FARKLI İNANÇLARIN BİRBİRLERİNE OLAN HOŞGÖRÜSÜNÜN TANIKLARI

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Hacı Bayram Camii ve Augustus Tapınağı

Başkent Ankara’nın Ulus semtinde yüz yılar önce atalarımız kendilerinden önce tapınak daha sonra kilise olarak kullanmış olan Augustus Tapınağı duvarına bir duvarı ile birleştirerek camilerini inşa etmişler. Her iki yapı da bugün hoş görünün simgesi olmaya adayız, dercesine ziyaretçilere sesleniyor.

Ziyaretçileriyle birlikte Ankara’nın İnanç Turizmi Merkezlerinden biri olmasına sağladığı katkı yanında Hacı Bayram Veli’nin fikir ve düşünce yapısının ele alındığı Felsefe ve Düşünce Turizmi için de önemli bir değere sahip.
Çevresinin yeniden düzenlenmesi ile bir Kültür Merkezi haline gelen bu yapının tarih içinde de ilgi çeken ve örnek alınması gereken yönlerine çekmek istiyorum.  

Bugün Ulus semtinde kaleye doğru gittiğinizde sol tarafta Ankara taşından yapılmış Hacı Bayram Camii, Augustus Tapınağı ve geniş bir alanı kaplayan bir meydan ve çarşı görürsünüz. Meydana girdiğinizde her iki yapının ihtişamı sizi çeker. Caminin yanında Hacı Bayram-ı Velinin türbesi önünde dua eden dilek tutanların meydana getirdiği sessizliği fark edersiniz. İnsanların kendi aralarında fısıldaşarak konuştukları hemen dikkat çeker.
Türbenin hemen yanından girilen, Augustus tapınağı, İ.Ö 25-20 yıllarında Roma İmparatorlarından Augustus adına bağlılık nişanesi olarak Kybele ve Men kutsal alanına 36x54 metre ebadında mermerden yaptırılmış ve 2 metre dyüksekliğinde bir podyum üzerinde durmaktaymış. Batıya yönelik olan yapının kısa kenarında 8,uzun kenarında 15 iyon stili sütunu mevcuttu. Augustus’un yaptığı işleri anlatan, ölmeden önce VESTA Rahibelerine teslim ettiği 4 metin, tapınağın duvarlarına Latince ve Grekçe işlenmiş, Bizanslılar döneminde 5.yüz yılda ilaveler yapılarak kiliseye dönüştürülmüş. Bugün Vilayet  Konağı meydanında havuzun önünde yükselen Julianus Sütunu da  bir zamanlar Augustus tapınağının önünde yükseliyormuş.

Ankara’dan geçen imparator Julianus’un şerefine  4.yüzyılda dikildiği tahmin edilen sütuna halk arasında ‘Belkıs Minaresi de denilmekteydi. Buradan Ankara’nın Romalılar Döneminden kalan Roma Hamamlarına da kısa bir yürüyüşle ulaşmak mümkün.
Ankara’yı Selçuklular aldıktan sonra, aynı alana Hacı Bayram-ı Veli adına 1427 yılında Mehmet Bin Ebubekir Hamdani’nin mimarlığında Hacı Bayram Camii yapılmış, caminin sol taraftaki duvarını da Augustus Tapınağına daha sonra da Bizans kilisesinin duvarıyla birleştirmişler. 16. yüz yılda camii Mimar Sinan tarafından ilk tamiratını görmüş, daha sonra 1714’de Hacı bayram-ı Veli’nin torunlarından Mehmet Baha Efendi tarafından ikinci tamiratı yapılmışsa da, 1940 yılında Mimar Alâeddin Bey tarafından hazırlanan kapsamlı bir tadilat projesi hazırlanmış ve uygulanmıştır. Dört köşeli ve kiremit damlı, duvarları tuğlayla yapılmış olan 2 şerefeli camiye 1970 yıllarda 3 katlı yeni bölüm ilave edilmiş.  Yapı pencere altlarına kadar mavi-beyaz Kütahya çinileriyle kaplıdır. Kuzey aşağı girişinde zamanında Hacı Bayram-ı Veli, Eşref oğlu Rumi ve Akşemsettin’e ait çilehane denilen 3 küçük oda mevcut.

Meydanda yan yana yükselen bu iki kutsal yapının önünde ağaçlar arasında yüzlerce, belki binlerce güvercinin uçuştuğuna tanık olursunuz. Ayrı bir alana güvercin adası demişler, güvercinleri besleyen ziyaretçiler, ayaklarının arasından kanat çırpan güvercinler yemlere uçuşurken dilek tutuyorlar.

Burası aynı zamanda Ankara’nın Zülfadil (Solfasol) Köyünden başlayıp Kayseri, Bursa ve Edirne’ye kadar ulaşan; Fatih Sultan Mehmet’i etkileyen düşüncelerin ve hoşgörünün de derinliğine inilebilecek bir ortam.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.