Koronalı günlerde, antik dönemden bir salgın hikayesi

Dünyamızı saran salgın hastalık nedeniyle, evde karantina altında yaşadığımız günler sonunda, ilk fırsatta gitmeyi düşündüğüm Hititler'in başkenti Boğazköy hakkında bilgi derlemek için kitap okumakla vakit geçirirken, ilginç bilgilere rastladım.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 09/04/2020 21:48
Koronalı günlerde, antik dönemden bir salgın hikayesi

Dünyamızı saran salgın hastalık nedeniyle, evde karantina altında yaşadığımız günler sonunda, ilk fırsatta gitmeyi düşündüğüm Hititler'in başkenti Boğazköy hakkında bilgi derlemek için kitap okumakla vakit geçirirken, Hitit tabletlerinde yaşanan ve 20 yıl süren salgın hastalığın nedenleri ile şiddetini anlatan satırlara rastladım.

Antik dönemde Mısır Firavunu Tutankamon genç yaşta ölür. Dul Mısır kraliçesi, Hitit Kralı 1.Suppullima’ya (M.Ö.1380-1340) bir mektup gönderir. Kraliçe, ’Kocam öldü, benim oğlum yok. Hizmetkarlarımdan biriyle evlenmek istemiyorum. Duydum ki, sende oğul çokmuş, birini gönder, evleneyim, soylu biri Mısır kralı olsun' der mektubunda.

Mısırlı savaş tutsaklarından kaynaklanan salgın

Hitit kralı kuşkulanır, isteğin gerçek olup olmadığını araştırmaları için, adamlarını gönderir. Bu arada kraliçe sitem dolu bir mektup daha gönderir ve isteğini yeniler. Suppullima oğullarından Zannanza’yı gönderir. Ancak oğlan Mısır’a gittiğinde iktidar değimiştir. Oğlanı öldürürler. Bunun üzerine Suppulima Mısır’a savaş açar, savaştan sonra Mısır’dan çok sayıda tutsakla döner.

Suppullima’dan sonra M.Ö 1339’da kral olan II.Mursili döneminde Mısır'dan getirilen tutsaklar arasında patlayan salgın hastalık büyür ve  20 yıl sürer. Bunun üzerine Arrina’daki (Alacahöyük) tapınağa giden kral Mursili; ülkesinde çok sayıda insanın bu hastalıktan öldüğünü, başladığından bu yana yirmi yıl olduğunu, çok acı çektiğini, tanrılara ekmek ve içki sunanların sayısının da azaldığını, böyle giderse kimse kalmayacağını, içindeki korkuyu

Doğu-Batı arasında köprü olan Anadolu, gelenlerin getirdikleri hastalıkların da buluşma  yeri olmuş

atamadığını, kendisinin bunaldığını, Fırtına tanrısına  ‘Biliyorum bize kızdınız. Tuthalya’nın ölümünden beni sorumlu tutmayın, onun genç yaşta ölümünden babam sorumlu, ben değilim. Ama tamam onun suçunu da üstleniyorum, uzun süre kurban kesemedim, kabul ediyorum, uzaklaştır bu salgın hastalığı, Mala (Fırat) ırmağına kurban kesmeye gidebileyim... Rüyamda bana ne yapacağımı söyleyin yapacağım... yalvarıyorum’ şeklinde dua eder.

Doğu-Batı arasında köprü olan Anadolu, tarih boyunca, ticaretin döndüğü, birçok kervan yolunun kesiştiği bir noktada, her türden mal alışverişinin yapıldığı, tüccarların, her ırktan, kültürden insanın buluştuğu yer olmakla kalmamış; kuzey ve güneyden de gelen birçok göçlere ve binlerce askerin olduğu ordular tarafından saldırıya uğramış, aynı zamanda gelenlerin getirdikleri hastalıkların da buluşma  yeri olmuş.

Hittit Kralı'nı bunaltan salgın hastalığın akibeti hakkında bilgi yok

Hittit Kralı'nı bunaltan salgın hastalığın akibeti hakkında tabletlerde herhangi bir bilginin yer almadığı Anadolumuzda,  adı konulamamış salgın hastalıklar ile veba, verem gibi hastalıklar çok sayıda insanın canını almış, ama daha çok yerelde kalmış, hastalığa yakalanmayanlar yaşadıkları şehirleri terk etmişler. Antik kentlerimizin terk edilme ya da çöküş nedenleri arasında işgal ve depremler nedeniyle uğranılan yıkım ile hüküm süren kuraklık yanında yaşanılan salgın hastalıklar olduğunu tarihçiler yazar.

Yıllar içerisinde, gelişen teknoloji sayesinde, kara, deniz ve hava ulaşımının getirdiği sürat, yaya, at, deve gibi binek hayvanlarla yapılan aylar süren yolculukları bir kaç güne, bir kaç saate indirmekle kalmıyor, salgın bir hastalığın birkaç saatlik uçak yolculuğu yapan biri tarafından dünyamızın bir ucundan öbur ucuna taşınmasına neden oluyor. Birçok hastalığın tedavisinde ileri medikal teknoloji başarılı olmuşken, karşı karşıya olduğumuz salgına derman olacak ilaç üzerinde aylardır çalışmalarını sürdürülüyor.

Avrupalılar'ın, bu krize rağmen ‘Yılın en güzel günleri’ diye niteledikleri tatil günlerinden vazgeçeceklerini zannetmiyorum

Alışılmışın dışında çok farklı bir kriz, corona-19 virüsü nedeniyle, sınırların kapandığı uçak seferlerinin yapılmadığı, her ülkenin içine kapandığı ve  çalışma yaşamının hemen hemen durduğu, insanların evlere kapanmak zorunda kaldığı günleri yaşıyoruz.

İlaç bulundu müjdesi ile beraber, kendimizi evden dışarıya, özlediğimiz kafeterya sohbetlerine, doğaya atacağız, ama tatil deyince, uçakla seyahatler pahalılaşacağından herkesin kendi ülkesini tercih edeceği günleri yaşayacakmışız gibi görünüyor.

İç turizm ağırlıklı bir turizm sezonu yaşanacağı genel olarak kabul görse de, geçmişte yaşanan hiçbir krizin  tatil yapmaktan vazgeçiremediği Avrupalılar'ın, bu krize rağmen ‘Yılın en güzel günleri’ diye niteledikleri tatil günlerinden, güneşe, yemyeşil doğaya, mavi deniz ve kumsala koşmaktan vazgeçmeyeceklerini düşünüyorum.

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.