çok altında sığ sularda yüzdürüyoruz.

Geleceğimiz çocuklarımız diyoruz, ancak tam tersi istikamette ilerliyoruz. Eğitimi bir anlık kenara bıraksak dahi, yanlış yatırımlar ve abartılı maliyetler yüzünden onların rızkını da , hakkını da şimdiden yiyoruz.

Onlara iyi bir gelecek yerine, okkalı borç bırakıyoruz

Ekonomik İşbirliği ve Kalkında Örgütü'nün (OECD) "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı" PISA raporlarına göz attığımızda, çocukların çoğunun aldığı eğitimin kalitesi yüksek değildir. İster PISA testleriyle, ister ulusal sınav sistemiyle veya işverenlerle akademisyenlerin bu alandaki değerlendirmeleriyle ölçülsün, eğitimde alınan sonuçların, genellikle tatmin edici olmaktan uzak olduğunu okuyoruz.

Aynı rapor şöyle devam ediyor:

Çocuklar arasında okul sevmenin görece yaygınlığına karşın, eğitim sistemi, çok seçmeli soruların ağırlıkta olduğu sınavlar, okulların aşırı kalabalık olması, çocuk merkezli bir yaklaşımın ve çocuk katılımının olmaması gibi olumsuzluklardan kurtulamamaktadır.

* Eğitimin ve eğitim ortamlarının kalitesi açısından bir yerden diğerine ve okuldan okula büyük eşitsizlikler görülmektedir. Ailelerin kendi ceplerinden yaptıkları masraflar yüksektir ve bu da daha yüksek gelir grubuna mensup ailelerin çocuklarını avantajlı kılmaktadır. Bu arada, ilköğretim kurumlarının tümünde kalitenin izlenmesine ve sağlanmasına yönelik mevcut politikaların geliştirilerek devam etmesi ve ortaöğretimi de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.

* Çok sayıda engelli çocuğun, bu konuda geliştirilen politikalara rağmen, kaliteli eğitim hakkından yararlanamadığı gözlemlenmektedir.

Eğer gelecek çocuklarda ise, o zaman bir total dönüşüm politikası ile kaynaklarımızın en önemli bölümünü eğitime ve gençliğin gelişimine aktarmalıyız.

Gerçek ekonomi, eğitilmiş gençler ile kurulur

Çok renkli, çok sesli, çok duyarlı, hassas, icraatcı, icatçı, üretken ve verimli bir toplum olmak için kendimizi zorlamalıyız.

Gerçek ekonomi, eğitilmiş gençler ile kurulur. Kalıcı, etkili ve güvenilir milli savunmanın temel direkleri okuyan, anlayan, düşünen, bulan, icat eden çocukların enerjisinde saklıdır.

Yirmi, otuz yıl sonra hangimiz hayattayız, hangi duraktayız, hangi makamdayız?

Her şey geçici, baki olan tek şey Türkiye’nin geleceği

Çocuklarımızın geleceğine, Türkiye’nin yarınlarının kumandanlarına saygı  duyalım, destekleyelim, sahiplenenim ve eğitimi/gelişimi;  7/24 gündemin birinci sırasında tutalım.

Toplumumuzda haysiyet, hakkaniyet nişanı taşıyan şahsiyetler ordusu yaratalım.

Yarın, 23 Nisan… Derin düşünelim.

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.