DİLİMİZ –TÜRKÇEMİZ

Hatice Arısoy Hatice Arısoy 31/12/2019 23:40

      Dil bir anlaşma aracıdır.İnsanlar duygu,düşünce,istek ve kanaatlerini dil aracılığıyla karşısındakine anlatır.

       İnsan her zaman aynıdır.Taa! EZOP’tan bu yana.

       EZOP bir köledir.

       Efendisi:”-Bana dünyanın en iyi yemeğini getir” diyor.

       EZOP;tabağın içine dil koyarak getirir.

       -Dünyada güzellikleri,iyilikleri,hoşlukları dil anlatır,dil yapar.

       Efendi:-“En kötü yemeği getir”deyince yine dil getirir.

       -Neden? Diye sorunca

       -Kötülükleri,nifakları,fitneleri,dedikoduları yaratan yine” dil”dir der.

       İnsan ,dilde yaşar.Ülkemiz,anayurdumuz dildir.Bildiğimiz dil kadar,dağarcığımızdaki sözcük kadar düşünürüz.Dilimizin sınırları, düşünce dünyamızın sınırları kadardır.Düşünce dil ile, dil düşünce ile vardır.Dil ve düşünce, insanı insan eden,insanca özelliklerin başında gelir.”Düşünüyorum o halde varım”Descartes

        İnsanlar arasındaki diyalogu,iletişimi sağlayan vasıta dildir.Kuşaklar arasındaki bağ dil ile sağlanır.Bu nedenle dil ile kültür sürekli birbirini etkileyen iki olgudur.Bu iki olgudan birinde olan değişiklikler diğerini de etkiler.Dil,kültür kiliminin dokunduğu ipliktir,tohumun içindek isudur,kültürün yansıdığı aynadır.Kültürün nesilden nesile aktarılmasına yardımcı olur.

       Dil çok eski zamanlardan beri merak edilen bir konudur.Dilin temeli, bilinmeyen bir zamanda atılmıştır.Ne zaman, nasıl olduğu kesinlik kazanmamış bir konudur.İnsanın nasıl ve ne zaman hangi dili konuştuğu,ilkönce ne söylediği hep merak edilmiştir.Sümerce metinler M:Ö 5500 yıl evveline ışık tutmakta.Oysa insanlar daha önceki dönemlerde de yaşamışlardır.

        Dil,canlı bir varlık gibi kendi kuralları doğrultusunda doğar,büyür,gelişir ve ölür.Bunun en güzel örneği dili oluşturan ogelerden sözcüklerin zaman içinde uğradıkları değişikliklerdir.Mektep(okul),muallim(öğretmen),muvaffak(başarı),münevver(aydın)…vb sözcükler.

          Dil eğitimi”anne”ile, ailede başlar,okulda devam eder,toplumsal çevre ve kitle iletişim araçları ile olgunlaşır.Dilimiz kartvizitimizdir.Benliğimizin ayrılmaz parçasıdır.Sokrates:”Konuş kim olduğunu söyleyeyim”der.

          Dil,bir milleti birleştiren, bağlayan,koruyan ve o milletin ortakmalı olan sosyal bir kurumdur.Bir toplumun ortak özelliklerini öğrenmeye yardımcı olur.Toplum hakkında öğrenilmek istenenler, o toplumun kullandığı dilini öğrenmekle olasıdır.Çünkü toplumun ürettikleri diline yansır.Göktürk Alfabesi’inden VIII. yüzyıldaki Türk kültürünü öğrenebiliriz.Hintlilerin Ramaya Destanı,İranlıların Şehname,Yunanlıların İlyada ve Odysseia Destanı o ulusların, o dönemdeki kültürlerini yansıtmaktadır.

          Osmanlı yöneticileri kendi aralarında Arapça,Farsça ve Türkçeden(Esperanto) oluşan bir yazı dili (Osmanlıca) yaratmışlardır.Halkın, bu dili anlaması kolay değildi.Ama Yunus EMRE’yi anlayabiliyordu.”Bir garip ölmüş diyeler,/Üç gün sonra duyalar./Soğuk suyla yuyalar,/Şöyle garip bencileyin.”

     BAKİ’den:”Ol şeh-i kam-kar gelmez mi/Ol meh-i nam-kar gelmez mi”(O mutlu padişah gelmez mi;ünlü,namlı,ay gibi güzel sevgili gelmez mi)

       Önemli olan bakarken görmek,konuşurken söylemek,duyarken anlamaktır.Bir milletin doğanlarıyla,ölenleri arsında anlaşma yoksa, orada milletten söz edilemez.Bu iletişimi sağlayan dildir.

         M.Kemal ATATÜRK yaşamı boyunca Çin Seddi’nden Orta Avrupa’ya uzanan coğrafyada ,Türk diliyle iletişim kurulduğunun bilinciyle,ana dilimize özenle sahip çıkmıştır.”Kurtuluştan sonra Kuruluşun temeli kültür olacak” diye, ulusun tarih ve dil bilincini kökleştirmek için ;önce Türk Tarih Kurumu’nu,bir yıl sonra da Türk Dil Kurumu’nu kurdu.Türk Dil Kurumu’nun tüzüğünü,yönetim ve çalışma şemasını eliyle hazırladı.Bize çok değerli bir miras bıraktı.

            Türkçemizin en güzeli olan “İstanbul Türkçesi”nidinlemek olanağı gitgide azalıyor.Ne üniversite,ne politika kürsülerinde, ne medya organlarında yazık ki duyamaz olduk.”Kalkış”yerine “take off”,”rahatsız olmak”yerine”irite”,”kışkırtma”yerine”provoke”,jenerasyon,fonksiyonel,start,trend,full time”…demek tercih ediliyor.

             Caddelerboyu dükkanların,atölyelerin,alışveriş merkezlerinin yabancı isimlerin istilasında olması kahrediyor insanı.Gençlerimizin”hoşça kal”yerine “babay”,”evet”yerine “okey” demeleri içimi acıtıyor.Şiir gibi dilimize haksızlık ediyoruz.

              Türk Dil Kurumu’nun, 26 Eylül 1932’deki kuruluş günü”Dil Bayramı” olarak kabul edilmiştir.79.yılını kutladık.Bu mirasa topyekun sahip çıkmanın,başta gelen görevlerimizden biri olduğunun bilincindeyizdir umarım.

                       GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

“Ne doğan güne hükmüm geçer, /Ne halden anlayan bulunur;/Ah,  aklımdan ölümüm geçer,/Sonra bu kuş,bu bahçe,bu nur./Ve gönül Tanrı’sına der ki;/-Pervam yok verdiğin elemden,/Her mihnetin kabulüm,yeter ki/GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN.”

                                                                                      Cahit Sıtkı TARANCI

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.