Turistler, bıraktığı karbon ayak izini telafi etmeli

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, turizm şehri Antalya’ya gelen her turistin bıraktığı karbon ve su ayak izini telafi edecek eylemler yapması gerektiğini söyledi. Ünver, bu konuda yetkilileri göreve çağırdı.

29/11/2023 22:41
Turistler, bıraktığı karbon ayak izini telafi etmeli

İklim krizi ve artan su sorunu her geçen gün geleceğimiz daha sert biçimde tehdit ediyor. İnsanların bilinçsizce doğaya zarar vermesi doğal dengeyi bozuyor. Bunun sonucunda, mevsimlerin kayması, son yıllarda ivmesi iyiden iyiye artan sıcaklık yükselişleri ve ekstrem hava olayları görülüyor.

Konuyla alakalı konuşan Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, her bir bireyin yaptığı eylemlerin çevresel etkilerini düşünmesi gerektiğini söyledi. Ünver, özellikle turizm şehri Antalya’nın bu konuda dezavantajlı olduğunu ve önlem alınmazsa daha sert tablolar ile karşı karşıya kalınacağını ifade etti.

Farkındalık eksikliği ciddi bir problem

Derya Ünver, "İklim değişikliği ve buna bağlı olarak su kıtlığı çok ciddi bir problem ancak bu problemi neden çok ciddiye almıyoruz? Çünkü 1.5 derecelik sıcaklık artışı 50 ile 100 yıl arasında gerçekleşiyor. Yavaş yavaş etki ettiği için farkına varmıyoruz.

Bunu bir kabın içerisindeki suya konulan kurbağaların yavaş yavaş ısınan suya tepki vermeyerek haşlanması gibi düşünebiliriz.  Ancak bu sıcaklık artışları ve iklim değişiklikleri üzerine girmediğimiz sürece hızlanarak devam edecek ve bir yerden sonra fakına varmış olacağız ama her şey çok geç olacak" dedi.

En büyük adım bilgi ve farkındalık

"Genelde kapalı alanlarda kaldığımız için dışarıdaki hava değişikliklerinin çok farkında olmuyoruz" diyen Derya Ünver, "Ne zaman bunun farkına varıyoruz? Ancak bir sel veya fırtına gibi ekstrem bir hava olayı hayatımızı olumsuz anlamda etkilediği zaman iklim ve iklim değişikliği ile ilgileniyor ve bu değişimin farkına varıyoruz. Bu noktada her bir yetkiliye ciddi görevler düşüyor.

Yerel yönetimlere, bakanlıklara veya hükümete ciddi görevler düşüyor. Ancak vatandaş iklim değişikliği hakkında farkındalık sahibi olmadığı zaman yöneticilerin bu konuda aldıkları ya da almadıkları reaksiyonların pek bir önemi olmuyor.

Çünkü sandığa gittiğimizde bu görevlerini yerine getirip getirememeleri farkında olmayan insanalar için bir önem arz etmiyor. E yöneticiler de bunu biliyor. Hal böyle olunca çevre konuları Türkiye’de hep ikinci üçüncü planda kalan eylemler oluyor.  O yüzden bu konunun en büyük adımı vatandaşı bilgilenilmek ve farkındalık oluşturmaktır’’ diye konuştu.

Atıkların geri dönüşümde oranı yüzde 10

İklim değişikliğini engelleme noktasında geri dönüşüm ve atık yönetimi konularına da değinen Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, "Belediyelerin ve diğer kurumların geri dönüşüm konusunda da ciddi eksikleri var. Atıkların geri dönüşümünde başarı oranı yüzde 10’u geçmiyor.

Kaldı ki geri dönüşen her ürün yüzde yüz geri gelmiş olmuyor. Mesela bir plastik geri dönüştükten sonra kalitesi düşüyor. Bunun totalde iklim değişikliğine etkisi yüzde 2 ila 3 civarında. Yani bunu çok iyi yapsak bile iklim değişikliği ve küresel ısınmaya etkisi çok yüksek değil’’ ifadelerini kullandı.

