Otel binası yapmak değil içini döşemek önemli

Turizmci olmaya nasıl karar verdiniz? Kariyer hayatınızın ilk dönemlerinde kadın olarak zorluklar yaşadınız mı?

Benim inandığım her mesleğin kendine göre bir karakteri olduğudur. Ben insanlara çok açığım, insanları çok seviyorum, evimde her zaman misafir kabul etmeyi çok seviyorum. Onun için turizmci olmaya karar verdim. Ne iş yaparsan yap, bir iş yapmaya başlarken muhakkak ki çok sıkıntıları olabilir. Bunun kadınlık veya erkek olmakla bir alakası yok. Çok çalışmak gerekiyor.

Antalya’da başlayan hayatınız İstanbul’da devam etti, bu iki şehrin kariyerinize etkileri neler oldu?

Bana göre iş hayatında İstanbul veya Antalya diye bir şey yoktur. Ben çalıştığım otellerde hep otelin içinde yaşadım. Dolayısı ile benim için şehir değil yaptığım iş önemlidir. Antalya’da ‘kitle’ turizmine hitap ediyordum, şimdi ‘butik’ turizme hitap ediyorum. Yani özel, seçilmiş, ‘celebrity’lere hizmet veriyorum.

Otelinizin yönetimi konusunda yaptığınız ve diğer otellere tavsiye edeceğiniz yönetim tüyoları nelerdir?

Ben dünyayı çok gezen bir insan olduğum için oteller hakkında da çok fazla bilgiye sahibim. Bu bilgi birikimimi kendi otelime yansıtıyorum. Türkiye’de en büyük eksiğimiz lisan. Lisan bilen çalışanlar az olduğu için bu konuda çok geri kalıyoruz. Dünyadaki sayılı otellerin arasında sıralanıyorum, ama konu servis olduğunda, geri kalıyorum. Böyle bir otelde her personelin lisan bilmesi gerektiğine inanıyorum. Hâlbuki Türkiye’de lisan bilen insan az olduğu için lisan bilen kişiler kendilerini başka yönlerde değerlendirmeye çalışıyor. Bir de ne yazık ki insanlar karakterlerine göre meslek seçemiyorlar. Hayat onlara nasıl bir iş ortamı yaratıyorsa orda çalışıyorlar. Bu işlerini belki seviyor, belki sevmiyor, ama yapmak zorunda oluyorlar. Ama hakikaten turizmi seven, insan seven ve lisan bilen kişilerin turizmde çalışmasını tavsiye ederim.

KENDİMİ EN ÜST NOKTADA GÖRÜYORUM

Turizmde kendinizi nerede görüyorsunuz, gelecek hedefleriniz neler?

Turizmde kendimi en üst noktada görüyorum. Çünkü her meslekte olduğu gibi bu meslekte de çok okumak, çok yaşamak, çok görmek lazım. Ben de hiç durmamacasına gezip, dolaşarak bütün yenilikleri kendi otelime taşıyorum.

İstanbul’daki turizm gelişerek devam ediyor, İstanbul’daki yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haklısınız, İstanbul’da son dönemlerde müthiş bir yatırım artışı var. Ancak yatırım olması yetmiyor. İçini de ‘döşememiz’ gerekiyor. ‘Döşemek’ derken insanları yetiştirmemiz, servisi öğretmemiz gerekiyor. İnsana muameleyi öğretmemiz gerekiyor. Turizmde öğrenilen ilk cümle “Bütün ‘hayır’lar ‘evet’le söylenir”. Bunu karakterimize işlememiz lazım. Ben her zaman şunu söylerim. Kan göremeyen doktor olamaz, insan sevmeyen otelci olamaz.

UZAY YOLCULUĞUNDAN SONRA TURİZME BAKIŞ AÇIM DEĞİŞEBİLİR

Bir yatırımcı olarak turizmin en korkutucu yanı sizce nedir?

Yukarıda da anlattığım gibi en korkutucu yanı binayı yapmak değil içini döşeyebilmek.

İstanbul dışında da yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?

İstanbul dışında, daha doğrusu Türkiye dışında bir yatırım yapmayı her zaman hayal ediyorum, her zaman düşünüyorum. Ama bunu yapabilmem için benim otelim kadar değerli bir yerin bulunması gerektiğini düşünüyorum. Fransa Limoges’da eski bir şatoyu Les Ottomans’ın bir şubesi haline getirmek her zaman hayalimde var. Bu konuda Fransa’dan haber bekliyorum.

Uzay yolculuğunu ne zaman gerçekleştireceksiniz, neler hissediyorsunuz?

Uzay yolculuğu 2015 sonbaharında gerçekleşecek. Heyecanla o günün gelmesini bekliyorum.

Uzay yolculuğuna çıktıktan sonra gelecek planlarınız değişir mi?

Evet, o yolculuktan sonra hayallerim değişebilir, başka türlü düşünmeye başlayabilirim. Bu da turizm ve gelecek yatırımlarım ile ilgili fikirlerimi etkileyebilir. ( GM Dergisi)