Otellerin lezzet ve hijyen standartları, bölgenin referans noktasıdır

Türkiye ve Kıbrıs’taki otellerde uzun yıllar baş şef olarak görev yapmasının ardından kariyerine ABD’de devam eden Onur Karaçay, Türk mutfağına ilişkin değerlendirmelerini paylaşırken, gastronominin hem otellerin hem de bölgelerin referans noktası olduğunu açıkladı. Gastronominin tutkuyla başlayıp disiplinle devam ettiğinin altını çizdi.

16/05/2025 12:18
Otellerin lezzet ve hijyen standartları, bölgenin referans noktasıdır

Türkiye, turist sayısında dünyada 5. sıraya yükselirken, turizm gelirlerinde de 7. sıradaki pozisyonunu korumaya devam ediyor. 2 milyonun üzerinde istihdam yaratan sektördeki başat rolü üstlenen oteller ise başarılı şefleriyle konuklarına lezzet bir yolculuğuna çıkarmanın ötesine geçerek kültürümüzün uluslararası çapta temsil edilmesini sağlıyor.

Kıbrıs’taki Merit Otelleri zincirinde baş şef olarak görev yaptığı yıllarda tüm mutfak operasyonlarını yöneten ve kariyerine New Jersey’nin Morristown kentindeki The Address Greek & Mediterranean Restaurant’ın mutfağında devam eden Şef Onur Karaçay, Türk mutfağına ilişkin değerlendirmelerini paylaşırken, gastronominin hem otellerin hem de bölgelerin referans noktası olduğunu açıkladı.

Türk mutfağı sadece lezzet değil, köklü bir kültürün sofraya yansımasıdır

The Address Greek & Mediterranean Restaurant’ın mutfağında Ege ve Akdeniz tatlarını çağdaş dokunuşlarla harmanlayarak şehrin gastronomi sahnesine yeni bir soluk getiren Şef Onur Karaçay, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: “Türk mutfağı sadece lezzet değil, köklü bir kültürün sofraya yansımasıdır. Yurt dışında görev yaptığım her mutfakta Türk mutfağını tanıtmak benim için bir sorumluluk olduğu kadar, gurur kaynağı da oldu.

Menümüze Ege ve Akdeniz dokunuşlarıyla birlikte Türk mutfağından seçkin tatları da ekleyerek misafirlerimize hem tanıdık hem de keşif dolu bir deneyim sunuyoruz. Türk mutfağı dünya sahnesinde daha fazla yer alması gerekiyor. Çünkü Türkiye, çeşitlilik, derinlik ve sağlıkla bütünleşmiş yapısı sayesinde evrensel bir potansiyele sahip.”

Türk mutfağında global damak zevkine hitap eden bir hibritleşme süreci görüyorum

Her tabakta Türkiye'nin bir sesine ya da rengine dair iz bırakmaya çalıştığını söyleyen Şef Onur Karaçay, “Türk mutfağının geleceğinde hem geleneksel köklerle bağını koruyan hem de global damak zevkine hitap eden bir hibritleşme süreci görüyorum. Artık sadece ne pişirildiği değil, nasıl anlatıldığı, hangi hikayeyle servis edildiği ve hangi teknikle sunulduğu daha fazla önem taşıyor.

Bu da menülerin sadece yemek listesi olmaktan çıkıp, gastronomik anlatılar haline gelmesini sağlıyor. Otel restoranları bu evrimde çok önemli birer sahne. Çünkü hem uluslararası misafir kitlesine hitap ediyorlar hem de mutfaklarında büyük bir organizasyon gücü var” diyerek sözlerine şunları ekledi:

“Söz konusu evrimi, hem geleneksel reçeteleri koruyarak hem de onları çağdaş tekniklerle yeniden inşa ederek desteklemeyi hedefliyorum. Örneğin ABD’deki restoranımızda Türk mutfağından esinlenen ama yerel ürünleri de kullanan mevsimsel menüler hazırlıyoruz. Böylece mutfağımızı, olduğu gibi taşımaktan çok, onu evrensel bir dile çevirmeye çalışıyorum. Ancak elbette mutfak sanatlarının sürdürülebilir bir başarıya ulaşması için yemek pişirmenin haricinde dinamik bir organisyonel kültürün oluşturulması gerekiyor.”

Otellerin lezzet ve hijyen standartları, bölgenin referans noktası oluyor

Kıbrıs’taki Merit Otelleri zincirinde baş şef olarak görev yaptığı yıllarda binlerce yatak kapasiteli bu lüks grubun tüm mutfak operasyonlarını yöneten Şef Onur Karaçay, kurduğu gıda güvenliği laboratuvarı, geliştirdiği personel eğitim programları ve çikolata‑dondurma atölyeleriyle otellerin lezzet ve hijyen standartlarını bölgenin referans noktası haline getirdi. Özgün menü konseptleri sayesinde hem mutfak kültürüne yenilik kattı hem de zincire önemli maliyet avantajı kazandırdı.

Gastronomi odaklı bu hususların bir destinasyonu sadece ziyaret edilecek değil, deneyimlenecek bir referans noktasına dönüştürdüğünün altını çizen Şef Onur Karaçay, şu ifadeleri kullandı:

“Bugün dünya turizmi sadece gezip görmekle sınırlı değil. Misafirler artık bulundukları yerin ruhunu tatmak, kültürünü deneyimlemek istiyor. Bu noktada otellerin düzenlediği şef buluşmaları, tematik akşam yemekleri, yöresel tadım günleri ya da interaktif mutfak atölyeleri gibi etkinlikler, klasik konaklamanın ötesine geçen bir deneyim sunuyor. Böyle etkinlikler, gastronomiyi bölgesel bir çekim merkezine dönüştürüyor. Özellikle gurme turistler için destinasyon seçiminde bu tür deneyimlerin büyük rol oynadığını görüyoruz.

Bir otelde yalnızca konaklamıyor, o bölgeye dair otantik lezzetleri tanıyor, yerel şeflerle birebir temas kurabiliyor, hatta tariflerin hikayelerine şahitlik ediyor. Bu da bölgenin kültürel zenginliğini gastronomi aracılığıyla görünür kılıyor. Örneğin Kıbrıs’ta görev yaptığım dönemde organize ettiğimiz "Anadolu Lezzetleri Haftası" gibi etkinliklerle yalnızca otel doluluklarını artırmakla kalmadık; aynı zamanda destinasyonun marka değerine katkıda bulunduk.”


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.