KIYIDAN KÖŞEDEN...

Hatice Arısoy Hatice Arısoy 31/12/2019 23:40
İlk kez bir köşede yazmanın heyecanını yaşıyorum. Sürç-i lisanda bulunursam affola…

Ömür; yazmak, okumak, öğrenmek, öğretmekle geçiyor. Her sabah uyandığımda içimdeki bilgi bahçesini sulamak, beslemek için neler yapabileceğimi düşünüyorum. Bizim nesil eliyle yazsın, gazetesini-kitabını dokunarak okusun, matbaa kokusunu içine çeksin ister.  Ekmek-aş gibidir okumak yazmak.

Yaşarken kıyıda köşede biriktirdiklerimi sizlerle paylaşmaktan mutlu olacağım. Okuduğum kitaplar, tattığım lezzetler, yaptığım yemekler,  gezip gördüğüm köşeler, toplumun sorunları, sanatsal etkinlikler vb. ilgi alanıma giriyor.

Sadece kendi bahçesine gül diken değil, insanlığın ortak bahçesine de gül dikenlerden olabilmek için çabalayanlardanım.

İnsan ilişkilerinde; 1 ile 1’i toplarsak 2 eder değil, 1 ile 1’i yan yana koyarsak 11 eder, 3 tane 1’i yan yana koyarsak 111 eder diye düşünenlerdenim. Bilgilerimizi paylaşarak, el ele vererek daha da güçleneceğimize inanıyorum.

Bana verilen 1 gün, 24 saat, 1440 dakika, 86400 saniyenin bir anını ziyan etmeden hakkını vermeye gayret ediyorum. Günlük yaşam kredimi ertesi güne devretmemin mümkünü yok. Zira uçup gidiyor zaman. Arttıramayız zamanı, yalnız hakkını verebilirsek kazançlı olacağız.

“Tanışmak” kavramını önemsiyorum. Ne kadar tanışırsan o kadar değerli, kaliteli yaşanacağına inanıyorum.

Tanışmak gerekiyor:

Evrenle tanışmak
Kendimizle tanışmak
Yakın çevremizle tanışmak
Dünyadaki insanlarla
Aynadaki görüntünle
Çocuğunla tanışmak
Eşinle tanışmak
Komşunla tanışmak…

Tanışmak için ne yapacağız? Bunun için önce çaba sarf etmek, istemek icap ediyor - ne de olsa istemek başarmanın yarısı. Sanat etkinliklerini izlemek, kitap okumak, gezmek görmekse başka dünyalarla tanışmanın diğer yolları.  

Ömür kısa, sadece yaşayarak, yaparak öğrenemiyoruz. Yaşanmışlıklardan, tecrübelerden yararlanmak lazım. Bu ise ancak duyguları paylaşmakla mümkün.

Her ne yapıyorsak içine duygularımızı katmamız gerekiyor. Tıpkı köprüdeki dilenci gibi.

Köprünün başında dilenen birine, yoldan geçen ressam günlük topladığı paranın ne kadar olduğunu sorar:

-  “1-2 dolar” der.

Ressam boynundaki asılı levhayı ister ve yazar. Tekrar boynuna asar.

-  “Bir ay sonra gelip soracağım” der ve uzaklaşır gider.

Bir ay sonra gelir ve sorar:

-  “Ah beyim, sizden sonra gelirim o kadar arttı ki, çok merak ediyorum, ne yazdınız?”
-  “Önceden boynunda DOĞUŞTAN KÖR yazıyordu. Ben BAHAR GELDİ, GÖREMEYECEĞİM yazdım” der.  

Duygulara ve kalbe hitap eden ifadeler her zaman kazanır. Ben de bu güzel bahar gününde sizlerin kalbine hitap edebildiysem mutlu addedeceğim kendimi. Gelecek yazılarda buluşmak dileğiyle…


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.