Kaçak sondaj ve kaybolan su sorunları var

"Kaçak sondajlar ciddi bir sorun" diyen Derya Ünver, ‘‘ Bunun bir türlü önüne geçemiyoruz. Bununla ilgili etkin bir çalışma yapıldığını da düşünmüyorum ancak şikâyet olursa bir yaptırım uygulanıyor. Bu şekilde de çok sürdürülebilir olmuyor zaten. Bunu yanında, Antalya’da genelde yer altı suları kullanılıyor.

Bu sular evlerimize, musluklarımıza gelene kadar yüzde 30 ile yüzde 50 arası kayboluyor. Nereye gittiği de bilinmiyor. Bunun da önüne geçmemiz gerekiyor. Bu noktada çözüm olarak su ishale hatlarının yenilenmesi ve bakımlarının yapılması gerekli. Ancak tabi bunlar çok meşakkatli ve uzun süreçler’’ dedi.

Sarnıç vurgusu

Antalya’nın nüfusunun son yıllarda çok ciddi bir artış içinde olduğuna vurgu yapan Derya Ünver, şunları söyledi: "Bu nüfusa yetecek kadar su bulunmak zorunda. Bu suyu nerden elde edeceğiz. En doğal yol yağmur. Ancak bu yağmur suyunu biz elimizde tutamıyoruz. Kanalizasyonlar ile suyu denize veriyoruz.

Antalya’nın eskiden beri bir sarnıç kültürü vardı. Bu kültürden uzaklaşıyoruz.  Benim bildiğim 10 kadar sarnıç var şehirde. Bu sarnıçlar neden bulundukları bölgelere kurulmuş? Nasıl kazançlar elde ediyor? Günümüzde bu sarnıçları değerlendirebilir miyiz? Ne kadar su tutuyor? Bunları da araştırarak geliştirmemiz lazım.

Turizm Antalya için dezavantaj

Su konusunda turizmin ciddi bir etkisi var. Antalya’da herkesin bildiği gibi çok fazla otel ve turizm tesisi var. Bu noktada Antalya için ciddi bir dezavantaj söz konusu. Evlerde kullandığımız suyun 7-8 katını otellerdeki bireyler kullanıyor. Dolayısıyla turizmde su ayak izi inanılmaz yüksek.

Buralarda yeşil alanlar da çok fazla. Çim sahalar, yeşil alanlar, golf sahaları gibi devasa yeşil alanlar için inanılmaz su tüketiliyor. Otellerde ve turizm tesislerinde suyun geri dönüşümünü sağlamak zorundayız.  Bu konuda ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor.’’

Turistler bıraktıkları izi silmeli

"Yapılan her faaliyetin çevresel bir ayak izi var" diyen Başkan Derya Ünver, "Ülkemizi tercih eden bir turist uçağa bindiği andan itibaren ülkemize gelip yaptığı her eylemde bir karbon ve su ayak izi bırakıyor. Bu konuda da bir çalışma yapılması mecburi. Geldiği andan itibaren bıraktığı karbon ve su ayak izini hesaplayıp gerekirse bir ağaç dikerek gerekirse başka bir şekilde bunu telafi etmesi yönünde bir proje olabilir. Bu bazı ülkelerde yapılıyor. Antalya gibi turist akışının inanılmaz bir seviyede olduğu şehrimizin geleceği için de düşünülmelidir’’ diye konuştu.

Sıfatlar ölçüme tabi olmalı

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir sürü işletme yaptıkları minik değişiklikler ile çevreci bir işletme gibi bir etiket alabiliyor. ‘Çevreci bir işletmeyim’ ya da bir üretim tesisi ise ‘çevresi bir fabrikadayım’ diye rahatlıkla isminin önüne bir sıfat koyabiliyor.

Tabii ki de çevreyi düşünen her eylem, küçük ya da büyük, değerlidir. Ancak asla ama asla yeterli değildir. Bu konuda da bir parametre oluşturulmasını ve bu fiiliyatları yapan işletmelere yeterli bulunması halinde bu sıfatların verilmesini talep ediyoruz.’’     


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.