YAKUP DEMİR

Birçok meslekte çalışabilmek için kurumlar mesleki yeterlilik şartları, sertifikaları, diplomaları talep ederler. Doğal olarak tıp mezunu olmayan bir kişi doktor olamaz. Mühendislik okullarına gitmeyen kişiler mühendislik şirketlerinde çalışamazlar. Havacılık ve pilotlukla ilgili kurslara, sertifika programlarına katılmamış ve bunlardan gerekli puanları almamış kişiler uçağa sadece yolcu olarak binebilirler.

Hiç kimseyi uçmayı seviyor diye pilot yapmazlar!

Ya turizm?

“Yabancı dil bilmek, turizmci olmak için bir koşul olabilir ama tek koşul olmamalı!”

Sadece çalıştığı destinasyondaki genel turist profilinin konuştuğu yabancı dile sahip diye otellerde, acentelerde çalışanlar ne kadar turizm bilgisine sahipler acaba? Merhaba demeden, kendini ve çalıştığı şirketi tanıtmadan önce boş odanız var mı? Şu tarihlerde odamız var indirimli fiyatınız var mı? diye sorulara maruz kalmak açıkçası turizm eğitimi almış ve bu sektöre gönül vermiş birisi olarak beni üzüyor.

TÜRK TURİZMİNİ; TEK KELİME DAHİ TÜRKÇE BİLMEYEN, TURİZMDEN BİR HABER İNSANLARA BIRAKMAMALIYIZ! TÜRK TURİZMİ İÇİN ÇABALAYAN İNSANLARA BİRAZ HAKSIZLIK OLUYOR!

Oysaki ülkenin her bir köşesinde yabancı dil eğitimi almış olan arkadaşlarımız dillerini geliştirmek için otellerde ve acentelerde daha çok kabul görseler daha iyi olmaz mı?
Bu arkadaşlarımız nerede tecrübe edinecekler ve teorik bilgilerini pratik olarak geliştirebilecekler? Açıkçası anlamakta güçlük çekiyorum. Hemen hemen her otelde her acentede ilgili kadrolarda Türk turizmcilerden çok devşirme turizmciler var.

Selam vermenin nasıl önemli bir ritüel olduğunu bilmeyen, mesai saatini bitirmeye çalışan memurlar gibi çalışan, Türkiye de olup Türkçe öğrenmekten bir haber olan insanlar doluştu her biryanımıza. Amerika da sadece Türkçe konuşarak çalışma şansınız nasıl mümkün değil ise Türkiye de Türkçe bilmeden çalışmak mümkün olmamalı. Kendi ülkemizde kendi dilimizde rahatça konuşamamak acı verici! Hele hele turizm mezunu olup gerekli fırsatlar sağlanmadığı için (hiç çalışmayıp, diplomasına güvenenler hariç) farklı sektörlere yönelmek zorunda olan mezunları düşününce eğitimli iş gücü ihtiyacını en derinden hisseden Turizm sektöründe personel açığı nasıl kapanacak diye merak ediyorum.

Elbette ki yasalar çerçevesinde yabancı uyruklu personeller çalışacaklar ama belli bir sayıda olmalarına ve turizm eğitimi alıp almadıklarına dikkat etmek gerekiyor. Birçok otelin web sitesindeki kariyer sayfasında “otelciliği hayat biçimi olarak benimsemiş” cümlesi vardır. Bunu genel olarak algılarsak turizm bir yaşam biçimidir. “Tüm turizmciler maske takmak zorunda olan birer oyunculardır”. Açık olayım; Gülmeliyiz, saygı duymalıyız, bulunduğunuz coğrafyaya uyumlu olmalıyız.

Her yıl onlarca otel açılıyor ve bu açılışlar yeni personel ihtiyaçlarını da beraberinde getiriyor. Bu kadar hızlı gelişen, genişleyen ve sirkülasyona açık bir sektör için turizmci yetiştiren okulların ve eğitim merkezlerinin kapasitelerinin iyi incelenmesi gerekiyor. Durum bu iken hali hazırda turizm eğitimi almış gençlerin turizm sektöründe kalmalarını sağlamamız gerekiyor.

Farklı sektörlerden insanların bir şekilde turizme dahil olmaları olağan karşılanabilir ancak turizm sektöründe stoklanamaz bir ürünün sunulduğunu ve bu bağlı olarak oldukça dinamik bir sektör olduğunu bilerek sektöre personel kazandırmak bence daha efektif olacaktır.
Sonuç olarak turizm mezunlarının tamamı tarafından bile “maalesef tam olarak” benimsenememiş, farklı sektörlerden ya da daha ilk mesleki tecrübelerini yaşayan insanlardan kısmen oluşabilen, oldukça kolay gibi görünen ama yeryüzündeki en zor mesleklerden biri olan bir sektöre yani turizm’e dair kısa gözlemlerimi ve naçizane yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Ve kısa bir not!
Son dönemde yaşanan iflas olayı ve mağdur olan “masum turistler”. Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler! Ülke turizm imajını nasılda bir kalemde yerle bir ediyorsunuz. Bravo!
Otelleri arayan acenteler, ağlayan turistler ve bitmek bilmeyen mailler. Bu kadar insanı üzmek bu kadar kolay olmamalı!