Dört turistik yer: Mardin, Midyat, Hasankeyf ve Diyarbakır

Değerli Turizm Aktüel Okurları, 16-18 Kasım 2018 tarihinde yapmış olduğum Mardin, Midyat, Hasankeyf ve Diyarbakır gezi izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.

Alpaslan Arik Alpaslan Arik 26/11/2018 16:58
Dört turistik yer: Mardin, Midyat, Hasankeyf ve Diyarbakır

Bu gezi sayesinde edindiğim ve paylaşmak istediğim seyahat gözlem ve görsellerimi (Dara Antik Kenti Kazı Alanı ve Köyü’nü ayrı yazı konusu yapacağım) sizlerle paylaşacağım.

Kısa bir üç günlük özetle başlayacak olursam:

1. Gün (16 Kasım 2018): Sabah 07.20'de Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan hareketle 09.00'da Mardin Havalimanı'na indik. Öncelikle, Mardin’e 4 km uzaklıkta bulunan Deyrulzafaran Manastırı’nı ziyaret ettik. Mardin’in yöresel kebap, tatlı ve mezelerinden oluşan öğlen yemeği sonrası, Mardin’in merkezinde bulunan tarihi ve turistik yerler ile ibadet yerleri, cami, medrese, kilise, manastır, müze ve çarşıyı panoramik olarak gezdik. Akşam yemeğinde, yöresel müzik eşliğinde yöresel yemekleri, tatlıları ve mezeleri tatmış olduk. 

2. Gün: Sabah kahvaltısı sonrası Midyat ve Hasankeyf gezisi için yola çıktık. Öncelikle Midyat’a 26 Km uzaklıkta olan Mor Gabriel Manastırı’nı ziyaret ettik. Daha sonra Midyat’ın merkezinde, dizi ve filmlere ev sahipliği yapan konak ve sokakları gezdik. Öğlen yemeği sonrası Midyat’a 45 Km uzaklıkta olan Hasankeyf’i ziyaret ettik. Akşam Mardin’e döndük ve bir başka restoranda, yine yöresel müzik eşliğinde yöresel yemeklerin, tatlıların ve mezelerin keyfini çıkardık.

3. Gün: Sabah kahvaltısı sonrası Mardin’e 35 Km. uzaklıkta olan Antik Dara Kenti kazı alanı ve köyü gezdik (Ayrı bir yazı konusu olacak). Daha sonra Diyarbakır yolculuğumuz başladı. Yaklaşık 125 Km süren yolculuğumuz sonrasında, Diyarbakır’ın meşhur Dicle Köprüsü'nde kısa süreli mola vererek fotoğraf çekimleri yaptık. Sonra, Dicle Nehri'nin zarafetini seyrettik. Diyarbakır merkezde meşhur ciğer kebabını yedikten sonra, şehrin merkezinde bulunan tarihi, turistik yerleri, çarşı, cami, han ve kültür evlerine dönüştürülmüş eski konakları gezdik. Akşam, geç saat uçağı ile İstanbul’a dönüşümüzü yaptık.

Kişisel izlenimlerimden söz edecek olursam; öncelikle hatırlatmak isterim ki Mardin/ Midyat/ Hasankeyf/ Diyarbakır, her biri kendisine has özellik ve güzellikler taşıyan özel yerler olduğu için tüm ayrıntıları ile anlatmak, sayfalara sığmaz. Ancak gezip gördüklerimizin ve tattıklarımızın bir kısmını da olsa sizlerle paylaşmak isterim.

Mardin’in tarihi merkez alanında; her taşın, her yapının, her sokak ve caddenin ayrı bir cazibesinin, efsane ve büyüsünün olduğunu ifade etmek, asla abartı olmaz. Çeşitli din, mezhep, kavim, dil ve kültürlerin buluştuğu, her birinin mutlak bir iz bıraktığı ve şimdiki canlı yaşama dahi bu izlerin etki ettiği açık bir şekilde görülmektedir.

Bu çok çeşitliliğin olağan iki sonucu olduğu düşünülebilir: Barış veya kargaşa. Ancak Mardin tarihten beri yapısındaki çok çeşitli kültürlerin etkileşimiyle, tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir barış sembolü olmayı başarmıştır. Bu özelliği nedeniyle, parmakla gösterilecek bir yer olan Mardin’i görmeyenler için büyük bir eksiklik olduğunu iddialı bir şekilde ifade edebilirim.

Tarihten gelen bu çok kültürlülük özelliği; ibadet, ticaret, yemek, meze, içecek ve günlük insani ilişkilere de yansımıştır. Ne yazık ki yazımda, bir kısım tarihi ve turistik yerlerin sadece ismini saymakla yetineceğim. Zira teferruatını anlatmak, sayfalara sığmaz. Ancak tüm ayrıntıları ile gezilmesini, görülmesini tavsiye ederim.

