HAMAMÖNÜ VE HAMAMARKASI…

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40


ANKARA’NIN KENTSEL TURİZM MERKEZİ
Üniversiteli günlerimi geçirdiğim Hacettepe Üniversitesi Merkez Yerleşkesinin bulunduğu yerlere geçenlerde yolum düşünce, kaldığımız yurdun önünden Hamamönü’ne çıkan daracık yoldan ilerlerken 76'daki her an yıkılacakmış hissi veren görünüme sahi ahşap-kerpiç-taş-tuğladan yapılma, kiremit çatılı binalardan eser kalmadığını gördüm. Binalar restore edilerek yenilenmiş, her binada kafeterya ya da lokantalar açılmış, bizim sokak ve civarındaki sokaklar trafiğe kapatılmış, her yer dolu canlı, müzik sesleri ile adeta bitmeyen bir festival havası hakim olmuş çevreye. Tek katlı evlerden geniş bahçeli konaklar arasında gezinirken, eskinin binalarının yeniden hayat bulmasının verdiği bir sevincini hissetmek mümkündü.

Yurtta haftada bir kaç gün, bir kaç saat sıcak su bulabildiğimiz, kaloriferlerin az yakıldığı günlerde, Hamamönü’ndeki hamamlara karanlık sokakları geçerek gitmekten başka çaremiz olmazdı. Hacettepe Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Evi, Talat Paşa Bulvarı arasında kalan bölgede bulvara çıkan meydana kadar bir iki kıraathane, birkaç lokanta vardı. Hamamdan çıkıp soğuk günlerde çay içip sobalarının etrafında ısınabildiğimiz kıraathanelerde vakit geçirip sohbet ederdik. Bir de kredileri bankadan yeni aldıysak, kendimize ziyafet çekerdik lokantanın birinde.

Öğrenciliğimizde gittiğimiz lokantalar gitmiş, şık restoran ve kafeler gelmiş, sobasının etrafında toplandığımız kıraathane büyümüş, sobanın yerini kalorifer peteklerinin bıraktığı bir kafeterya havasına sahip yer haline gelmiş ama eski çayının lezzetini hala koruyor. Restore edilmiş geniş bahçeli konaklar simit kafeterya ya da lüks lokantalara dönüşmüş. Her kesimden insanların arasında beyaz önlükleriyle Hacettepe Hastanesinin doktor ve asistanlarının sayısının oldukça fazla olduğu hemen fark ediliyor.

Tarihi Karaca Bey Hamamı ve Hamamarkası olarak adlandırılan bölge, Ulucanlardaki konaklar ve evler restore edilmiş, Kaleye doğru olan meydanlar aslına uygun olarak yenilenen haliyle başkalaşmış, Ankara Somut Olmayan Miras Müzesi açılmış, bölge cazibe merkezi olmuş. Dükkânlar açılmış, kimi el sanatları ürünleri satarken, özellikle Sanat Sokağında sanatçılar buluşur olmuş, küçük sanat galerileri açılmış, aralarından geçerken bir kısmından da müzik sesleri yükseliyor. Halılar, kilimler, rengârenk kumaşlar, her türden hediyelik eşya satan dükkânlar tarihsel canlılığı yeniden getirmiş.

Ankara Kalesi ile beraber, Hamamönü, Ulucanlar, Hacı Bayram Camii ve çevresindeki eski evler ve konakların restore edilmesiyle, modern Başkentimizin turizm cazibesini oldukça artırmış görünüyor. Altındağ Belediyesince yürütülen bu Sokak Sağlıklaştırma ve Tescilli Yapıların Restorasyonu çalışmaları uluslararası alanda ses getirmiştir.

2011 yılında Avrupa Seçkin Turistik Destinasyon Ödülü’nü (EDEN) Brüksel’de almış, 2012 yılında ise Turizm Oscar’ı olarak kabul edilen Altın Elma Ödülü benim de üyesi olduğum Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FİJET) tarafından Hamamönü Projesini yürüten Altındağ Belediyesine verilmiş.

Ankara'nın merkezi yerlerinden, Çankaya, Kızılay, Emek- Bahçeli'den Dikimevi-Hamamönü-Ulucanlar-Samanpazarı-Kale-Hacı Bayram Camii -Augustus Mabedi ve Ulus' a ulaşacak bu hatta işleyecek toplu ulaşım sisteminin işletmeye başlanmasıyla, Ankaralılar ve yerli ve yabancı turistler bu bölgeye rahatlıkla gelebilecektir.

Böylelikle yeni restore edilen tarihi mekanların olduğu bu bölge batı kentlerinde gördüğümüz “Kentsel Turizm Merkezi” olma kimliği de kazanarak aynı zamanda yürüyerek dolaşılabilen kentler çizgisinde Ankara’ya farklı bir nitelik kazandıracaktır.
Hamamönü ve Eski Cezaevine kadar uzanan Hamamarkası aynı zamanda daha önceki yazılarımda önerdiğim, kentsel turizm merkezi kavramıyla da uyumlu bir yapılanma olan  “INFO-KÜLTÜR CAFE” modelinin başlangıcı için de uygun mekanların bulunabileceği yerler olarak görülüyor.

Uluslararası yayınlarda Ahmet Hamdi Tanpınar'ın “birçok devirde Anadolu'nun kaderini değiştiren bir şehir “ olarak tanımladığı Ankara ve Hamamönü’ nün Başkentin kimliğini yansıtan izler taşıdığı bu nedenle de EDEN (Avrupalı Seçkin Destinasyonlar) ödülünden sonra FIJET tarafından verilen ALTIN ELMA ödülünü de hak ettiğini düşünüyorum.
 “Eski Ankara’yı Yürüyerek Dolaşım Noktası ” ve “İnfo-Kültür Cafe” uygulamalarının uluslararası iki ödülden fazlasını da hak eden Altındağ’a ve Ankara’ya yenilerini kazandırabilecek kültürel bir gelişim olarak yorumluyorum.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.