Antik kentin aşka adanan kenti: Stratonikeia

Antik Dünya’nın dönemden günümüze kadar uzanan kesintisiz yaşamını izlerini yaşatan Stratonikeia, mermerden inşa edilen en büyük kenti olmanın ötesinde, adını âşık olunan bir kadından almasıyla da, ziyaretçilere anlatacaklarıyla gezilmeyi hak ediyor.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Antik kentin aşka adanan kenti: Stratonikeia

Adil Çulhaoğlu

Yatağan-Milas karayolunda ilerlerken linyit ocaklarını geçince, sol tarafta Stratonikeia levhasını görüp hemen giriyorum. Issız bir ören yerinden ziyada canlı bir yaşamla karşılaşıyorum. Camisi ve hamamıyla çevrili bir köy meydanında bir kaç kafeterya Çınar ağacının gölgesine masalarını atmış. Şaban Ağa Caminin ilk yapılış tarihi bilinmiyor, 1876’da tekrar inşa edildiği biliniyor ve yenilenme halinde. Bitişiğindeki 14. yüzyılda, Selçuklulardan kalma hamam da yenileme çalışmaları için çevrelenmiş.

Geç Tunç Çağı’ndan günümüze kadar kesintisiz yerleşime sahne olan bölgede, M.Ö. 3. yy’ın ilk çeyreğinde Seleukos kralı I. Antiokhos,  inşa ettirdiği kente, aşkından yatağa düştüğü ama sonunda, evlenebildiği kadınının adını, Stratonike’ yı vermiş.

Bu günkü, Eskihisar Köyü’nde yer alan Stratonikeia, Helenistik dönem boyunca, Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar, Rodos ve Roma arasında el değiştirmiş, M.Ö. 130’da tamamen Roma’ya bağlanmış. Anadolu’nun fethinden sonra Türk hâkimiyetine giren kentte, Selçuklular, Beylikler, Osmanlı döneminin izleri, Cumhuriyet Dönemi’nde 1957 yılındaki deprem sonrasında yeni yerleşim alanına taşınan Eskihisar köylülerinden yeni köye taşınmayıp, yaşamlarını sürdürüyorlar.

 Kenti gezmeye başlıyorum. Gymnasium’a doğru giderken köy kahvesinin restore edilen binası, çeşmesi dikkat çekiyor. Meydanı dallarıyla adeta koruması altına almış çınar ağacı. İncir, zeytin, ceviz ağaçları gibi çeşitli meyve ağaçlarıyla çevrelenmiş ve tek ya da çift katlı evlerin konakların arasında gibi sokaktan ilerlerken, bildiğimiz bir ören yeri değil de, bir köyün daracık sokaklarında dolaştığımı düşündüm bir an.  Bir süre merakla mermer şehrin yapı kalıntılarını arayan gözlerle ile yürüyorum. Kimi yeni onarılmış, bir ağa konağı, tek katlı bir ev, sebze ve meyve bahçeleri, bahçesinden, tarlasından topladığı mahsulü taşıyan römorkuyla bir traktör, alışveriş çantasıyla evlerine gidenler… Kavşakta asılı Gymnasium yönünü gösteren levhayı görünce, ören yerinde olduğumu hatırlıyorum. İşte,  Stratonikeia’nın Romalıların gladyatörlerinin yetiştirildiği gymnasiumundayım.

Gymnasium’dan sonra, dış duvarlarında kentte ürün fiyatları listesinin Latince  yazılı olduğu  bouleuterion (halk meclisi), tiyatro, tapınak, çeşme gibi anıtsal yapılarını geziyorum. Devasa mermer bloklar ve sütunlar ,kimisi  yerden yükseliyor, kimisi  de yerde dikilmeyi bekler halde . Karia’da kuzey –güney,batı-doğu bağlantısının sağlandığı kavşakta  yer alan Startonikeia,, Helenistik Dönem’de birbirine paralel ızgara sisteminde kesişen caddelerden oluşan Hippodamik planda düzenlenmiş ,7 kilometre karelik alana yayılan, dünyanın mermerden inşa edilmiş en büyük kentlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Dağa yaslanmış 20 bin kişilik tiyatrosunda her yıl Ağustos ayında müzik festivali düzenleniyormuş. Şehrin cadde ve sokaklarında, yürürken, yıkık kentin malzemelerinin de kullanılmış olduğu evler görüyorum. Eski konakların birisi restore edilmiş, 2008 yılından bu yana kazıları sürdüren Pamukkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilal Söğüt  başkanlığındaki kazı ekibi tarafından kullanılıyormuş.

Türk mimarisinin örnekleri arasında yeniden köy meydanındaki kafeteryaya döndüğümde, antik dönem yaşamından sıyrıldığımı, köy yaşamına döndüğümü hissediyorum. Eşim Kenzi Hanım, kız kardeşim Şükran ve yeğenim Selvi’yi kahvelerini yudumlarken, beni bekler buluyorum. Kahvenin nefis kokusuna dayanmayıp bir kahve de ben istiyorum.

Onlara, Stratonikeia’yı anlatırken, kadına adanan bir kentin gizeminin günümüze uzanan gizemi ve izlerini barındırdığını, ama daha da önemlisi kadına verilen değeri gösteren önemi anlamak geniş bir zamanda bir daha görmek gerekli olduğunu söylüyorum.

Kraliçe Stratonike’nin şehrinden değil ,Köyünden ayrılırken, burasının gezmesi gerekenlerin başında kadınların olması gerektiğini düşünmeden edemiyorum.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.