Kastamonu’yu 2 Saatte Gezmek...

Ankara’dan Karadeniz sahillerine gitmek için Kalecik, Çankırı’yı geçip akşamın ilerleyen saatlerinde Ilgaz dağlarını karanlıkta aşıp Kastamonu'ya ulaşıyoruz. Önce nehir tarafından bölünmüş şehirde merkeze doğru giderken Yol kenarında ışıl ışıl kalabalık bir restoran önünde duruyoruz.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Kastamonu’yu 2 Saatte Gezmek...

ADİL ÇULHAOĞLU

'Karabiber' adlı restoranda kendimiz bir köşe buluyoruz. Afyon’dan üniversite öğrenimi için gelen garsondan menüler hakkında bilgi aldıktan sonra şehrin ortasında boydan boya akan nehrin Karaçomak Çayı adını taşıdığını öğreniyorum. Müdavimler arasında Üniversiteli gençlerin çoğunlukta olduğu 2 katlı restoranın çalışanlarının da çoğunluğu üniversiteli gençlerin olduğu fark ediyorum. Yemekten sonra konaklamak için yakındaki Öğretmenevinde kendimize yer buluyoruz. Yeni restore edilmiş bakımlı ve temiz bir yer. Sabah kahvaltısından sonra Karaçomak Çayının iki yakasına kurulu Kastamonu’nun dar sokaklarına dalıyor; Konaklar arasında yol alıyoruz. Komşusunun güneşini, gölgesini, manzarasını engellemeyecek şekilde inşa edilen konakların her birinin ön cepheleri farklı bir mimari özelliğe sahip.

Adını yer aldığı mahalleye veren İsmail Bey Külliyesine varıyoruz. Şehinşah kayası üzerinde 1443-1461 tarihlerinde inşa edilmiş, Camii, Medrese, Deve Hanı, Türbe yer alıyor şehri tepeden gören bu alanda. Zaviyeli camiler grubunda, mermer işçiliği Beylikler dönemi sanatının en önemli örneklerinden olan ve T planlı camii, temel atılmadan 1454 tarihinde yapıldığı için 'temelsiz camii olarak da biliniyormuş. Misafirhane ise 1514'de Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış. İsmail Bey için yaptırılan Türbede İsmail Bey gömülmemiş, ailesinden şahısların gömülü olduğu 10 sanduka var.

Külliyedeki Dev Hanının özelliği ise hana girilen ilk kapının yüksek diğer kapının ise daha alçak olması. Yükleriyle ilk kapıdan giriş yapan develer bu kapıdan geçemezlerse develere fazla mal yüklendiği gerekçesiyle sahiplerine ceza kesiliyormuş. Dönemin Tahran, Buhara Semerkant arasında ticaret yapanlar için önemli bir ticaret merkezi imiş. Hamam bugün Külliyenin önünden geçen yolun öbür tarafında bulunuyor. Külliyenin yapımında çalışan işçiler için yaptırılmış. Külliyedeki hamam, Han, Medrese yapıları restore edilmiş bu alan, bugün Kastamonu Taş Baskı Kumaşların yapıldığı ve çeşitli hediyelik eşyaların da satıldığı büyüklü küçüklü dükkânların yer aldığı yeşillikler ve çiçekler arasında Kastamonu'yu ziyaret edenlerin uğrak yerlerinden olmuş. Şehrin hemen hemen tamamı buradan görülebiliyor.

Kastamonu’nun yeni bölümü daha çok Vilayet Binasının bulunduğu tarafta yer alan yeni yapılardan anlaşılıyor. M.S.2.yüzyılda Komanoslar tarafında yapılmış, bugün iç kalesi ayakta olan Kalesi ve Saat kulesiyle vadinin iki yakasına yayılan ormanlarla çevrili şehri görüyoruz.

Adının Bizans dönemindeki Castamon'dan geldiği kabul edilen Kastamonu’nun tarihi paleolitik dönemden kesintisiz bir şekilde devam ediyor, ilk yerleşenleri iseM.Ö2.bin yılda Pala ve Tummana kavimleri. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılardan sonra 1211 yılında Anadolu Selçuklu Devletine bağlı Emir Hüsameddin Çoban Bey tarafından alınmasıyla yörede Türk hakimiyeti başlamış.1295 yılında Şemsettin Yaman Çandar Bey tarafından kurulan Çandaroğlu Beyliği’nin son Beyi İsmail Bey zamanında en güçlü parlak dönemini yaşayan Kastamonu, 1461'de Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmasıyla batıda İzmit, Doğuda Samsun, Güneyde Kalecik'e kadar alanı kaplayan Sancak olur. Fatih Sultan Mehmet 2 in kardeşi Cem Sultan Kastamonu'da Valilik yapmış.

İsmail Bey Külliyesi'nden el sanatları çarşısından taş basma kumaşlardan yapılma ürünlerden aldıktan sonra eski şehir içinde turumuza devam ediyoruz. Yılanlı camii ve Külliyesi etkileyici. Kapının sağ tarafında sonradan konulduğu anlaşılan lahit parçasının üzerindeki motifin yılana benzetilmesinden dolayı bu ad verilmiş. 18.yüzyılda 'de çıkan yangında sadece Taç Kapısı orijinal olarak günümüze ulaşan Abdullah Veli Türbesi ve Yılanlı Camii Külliyesi 1237 inşa edilmiş. Aşirefendihan ve bugün otel olarak kullanılan 1443-1461 yılları dönemin önemli bir ticaret merkezi Kurşunlu Han tarihi dokuyu yansıtıyor.

Cumhuriyet Meydanı, Atatürk ve Şerife Bacı Anıtı ve tarihi Hükümet binası ile şehrin en büyük alanı. Milli Mücadelede ordunun silah ve cephane ihtiyacının İstanbul, İnebolu, Ankara arasında nakledildiği güzergâhın güvenliğini sağlayan Kastamonu’nun en fazla şehit verdiğini öğreniyoruz. Şerife Bacı ve şehitlerimize şükran duygularımızı sunuyoruz. Meşhur Çanakkale Türküsünün de bir Kastamonu Türküsü olduğu söylenir.

Yeniden Cumhuriyet meydanından ayrılıp çarşıya dönüyoruz. Yöresel yemeklerden olan Tirid’in yapılışını bir süre tadına bakmayı dönüşümüze saklayarak seyrediyoruz. Kastamonu pastırması ile pide yaptırmak, kuzu çevirmesini tatmak ve çekme helvanın imalatını izleyerek ilk elden satın almak gibi ayrıcalıklar daha çok zamana ihtiyaç var.

Sinop için yola çıkmadan önce Kastamonu sarımsağından almadan edemiyoruz. Kastamonu’da göremediğimiz zenginlikler için daha uzun süre kalmak üzere yeniden gelmeye karar veriyoruz Taşköprü’ye doğru yol alırken…

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.