Mardin'de iki önemli müze mevcut olmasına rağmen (Mardin Müzesi ve Sabancı Kent Müzesi) Mardin’in tarihi bölgesinin tamamı adeta canlı bir müze halinde.

Birbirine yakın mimari özellikler taşıyan ibadet yerleri olarak; Ulu Camii, Melik Mahmut (Bab Es Sur) Camii, Şeyh Çabuk Camii, Reyhaniye Camii, Latifiye Camii, Şehidiye Camii, Hamidiye Camii, Necmettin Camii, Şeyh Muhammed Ez Zerrar Camii, Emineddin Camii, Kırklar Kilisesi, Mor Gevargis (Cercis) Kilisesi, Deyrulzafaran Manastırı olarak saymak mümkündür. Ayrıca Medrese olarak da; Kasımıye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Sit Radviye (Hatuniye ) Medresesi'ni gezilip görülmesi gereken yerler listenizin en başına yazabilirsiniz.

2. günün gezi rotası olan Midyat İlçesi'nde ise ibadet yerleri olarak; Merkez Ulu Camii, Hacı Abdurrahman Camii, Cavat Paşa Camii, Mor Dimet Kilisesi, Mor Had Bşabo Kilisesi, Mor Barsavmo Kilisesi, Mor Eliyo Kilisesi, Mor İzozoel Kilisesi, Mor Sobo Kilisesi, Mor Yakup Hbişoyo Manastırı, Meryem Ana Manastırı, Mor Abrohom Manastırı, Mor Gabriyel Manastırı ile Midyat’ın tarihi bölgesinde bulunan konak ve kalıntıları da turistleri tarihle buluşturan yerlerdendir.

Hasankeyf ise, farklı bir özellik taşımaktadır. Batman'a bağlı tarihi ve turistik ilçemiz, 12 bin yıllık geçmişe sahiptir. Hatta “Mezopotamya’nın incisi” olarak da anılmaktadır. Bir süre sonra Ilısu Barajı su tutma alanında kalacağı için, kısa süre içinde gidip gezecekler için ve bizim için de son canlı tanıkları olma özelliğini de taşıyacaktır.

Bir kısım tarihi yapılar yeni yerleşim alanına taşınmış ve taşınmaya devam etmektedir. Buna rağmen tarihi köprü, cami ve minare kalıntıları ile mağaralar ve dışarıdan görebileceğiniz muhteşem kale için gidilip görülmeye değer bir yerdir.

Diyarbakır için ayırmış olduğumuz kısa zaman dilimine rağmen gezdiğimiz ve gezilmesi gerek yerler olarak: Kervansaray, Dicle Köprüsü, Dicle Nehri, Hevsel Bahçeleri, Sülüklü Han, Hasan Paşa Hanı, Asur Kalesi, Kale Burçları, Ulu Camii, Şeyh Mattar Camii ve Dört Ayaklı Minare, Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Evi Müzesi ve konaklar da gezip görülmeye değer yerlerdir.

Gezi yöresine özgü tatlardan bahsetmek gerekirse; Mardin için kaburga dolması, Midyat için Karışık Kebap Tabağı, Diyarbakır için Ciğer Kebap, tatlı olarak Burma Kadayıf Tatlısı yöresel mutfağın öne çıkanlarındandır. Ayrıca Mardin İşkembe Dolması (Kibbe),Mardin Usulü İçli Köfte (İrok), Soğan Kebabı, Dobo‘su, Firkiyesi, Hamur işi Sembusek, Harire Tatlısı, Zingil Tatlısını unutmamak gerekir. İçecek olarak; yöreye özgü şarap çeşitlerinin yanında özellikle çay - kahve çeşitleri ile Mırra mutlaka tadılması gerekenlerdir.

Bu geziyi tur firması vasıtası ile 26 kişilik, küçük tur grubu sayılacak, çeşitli yaş ve meslek gruplarına mensup, gezi meraklısı arkadaşlarla gerçekleştirdik.

Tüm gezi arkadaşlarımıza, gezimizi çok keyifli kılan rehberimiz Can Günay ve yardımcı rehber Berkay Bayrak’a ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım. Yöresel rehberler olarak; Hasankeyf'te Çetin Yıldırımer ve Dara’da Mehmet Kaya’nın heyecanlı anlatımları, gezimize ayrı bir tat kattı. Kendilerine ayrıca teşekkür ederim.

Tüm okurlarıma muhteşem bir gezi keyfi yaşayacaklarına inandığım böyle bir deneyimi tavsiye ederim. Şimdiden iyi gezmeler.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.