Başarılıyız diye rehavete kapılmayalım...

"Dünya ekonomisini altüst eden küresel krizde Akdeniz çanağındaki rakibimiz ülkelerde çift haneli düşüşler yaşanırken, Türkiye’de turizm, büyük kırılmaların yaşanmadığı sayılı sektörlerden biri olmuştur" diyen Barut, başarının ardından rehavete kapılmamamız gerektiği uyarısında bulundu.

Turizm Aktüel 31/12/2019 23:40

Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından açıklanan Çıkış Yapan Ziyaretçiler Anketi sonuçlarına göre 2009 yılında yabancı ziyaretçiler ve yurtdışında ikamet eden vatandaşların ülkemizi ziyaretlerinden elde edilen toplam gelirin yüzde 3,1 azalarak 21,2 milyar dolara gerilemesi ve kişibaşına gelirin ise 709 dolardan 664 dolara düşmesi ile ilgili olarak Türkiye Otelciler Federasyonu(TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, bir açıklama yaptı.

“Dünya ekonomisini altüst eden küresel krizde Akdeniz çanağındaki rakibimiz ülkelerde çift haneli düşüşler yaşanırken, Türkiye’de turizm, büyük kırılmaların yaşanmadığı sayılı sektörlerden biri olmuştur.

2009 yılı turizm gelirlerinde bir düşüş yaşanması bizim için sürpriz olmadı, bu zaten bizim 2008 yılı sonundan itibaren öngördüğümüz bir olasılıktı. Bunu, dünyanın geçen yıl yaşadığı küresel mali kriz ortamında son derece normal buluyor, hatta Türk turizminin misafir sayısını arttırarak, gelirde de yüzde 3.1 oranında bir düşüşle 2009 yılını kapatmasını başarı olarak değerlendiriyoruz.

Kişi sayısı artarken, gelirin düşmesinin bizce 3 ana sebebi var:

1)         Tüketicinin daha ucuza ürüne yönelmesi, bu sebeple pahalı ürünlerin dahi fiyattan taviz vermek zorunda kalmaları

2)         Seyahat / tatil süresinin kısalması

3)         Seyahat / tatil sürecinde yapılan harcamaların düşmesi.

Bunlara büyük şirketlerin toplantı, kongre, seminer gibi faaliyetlerinde tasarrufa gitmelerini de ekleyebiliriz.

2010 yılı için öngördüğümüz 28 milyon turist bir hayal değildir ve asıl hedefimiz, geliri hem toplamda hem de kişi başı olarak daha yukarı çekmek olmalıdır. 

Ayrıca TÜROFED olarak, sektörümüzün yakın ve uzak geleceği için ilgili tüm kesimlere rehavete kapılmadan tanıtım, pazarlama, PR etkinliklerine her zamankinden daha fazla önem verilmesi ve bunların gereğinin yerine getirilmesinin önemini bir kez daha hatırlatmakta da yarar görüyoruz.”