Ankara Beytepe’de şimdi öğrenci olmak var...

Geçtiğimiz günlerde bir konferansa katılmak için Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusüne doğru giderken, yıllar öncesine, öğrencilik günlerine de dönmeden edemedim.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Ankara Beytepe’de şimdi  öğrenci olmak var...

Adil Çulhaoğlu

Ankara’da üniversiteli olduğum 1976 yılında Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusüne gitmek için belirli semtlerden ve Hacettepe Merkez Kampusünden  servisler vardı. Sırası gelen otobüslerden yaşlı olana düştüysek ayazlı günlerde içeri giren soğuk hava üşütürdü bizleri. Karlı kış günlerinde otobüsler Eskişehir yolundan pek fazla ileri gidemezler, bizler de otostop yapmayı denerdik ama çoğunlukla Bozkırdaki kampüse kadar olan mesafeyi yürümek zorunda kalırdık. Bizler kaloriferleri kâh yanan kâh yanmayan dershanelerde ders yaparken yeni binaların inşaat çalışmaları devam ediyordu. Sık Sık suların kesildiğini, yurtta kalan arkadaşlarımız, banyo yapabilmek için Ankara merkezdeki yurda, evde kalan arkadaşlara veya hamamlara giderlerdi.

Yemekhanedeki yemeği kaçırdıysak, Beytepe köyündeki bakkala kadar gidip satın aldığımız kaynamış yumurta ve yarım ekmekle hazırladığımız sandviç ve bir bardak çayla öğle yemeğini geçirirdik. Ama menümüz oldukça lezzetliydi.

Kampus girişinde kontrol noktasında durdurulup ziyaretçi kartı almak için arabadan inince anılarımdan sıyrıldım. Eski köy yolu gitmiş çift yönlü geniş bir yola dönüşmüş, ağaçlandırılmış, trafik lambaları gelmiş, zamanımızdaki tek yönlü yağmurlu-karlı günlerde çamurlu, diğer günlerde tozlu yol kenarı gitmiş, yerine bisikletlilerin gidebildiği geniş kaldırımlar gelmiş.

Yönlendirme levhaları sayesinde büyük konferans salonuna kolaylıkla ulaştım.

Konferans sonunda çevreyi gezmek istedim. Bizim Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Fakültesi binaları adeta kaybolmuş, öğrenci yurtları büyütülmüş, dönerinden hamburgerine kadar her türlü yiyecek içeceğin bulunabildiği şık kafeteryalar, dershane binalarının girişinde çay-kahve-içecek otomatları, atıştırmalık yiyecek-içecek satan büfeler konulmuş. Yeşillikler arasında binlerce öğrencinin öğrenim gördüğü, barındığı büyük bir kente dönüşmüş. Atçılık Kulübü üyelerinin stantlarıyla karşılaşınca, öğrencilere öğrenimleri yanında kendilerini geliştirebilecekleri sosyal faaliyetler için sağlanan imkânların çokluğunu fark ettim. Her türden spor aktiviteleri için yapılan spor alanları var. Sanat galerisi açılmış.

Öğrenci sıralarından görmek için ilk gördüğüm binaya girdim. Yabancı Diller Yüksek Okuluydu, girdiğim bina. Zamanımızdaki kasvetli koridorlardan, soğuk havadan eser yoktu. Işıl ışıldı, rengârenkti tavanları sekretaryanın bulunduğu salonun.

Bilinmeyen Şehrin Gizemi

Ankara’yı yansıtan boyamaların yer aldığı şemsiyeler ters şekilde tavanda asılı şekilde salonu renklendirmiş. Sıranın kendilerine gelmesini bekleyenlere adeta Ankara turu yapma fırsatı sunuyor şemsiyeler.

Bunlar, Avrupa Birliğinin ‘Bilinmeyen Şehrin Gizemi’ projesi kapsamında 2013 yılında Almanya Belçika, Slovenya, Hollanda’dan gelen 32 yabancı ile ülkemizden 15 Türk öğrencinin Ankara’da yaptıkları gezi sonunda resmedip bıraktıkları şemsiyeler. Türk Bayrağı, Hitit Güneşi Kursu, Ankara kalesi, Ankara Kalesinde kadınların sattıkları el işi ürünler gibi kendilerini etkileyenlerden bezlere boyadıklarından bazıları.

Sadece üniversite binaları ile köyün uçsuz bucaksız buğday tarlalarının bulunduğu ıssız yer gitmiş, kampus binlerce konutların arasında kalmış, ama büyümüş, renkli bir dünya, “Öğrenci Şehri” yaratılmış diye düşündüm Ankara’ya doğru yola çıktığımda.

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.