Ha deyince marka olunmuyor

Marka, güven demek. O güven de kaliteyle sağlanır. Kalite de eğitimli ve iyi maaş alan personelle. Sözüm, markasını hiçbir denetim gözetmeksizin pazara çıkaranlara..

İhsan Türkus İhsan Türkus 15/09/2019 22:40
Ha deyince marka olunmuyor

Havaalanından taksiye bindik...

Gideceğimiz oteli söyledik, şöföre...

Yola koyulduk..

Keyifli bir sohbetten sonra kapısındaydık, kalacağımız otelin...

Ücreti ödedikten sonra indik arabadan.

Biraz bekledik, hani birileri görür de gelip bagajlarımıza yardımcı olur diye..

Bu arada şöför indirmişti bile valizlerimizi..

Teşekkür edip, valizlerimizle otelin kapısından içeri girdik...

Resepsiyona yöneldik...

Deskte yaklaşık 5-6 kişi var...

Karşımızda genç bir resepsiyonist, elinde telefon, "308, 402  check-out, minibar kontrol" diye bağırıyor...

Önümüzde bir konuk, "Faturamı alabilir miyim" diyor...

Koca lobiye bakıyorum, her yer mermer,

ancak resepsiyondaki delikanlıdan başka bir tek personel yok, yardımcı olabilecek...

Derken asansörlerin birinin kapısı açılıyor ve 3-4 valizle birlikte, kıyafetinden anlaşıldığı kadarıyla belboy görünüyor...

" 308" diye bağırıyor, " minibarda 1 su , 1 kola....

"Ok.. diyor, resepsiyonist...

Anladığım kadarıyla beklememiz gerek..

O yüzden geri çekilip, koltuklara yönelip, bekliyoruz..

Bu arada seyrediyorum..

Tek başına bir resepsiyonist ve bir belboy yaklaşık 7-8 odanın otelden çıkışını yapmak için uğraşıyor...

Bu arada bizim gibi, birkaç kişi daha valizleriyle birlikte otele gelip, yanımızdaki koltuklara sığınıyor...

Yaklaşık 180 odalı otelde 1  belboy ve 1 resepsiyonistle iş görmeğe çalışan dünyaca ünlü bu marka oteli haliyle sorgulamaya başlıyoruz...

Saat yaklaşık 11 30...

Hani erken de değil..

Anadolu' nun bu güzel kentinde, hem de marka bir otele gelip, henüz "hoş geldiniz" sözünü duyamamak,

epey burkuyor içimizi...

Derken, bir boşluk yakalayıp, deske yöneliyorum...

Henüz telefonu elinden bırakmış değil...

"Bilmem kim beyin odasına bir portakal suyu, bir kahve, çok çabuk" diyor, ve şükür kapatıyor telefonu...

Ne şanslıyım...

Bana dönüp "Nasıl yardımcı olabilirim"

diyor...

"Rezervasyonumuz vardı" diyorum...

" İsim?"  diye soruyor...

Söylüyorum...

Çok şükür, otele adım attığımızdan yaklaşık 40-45 dakika sonra;  "Hoş geldiniz" sözünü duyuyorum...

"Sizi biraz bekleteceğim" diyor...

Verdiği formu doldurup, imzalıyorum...

Kimliklerimizi verip, tekrar koltuklara yöneliyorum...

Bir saat sonra odamıza çıkıyoruz...

Sağolsun o belboydan...

Odaya girince başlıyor anlatmaya.....

Tv şu kadar kanal, minibar ücretli, room- service 2000 numara...

Cebine bir şeyler sıkıştırıp, teşekkür ederek gönderiyorum...

Tam eşyalarımızı açıp yerleştirirken kapı çalınıyor...

"Minibar".. Buyrun diyorum...

Kapıda bir delikanlı, "İzin verirseniz, minibarınızı dolduracağım" diyor...

"Tabii" diyorum...

Bu arada hanım banyodan sesleniyor,

"Havlu yok" diye...

Minibarcı çocuk "Hemen getireyim efendim" diyerek fırlıyor odadan. 

Dahası da var.. Ama ben anlatmayayım...

Diyeceğim, ha deyince marka olunmuyor...

Marka, güven demek...

O güven de kaliteyle sağlanır...

Kalite de eğitimli ve iyi maaş alan personelle...

Sözüm, markasını hiçbir denetim gözetmeksizin pazara çıkaranlara...


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.